3971 - Yine Hz. Aise radiyallahu anha
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, aile halkindan birine humma
(rahatsizligi) gelince hamurdan corba yapilmasini emrederdi ve corba yapilirdi.
Sonra hastalara emrederdi ve onlar da ondan agir agir icerlerdi. Resulullah
aleyhissalatu vesselam der di ki:
"Corba huzunlu kimsenin kalbini takviye
eder, hastanin kalbinden elemi cikarir, tipki birinizin, su ile yuzunden kiri
cikarmasi gibi."
Tirmizi, Tibb 3, (2040).
3972 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor:
"Ureyne kabilesinden bir grup insan Medine'ye gelmisti. Burasi
sihhatlerine iyi gelmedi, hastalandilar. Resulullah aleyhissalatu vesselam da
onlari sadaka develerinin bulundugu yere gonderdi ve:
"Sutlerinden ve bevillerinden icin!"
emir buyurdu. Onlar da ictiler ve iyilestiler."
Tirmizi, Tibb 6, (2043).
3973 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sifa uc
seydedir:
- Bal serbeti.
- Kan aldirma.
- Atesle daglama.
Ancak ummetimi daglamaktan menediyorum."
Bir rivayette: "Balda, hacamat olmada
sifa vardir." denmistir."
Buhari, Tibb 3.
3974 - Yine Ibnu Abbas radiyallahu anhuma
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kendisiyle tedavi oldugunuz seylerin en hayirlisi sa'ut (burun damlasi),
hacamat (kan aldirma), ledud (agizdan damlatma) ve mesiyy (mushil icmedir.)"
Tirmizi, Tibb 9, (2048, 2049).
3975 - Zeyd Ibnu Erkam radiyallahu anh
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, zatulcenb hastaliginin
tedavisinde zeytinyagi ve vers'i methederdi."
Katade derdi ki: "Zeytinyagi agzin,
hastalik hissedilen tarafindan icirilirdi." Bir rivayette:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam bize, zatulcenbten kustu'l-bahri ve
zeytinyagi ile tedavi olmamizi emrederdi" denmistir.
Tirmizi, Tibb 25, (2079, 2080); Ibnu Mace,
Tibb 17, (3467).
3976 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Iki seyde ne cok
sifa vardir: Sabir ve sufa."
Rezin tahric etmistir.
3977 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam hacamat oldu ve hacamati
yapan doktora ucretini odedi ve ayrica burun damlasi da kullandi."
Buhari, Tibb 9; Muslim, Selam 76, (1202); Ebu
Davud, Tibb 8, (3867); Tirmizi, Tibb 9, (2048).
3978 - Ummu'l-Munzir Bintu Kays radiyallahu
anha anlatiyor: "Beraberinde Ali radiyallahu anh oldugu halde Resulullah
aleyhissalatu vesselam yanima girdi. Ali bu sirada (gecirdigi bir hastaligin)
nekahet devresinde idi. Evimizde busr (hurma caglasi) salkimlari asili idi.
Resulullah aleyhissalatu vesselam ondan yemeye basladi. Ali de yemek uzere
kalkti. Resulullah aleyhissalatu vesselam Ali'ye yonelerek:
"Agir ol, agir ol! Sen daha nekahet
donemindesin!" dedi ve Ali birakincaya kadar tekrarladi."
Ummu'l-Munzir, anlatmaya devam ederek:
"Ben arpa ve cogender otundan yemek pisirip getirdim. Resulullah
aleyhissalatu vesselam:
"Ey Ali, buyurdular, bundan al, bu sana
daha faydali!"
Ebu Davud, Tibb 2, (3856); Tirmizi, Tibb 1,
(2038).
3979 - Sehl Ibnu Sa'd radiyallahu anh
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Uhud savasi sirasinda
yaralaninca, Hz. Fatima radiyallahu anha, mubarek yuzlerinden kani yikamaya
basladilar. Ali de Fatima radiyallahu anhuma'ya su dokuyordu. Fatima
radiyallahu anha suyun kani gittikce artirdigini gorunce bir parca hasir aldi.
Onu yakip iyice kul haline gelince yaraya basti. Boylece kan da durdu."
Buhari, Cihad 80, 85, 163, Vudu 72, Megazi,
24, Nikah 123, Tibb 27; Muslim, Cihad 101, (1790); Tirmizi, Tibb 34 (2086);
Ibnu Mace, Tibb 15 (3464).
3980 - Vail Ibnu Hucr radiyallahu anh
anlatiyor: "Tarik Ibnu Suveyd el-Cu'fi radiyallahu anh, Resulullah
aleyhissalatu vesselam'a hamr (alkolluler) ile tedavi hususunda sordu.
Aleyhissalatu vesselam onu bundan men etti ve:
"Hayir! O, deva degil, derttir!"
buyurdu."
Muslim, Esribe 12, (1984); Ebu Davud, Tibb 11,
(3873); Tirmizi, Tibb 8, (2047).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme