Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4751-4760 )

4751 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Umeraniz hayirli olanlarinizdan iseler, zenginleriniz sehavetkar kimselerse, islerinizi aranizda musavere ile hallediyorsaniz, bu durumda yerin ustu (hayat), altindan (olumden) hayirlidir. Eger umeraniz serirlerinizden, zenginleriniz cimri ve isleriniz kadinlarin elinde ise, yerin alti ustunden, (olmek yasamaktan) daha hayirlidir. (Cunku artik dini ikame imkani kalmaz)."
Tirmizi, Fiten 78, (2267).

4752 - Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gun):
"Genclerinizin fiska dustugu, kadinlarinizin azdigi zaman haliniz ne olur?" diye sormustu. (Yanindakiler hayretle):
"Ey Allah'in Resulu, yani boyle bir hal mi gelecek?" dediler.
"Evet, hatta daha beteri!" buyurdu ve devam etti:
"Emr-i bi'l-ma'rufta bulunmadiginiz, nehy-i ani'l-munker yapmadiginiz vakit haliniz ne olur?" diye sordu. (Yanindakiler hayretle:)
"Yani bu olacak mi?" dediler.
"Evet, hatta daha beteri!" buyurdular ve sormaya devam ettiler:
"Munkeri emredip, ma'rufu yasakladiginiz zaman haliniz ne olur?"(Yaninda bulunanlar iyice hayrete duserek):
"Ey Allah'in Resulu! Bu mutlaka olacak mi?" dediler.
"Evet, hatta daha beteri!" buyurdular ve devam ettiler:
"Ma'rufu munker, munkeri de ma'ruf addettiginiz zaman haliniz ne olur?" (yanindeki Ashab:) "Ey Allah'in Resulu! Bu mutlaka olacak mi?" diye sordular.
"Evet, olacak!" buyurdular."
Rezin tahric etmistir. Bu rivayet daha muhtasar olarak Ebu Ya'la'nin Musned'inde ve Taberani'nin el-Mu'cemu'l-Evsat'inda tahric edilmistir. Heysemi, Mecma'u'z-Zevaid'de kaydetmistir (7, 281).

4753 - Ebu Malik veya Ebu Amir el-Es'ari radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ummetimden bir kavim, ferci (zinayi), ipegi, ickiyi, calgiyi helal addedecektir. Birkisim kavimler de bir dagin etegine inecekler. Onlarin surusunu, coban sabahlari yanlarina getirecek. (Fakir) bir adam da, bir ihtiyaci icin yanlarina gelecek. Onlar adama:
"Bize yarin gel! derler. Bunun uzerine Allah onlari geceleyin yakalayiverir ve dagi tepelerine koyarak birkismini helak eder. Geri kalanlari da mesh ederek Kiyamete kadar maymun ve hinzirlara cevirir."
Buhari, Esribe 6.

4754 - Hz. Huzeyfe radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a halk hayirdan sorardi. Ben ise, bana da ulasabilir korkusuyla, hep serden sorardim. (Yine bir gun:)
"Ey Allah'in Resulu! Biz Cahiliye devrinde ser icerisinde idik. Allah bize bu hayri verdi. Bu hayirdan sonra tekrar ser var mi?" diye sordum.
"Evet var!" buyurdular. Ben tekrar: "Pekiyi bu serden sonra hayir var mi?" dedim.
"Evet, var! Fakat onda duman da var" buyurdular. Ben: "duman da ne?" dedim.
"Bir kavim var. Sunnetimden baska bir sunnet edinir; hidayetimden baska bir hidayet arar. Bazi islerini iyi (ma'ruf) bulursun, bazi islerini kotu (munker) bulursun" buyurdular. Ben tekrar:
"Bu hayirdan sonra baska bir ser kaldi mi?" diye sordum.
"Evet! buyurdular. Cehennem kapisina cagiran davetciler var. Kim onlara icabet ederek o kapiya dogru giderse, onlar bunu atese atarlar" buyurdular. Ben: "Ey Allah'in Resulu! Ben (o gune) ulasirsam, bana ne emredersiniz?" dedim.
"Muslumanlarin cemaatine ve imamlarina uy, onlardan ayrilma. (Imam sirtina (zulmen) vursa, malini (haksizlikla) alsa da onu dinle ve itaat et!)" buyurdular.
"O zaman ne cemaat ne de imam yoksa?" dedim.
"O takdirde butun firkalari terket (kac)! Oyle ki, bir agacin kokune dislerinle tutunmus bile olsan, olum sana gelinceye kadar o vaziyette kal" buyurdular."
Buhari, Fiten 11, Menakib 25; Muslim, Imaret 51, (1847); Ebu Davud, Fiten 1, (4244, 4245, 4246, 4247).

4755 - Abdurrahman Ibnu Abdi'l-ka'be anlatiyor: "Mescide girmistim. Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As radiyallahu anhuma'yi gordum: Ka'be'nin golgesinde oturuyordu. Ka'be'nin golgesinde bircok kimse ona muteveccih olarak oturmustu. Ben de ona dogru oturdum. Sunu anlatti:
"Bir seferde Resulullah aleyhissalatu vesselam'la beraberdik. Bir yerde konakladik. Kimimiz cadirini tamir ediyor, kimimiz yerini duzluyor, kimimiz hayvanlarini guduyordu. Derken Resulullah aleyhissalatu vesselam'in munadisi seslendi: "es-Salatu cami'a: "Haydin namaza!" Resulullah'a gittik, yaninda toplandik.
"Benden once her peygamber, ummeti icin hayir bildigi seyi onlara ogretmekle mukellef idi. Onlar icin ser bildigi seyden de onlari inzar etmesi (korkutmasi) gerekli idi. Bilesiniz, su ummetinizin afiyeti once gelenler hakkinda kesin kilinmistir. Sonrakiler belaya ve kotu addedeceginiz birkisim hallere maruz kalacaklardir. Birbirini takip eden fitneler gelecek. Mu'min: "Bu fitne helakimdir" diyecek. Sonra bu kalkacak, baska bir fitne gelecek. "Helakim iste bundan, iste bundan" diyecek. Oyleyse, kim atesten uzak kalmayi ve cennete girmeyi dilerse, Allah'a ve ahiret gunune inanir oldugu halde olumu karsilasin. Insanlara, onlarin kendisine nasil muamele etmelerini dilerse oyle muamelede bulunsun. Kim bir imama biat edip, samimiyetle sadakat sozu vermis ise, elinden geldikce ona itaat etsin. Bir baskasi gelip, onceki ile munazaaya girisecek olursan sonradan cikanin boynunu ucurun."
Ravi (Abdurrahman) der ki: "Abdullah Ibnu Amr'a yanastim ve:
"Allah askina soyle. Bu anlattiklarini bizzat kendin Resulullah aleyhissalam'dan isittin mi?" dedim. Sorum uzerine eliyle kulak ve kalbini tutarak:
"Evet kulaklarim isitti, kalbim de belledi" dedi. Ben:
"Ama, amcaoglun Muaviye, bize mallarimizi aramizda batil bir sekilde yememizi, birbirimizi oldurmemizi emrediyor. Halbuki Allah Teala hazretleri (mealen): "Ey iman edenler! Birbirinizin malini haram sekilde yemeyin; ancak karsilikli riza ile yaptiginiz ticaret baskadir. Birbirinizi ve kendinizi oldurmeyin. Canlarinizi da bosu bosuna tehlikeye atmayin. Suphesiz ki Allah size merhametlidir" (Nisa 29) buyuruyor" dedim. Biraz sustu sonra:
"Allah'a itaatte ona itaat et, Allah'a isyanda ona isyan et!" dedi."
Muslim, Imaret 46, (1844); Nesai, Bey'at 25, (7, 153); Ebu Davud, Fiten 1, (4248); Ibnu Mace, Fiten 9, (3956).

4756 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Irak ehline bir olceklik yiyecek ve tek dirhemlik paranin gelmeyecegi zaman yakindir!" buyurmuslardi.
"Nereden?" diye soruldu.
"Acem diyarindan. Onlar bunu yasaklayacak" buyurdu ve devamla:
"Sam ehline de tek dinarlik paranin ve bir olceklik yiyecegin gelmeyecegi zaman yakindir!" buyurdular. Yine:
"Bu nereden gelmeyecek?" diye soruldu.
"Rum cihetinden!" buyurdular. Sonra (Hz. Cabir) bir muddet sustu (ve ilave etti: "Resulullah aleyhissalatu vesselam dedi ki:
"Ummetimin sonunda bir halife gelecek; mali sayi ile degil, avuc avuc dagitacak!)"
Muslim, Fiten 67, (2913).

4757 - Yine Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ummetimin sonunda bir halife gelecek, mali sayarak degil, avuclayarak dagitacak."
Hadisi (Hz. Cabir'den rivayet eden) Ebu Nadre ve Ebu'l-Ala'ya:
"Bunun Omer Ibnu Abdilazizolmasina ne dersiniz?" diye sorulmustu. Onlar:
"Hayir, (o degildir)!" dediler."
Muslim, Fiten 67, (2913).

4758 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Irak'a olcegi ve dirhemi verilmeyecek. Sam'a da olcegi ve dinari verilmeyecek. Misir'a olcegi ve dinari verilmeyecek. Basladiginiz yere doneceksiniz" buyurdu ve uc kere tekrar etti. Buna Ebu Hureyre'nin eti ve kani sahit oldu."
Muslim, Fiten 33, (2896); Ebu Davud, Harac 29, (3035).

4759 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Iblis'in arsi deniz uzerindedir. Oradan askerlerini gonderip insanlari fitneye atar. Bunlardan, yaninda mertebece en yuksek olani en buyuk fitneyi cikarandir. Askerlerinden biri gelip: "Sunu sunu yaptim!" der. Iblis: "Hicbir sey yapmamissin!" der. Sonra bir digeri gelip: "Ben falani(n pesini) hanimiyla arasini acincaya kadar birakmadim!" der. Iblis onu kendisine yaklastirip: "sen ne iyisin!" der."
Muslim, Munafikun 66-67, (2813).

4760 - Ebu'l-Bahteri anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'i dinleyen bir zatin bana anlattigina gore Resulullah demistir ki:
"Insanlar, gunahlari cogalmadikca helak olmayacaklardir."

Ebu Davud, Melahim 17, (4347).


Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4751-4760 ) -Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.

Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.