Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5031-5040 )

5031 - Yahya Ibnu Sa'id rahimehullah anlatiyor: "Bana ulastigina gore, (Kiyamet gunu), kulun ilk bakilacak ameli namazdir. Eger namazi kabul edilirse, geri kalan amellerine bakilir. Eger namazi kabul edilmezse diger amellerinin hicbirine bakilmaz."
Muvatta, Kavru's-Salat 89, (1, 173).

5032 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kiyamet gunu, insanlar arasinda hukmedilecek ilk sey kandir."
Buhari, Diyat 1, Rikak 48; Muslim, Kasame 28, (1678); Tirmizi, Diyat 8, (1396); Nesai, Tahrim 2, (7, 83).

5033 - Ebu Berse radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kiyamet gunu, dort seyden sual edilmedikce, kulun ayaklari (Rabbinin huzurundan) ayrilamaz:
-Omrunu nerede harcadigindan,
-Ne amelde bulundugundan,
-Malini nerede kazandigindan ve nereye harcadigindan,
-Vucudunu nerede curuttugunden."
Tirmizi, Kiyamet 1, (2419).

5034 - Ebu Sa'id ve Ebu Hureyre radiyallahu anhuma anlatiyorlar:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kiyamet gunu kul (hesap vermek uzere huzur-u ilahiye) getirilir. Allah Teala Hazretleri:
"Ben sana kulak, goz, mal ve evlat vermedim mi? Sana hayvanlari ve ekimi musahhar kilmadim mi? Seni bunlara bas olmak, onlardan istifade etmek uzere serbest birakmadim mi? Acaba, benimle bugunku su karsilasmani hic dusundun mu?" diye soracak. Kul da: "Hayir" diyecek. Allah Teala Hazretleri: "Oyleyse bugun ben de seni unutacagim, tipki senin (dunyada) beni unuttugun gibi!" buyuracak."
Tirmizi, Kiyamet 7, (2430).

5035 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "(Ashab, Resulullah'a): "Ey Allah'in Resulu! Kiyamet gunu Rabbimizi gorecek miyiz?" diye sordular. Aleyhissalatu vesselam: "Bulutsuz bir gunde, ogle vaktinde gunesi gorme hususunda bir itisip kakismaniz olur mu?" diye sordu. Ashab: "Hayir!" deyince:
"Bulutsuz (dolunayli) gecede ayi gormekte itisip kakismaniz olur mu?" diye tekrar sordu. Ashab yine: "Hayir!" deyince:
"Nefsim yed-i kudretinde olan Zat-i Zulcelal'e yemin olsun, Rabbinizi gorme hususunda da hicbir itisip kakismaniz olmayacak. Tipki gunes ve ayi gormede itisip kakismaniz olmadigi gibi. Boylece kul, Rabbiyle karsi karsiya gelecek. Rabb Teala:
"Ey filan! ben sana ikram etmedim mi? Seni efendi yapmadim mi? Sana zevce vermedim mi? Ati, deveyi sana musahhar (hizmetci) kilmadim mi? Reislik yapmana, ganimet malindan dortte bir almana musaade etmedim mi?" diye soracak. Kul:
"Evet ey Rabbim!" diyecek. Rab Teala:
"Benimle karsilasacagini hic dusunmedin mi?" diyecek. kul bu soruya: "Hayir!" karsiligini verecek. Rab Teala da:
"Oyleyse simdi de ben seni unutuyorum. Tipki (dunyada) sen beni unuttugun gibi!" diyecek. Sonra ikinci kul Allah'in karsisina cikar. Rab Teala ona da ayni seyleri soyler. Sonra ucuncuye de birinciye soylediklerinin aynisini soyler. Kul: "Evet! Ey Rabbim!" der. Rab Teala da:
"Benimle karsilasacagini hic aklindan gecirdin mi?" diye sorar. Kul:
"Ey Rabbim, sana, kitaplarina ve peygamberlerine inandim. Namaz kildim, oruc tuttum, sadaka verdim!" der ve elinden geldigince (Hak Teala hakkinda) hayir senada bulunur. Rab Teala:
"Bu hususta lehine sehadet edecek biri var mi?" diye soracak. Kul:
"Hayir, yok!" diyecek. Rabb Teala:
"Simdi senin aleyhine bir sahit gonderilecek!" der. Kul kendi kendine: "Benim aleyhime sahidlik yapacak da kim?" diye icinden dusunur. Kulun agzi muhurlenir. Uyluguna: "Haydi konus!" denir. Uylugu, eti, kemigi konusup, onun amelini haber verirler. Bu, onun kendisi icin bir ozur aramamasi icindir. Bu kimse, allah'in gadabina ugrayan munafiktir."
Muslim, Zuhd 16, (2968).

5036 - Ibnu'l-Museyyib, Ata Ibnu Zeyd el-Leysi, Ebu Hureyre radiyallahu anh'tan naklen anlatiyorlar: "Insanlar Resulullah aleyhissalatu vesselam'a: "Ey Allah'in Resulu! Kiyamet gunu Rabbimizi gorecek miyiz?" diye sordular. O da: "Siz bulutsuz dolunay gecesinde ayi gormekten supheye duser misiniz?" diye cevap verdi. Onlar:
"Hayir! Ey Allah'in Resulu!" diye cevap verdiler. Aleyhissalatu vesselam:
"Bulutsuz bir gunde gunesi gormekten suphe eder misiniz?" diye tekrar sordu. Ashab yine: "Hayir!" cevabini verdiler. Bunun uzerine:
"Sunu bilin ki, siz Rabbinizi de boyle goreceksiniz. Kiyamet gunu, insanlar hasrolunurlar. (Rab Teala):
"Kim (Benden baska) bir seye tapiyor idiyse ona tabi olsun!" buyurur. Onlardan bir kismi gunese, bir kismi aya, bir kismi da putlara tabi olurlar. Orada, munafiklariyla birlikte bu ummet kalir. Allah onlara (tanimadiklari bir surette) yaklasir.
"Ben sizin Rabbinizim!"buyurur. Oradakiler:
"(Senden Allah'a siginiriz). Biz, Rabbimiz bize gelinceye kadar bu yerdeyiz! Rabbimiz gelince biz onu taniriz!" derler. Derken Rableri (onlarin taniyacagi surette) gelir. "Ben Rabbinizim!" der. Onlar da:
"Sen Rabbimizsin!" derler. Rabb Teala onlari (cennete) davet eder. Cehennemin uzerine Sirat kurulur. Peygamberler arasinda, ummetiyle Sirat'tan ilk gecen ben olurum. O gun peygamberler disinda kimse konusmaz. Peygamberlerin o gunku kelami da:
"Allahumme sellim, Allahumme sellim (Ey Rabbimiz selamet ver, ey Rabbimiz selamet ver!)" olacak. Cehennemde, deve dikeninin dikenleri gibi kancalar var. Deve dikeninin dikenlerini gordunuz mu?" diye sordu. Ashab: "Evet!" deyince Aleyhissalatu vesselam devam etti:
"Iste o kancalar, tipki deve dikeninin dikenleri gibidir. Ancak, onlarin buyuklugu ne kadardir, Allah'tan baska kimse bilmez. Insanlarri (kotu) amelleri sebebiyle kapar. Insanlarin bir kismi (kotu) ameli sebebiyle helak olur. Bir kismi da atesin icine yikilir, sonra kurtulur. Allah, ates ehlinden kurtarmak istediklerine rahmet etmeyi irade edince, ates ehlinden Allah'a ibadet etmis olanlari, atesten cikarmalari icin meleklere emreder. Melekler bu kimseleri, secde izleriyle tanirlar. Cunku Allah Teala Hazretleri secde mahallinin yakilmasini atese haram etmistir.
Onlar boylece atesten cikarlar. Hepsi de atesten kavrulmus vaziyettedir. Uzerlerine hayat suyu dokulur. Selin getirdigi milli topraktan habbelerin (filiz acip) bitmesi gibi, suyun degdigi yerler yeniden bitecek.
Rabb Teala, sonra, kullar arasindaki hukmunu tamamlayacak. Derken cennetle cehennem arasinda bir kul kalacak. Bu, cennete girmede cehennemliklerin sonuncusudur. Yuzu cehenneme dogru ilerlerken:
"Ey Rabbim! Yuzumu ates tarafindan cevir! Kokusu beni perisan etti, alevi de beni kavurdu" diye yalvaracak. Allah Teala'ya, kendisine dua etmesini diledigi kadar duada bulunacak. Sonra Allah Teala Hazretleri:
"Ben bu istedigini versem, bundan baskasini da ister misin?" diye soracak. Adam: "Izzet ve celaline yemin olsun! Hayir! Bundan baskasini istemem!" diyecek ve istemeyecegi hususunda Allah'a ahd u misakta bulunacak. (Allah), bunnun uzerine yuzunu atesten cevirecek. Adam yuzuyle cennete yonelince ve onun guzelligini gorunce, Allah'in diledigi bir muddet susacak. Sonra (dayanamayip): "Ey rabbim! Beni cennetin kapisina yaklastir!" diyecek. Allah Teala Hazretleri:
"Sen bana istemis oldugundan baska bir talepte bulunmayacagina dair ahd u misakta bulunmadin mi? Ey ademoglu yazik sana! Sen ne donekmissin!" diyecek. Adam:
"Ey Rabbim! Mahlukatin en bedbahti ben olmayayim!" diyecek. Rab Teala: "Sana bu istedigin verilse, acaba baska bir sey istemeyecek misin?" der. Adam: "Hayir! Izzetine ve celaline yemin olsun hayir! Baska birsey istemeyecegim!" diyecek. Rabbi de onu mazur addedecek. Cunku o, sabredilemeyecek bir seyler gormustur. Adam, Rabbine, istedigi ahd u misakta bulunur. (Rabbi de) onu cennetin kapisina yaklastirir. Kapiya yaklasip onun guzelligini ve icindeki taravet ve sururu gorunce, Allah'in diledigi kadar sesini keser. (Fakat daha fazla dayanamayip atilir):
"Ey Rabbim! Beni cennete koy!" der. Rab Teala:
"Ey ademoglu yazik sana! Sen ne donekmissin! Sana verilenlerin disinda bir sey istemeyecegine dair bana ahd u misak vermedin mi?" diyecek. Adam: "Ey Rabbim! Beni mahlukatin en bedbahti yapma!" diyecek. Allah onun bu haline gulecek. Sonra ona cennete girmesi icin izin verecek ve:
"Dile (ne dilersen)!" diyecek. adam dileyecek. Oyle ki, hicbir arzusu kalmayacak. Allah yine de: "Sunlari sunlari da iste!" deyip, istemesi gereken seyleri zikredecek. Boylece istenecek seyler bitince Allah Teala Hazretleri:
"Butun bunlar, bir misliyle sana verilmistir!" buyuracak."
Ebu Sa'id der ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in: "Butun bunlar, on misliyle birlikte sana verilmistir!" dedigini isittim."
Buhari, Rikak 52, Ezan 129, Tevhid 24; Muslim, Iman 299, (182); Tirmizi, Cennet 20, (2560).

5037 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kiyamet gunu insanlar uc kere Allah'a arzedilirler: Ilk iki arzedilmede cidal ve ozur beyani vardir. Ama ucuncu arzedilme esnasinda ellerde sahifeler ucusur, kimisi sag eliyle, kimisi de sol eliyle alir."
Tirmizi, Kiyamet 5, (2427).

5038 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Bir adam bana: "(Kiyamet gunu Allah'in kisiye hususi) hitabi hakkinda ne isittin?" diye sordu. Su cevabi verdim:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam'in: "Mu'min Rabbine yaklastirilir. Oyle ki, (Allah onun) uzerine himayesini indirir ve gunahlarini itiraf ettirir. Ona sorar: "Su su gunahlarini biliyor musun?" Mu'min kul, iki kere:
"Evet ey Rabbim, biliyorum!" der. Rab Teala da:
"Dunyada iken bunlari orterek seni teshir etmemistim. Bugun de onlari senden affediyorum!" buyurur. Sonra ona hasenat defteri verilir. Amma, kafirlere ve munafiklara gelince, bunlarla ilgili olarak, butun mahlukatin huzurunda:
"Bunlar Allah namina yalan soylemisler (boylece buyuk bir zulumde bulunmuslardir). Haberiniz olsun! Allah'in laneti zalimleredir" diye nida olunur."
Buhari, Mezalim 2, Tefsir, Hud 4, Edeb 60, Tevhid 36; Muslim, Tevbe 52, (2768).

5039 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Bir adam gelerek: "Ey Allah'in Resulu! Benim kolelerim var, bana yalan soyluyorlar ve bana ihanet ediyorlar, bana isyan ediyorlar. Ben de onlara setmediyor ve dovuyorum. Onlar yuzunden (Allah yaninda) durumum ne olacak?" diye sordu. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Kiyamet gunu onlar, sana olan ihanetleri, isyanlari ve yalanlari sebebiyle muhasebe olacaktir. Senin onlara verdigin ceza ise, eger cezan onlarin gunahlari nisbetinde ise, basabastir; ne lehine ne de aleyhine olur. Eger onlara verdigin ceza gunahlarindan az ise bu senin icin bir fazilet olur. Eger onlara verdigin ceza gunahlarindan cok olursa, bu fazla kisim sebebiyle onlar lehine sana kisas yapilir" buyurdular. Bunun uzerine adam huzurdan cekildi, aglamaya ve dovunmeye basladi. Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam dedi ki:
"Sen Allah'in kitabini okumuyor musun? (Bak ne diyor! (Mealen): "Biz Kiyamet gunune mahsus adalet terazileri koyacagiz. Artik hicbir kimse hicbir seyle haksizliga ugratilmayacaktir. (O sey bir hardal tanesi kadar bile olsa, onu getiririz (Mizana koyariz). Hesapcilar olarak da biz yeteriz" (Enbiya 47). Adam tekrar:
"Allah'a yemin olsun, ey Allah'in Resulu! Ben hem kendim ve hem de onlar icin, ayrilmalarindan daha hayirli bir sey goremiyorum. Seni sahid kiliyorum, hepsi hurdur, (azad ettim)" dedi."
Tirmizi, Tefsir, Enbiya, (3163).

5040 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gun) gulduler ve:
"Neye guldugumu biliyor musunuz?" buyurdular. Biz:
"Allah ve Resulu daha iyi bilir!" dedik.
"Kulun Rabbine olan hitabindan!" buyurdular ve soyle devam ettiler:
"Kul soyle der: "Ey Rabbim, sen beni zulumden korumadin mi?"
Rab Teala: "Evet korudum" buyurur. Kul da:
"Fakat ben bugun, kendime, kendimden baska bir kimsenin sahid olmasini asla istemiyorum" der. Rabb Teala:
"Bugun sana tek sahid olarak nefsin, cok sahid olarak da kiramen katibin kafidir" buyurur." Resulullah devamla dedi ki:
"Agzina muhur vurulur ve diger organlarina: "Konus!" denilir. Onlar adamin amelini haber verirler. Sonra konusma hususunda serbest birakilir. Adam organlarina: "Yaziklar olsun size! Buradan defolun! Ben sizin icin mucadele etmistim" der."

Muslim, Zuhd 17, (2969).


Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5031-5040 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.