Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5421-5430 )

5421 - Amir Ibnu Rebi'a radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Sizden biri bir cenazenin gectigini gorurse, cenaze ile birlikte yurumese bile, cenazeyi geride birakincaya veya cenaze kendisini geride birakincaya veya cenaze onu geride birakmadan, yere konuncaya kadar oturmasin."
Buhari, Cenaiz 47, 48; Muslim, Cenaiz 74; (958); Ebu Davud, Cenaiz 47, (3172); Tirmizi, Cenaiz 51, (1042); Nesai, Cenaiz 45, (4, 44).

5422 - Muhammed Ibnu Sirin rahimehullah anlatiyor: "Hasan Ibnu Ali ve Ibnu Abbas radiyallahu anhum (otururlar iken) bir cenaze gecmisti. Hz. Hasan derhal ayaga kalkti, Ibnu Abbas ayaga kalkmadi. Hasan radiyallahu anh:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam bir yahudinin cenazesine ayaga kalkmadi mi?" dedi: Bunun uzerine Ibnu Abbas da ayaga kalkti. Cenaze icin kalkti sonra tekrar oturdu.
Bir rivayette: "Ben melekler icin, yani cenaze ile birlikte olan melekler icin ayaga kalktim" denmistir.
Nesai, Cenaiz 47, (4, 46).

5423 - Hasan Ibnu Ali radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam otururken bir yahudi cenazesi geciyordu. Yahudi cenazesinin basindan yukarida olmasini iyi karsilamadi ve ayaga kalkti."
Nesai, Cenaiz 47, (4, 47).

SEHIDIN DEFNI

5424 - Hisam Ibnu Amir anlatiyor: "Uhud gunu Ensar, Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelip: "Bize yara ve mesakkat isabet etti, ne emredersiniz (ey Allah'in Resulu)?" dediler. Aleyhissalatu vesselam da:
"Kabirleri genisletin ve derinlestirin. Bir kabre iki-uc kisiyi birden koyun!" buyurdular."
"Oyleyse hangisi one konsun?" denildi.
"Kur'an'i daha cok bilen!" buyurdular."

5425 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Uhud sehidlerini (defin sirasinda), her iki kisinin (cesedini) bir giysiye koyuyor, sonra da: "Kur'an'i hangisi daha cok almisti?" diye sorup, onlardan birine isaret edildigi takdirde, onu lahidde one koyuyordu. Sonra da: "Ben bunlara sahidim!" diyordu. Onlari kanlariyla defnetmelerini emretti. Onlara cenaze namazi kilmadi, onlari yikamadi da."
Buhari, Cenaiz 73, 74, 75, 76, 79, Megazi 26; Ebu Davud, Cenaiz 31, (3138); Tirmizi, Cenaiz 46, (1036); Nesai, Cenaiz 61, (4, 62).
(Ibnu Deybe hadisin bir meselesi ile ilgili olarak su aciklamayi yapar): "Derim ki: "Iki kisinin, bir giysi icinde, derileri birbirlerine degecek sekilde birlestirilmeleri caiz degildir. Oyleyse bu "birlestirme" hadisesi, ikisinin arasina bir perde konduktan sonra gerceklestirilmis olacagina yahut o giysinin ikisi arasinda bolunmus olacagina hamledilir. Zahir mana da bunu gerektiriyor cunku hadiste gecen "onlardan birine isaret edildigi takdirde, onu lahidde one koyuyordu" ibaresi bunu ifade eder. Her birinin mustakil veya aralarinda bir perde olmadan birini one almak mumkun degildir."

5426 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Uhud gunu, halam, kabristanimiza gommek icin babami (Uhud'dan Medineye) getirmisti. O sirada Resulullah aleyhissalatu vesselam'in tellali soyle nida etti: "Oluleri yerlerine geri goturun!"
Ebu Davud, Cenaiz 42, (3165); Tirmizi, Cihad 37, (1717); Nesai, Cenaiz 83, (4, 79).

5427 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Uhud sehidlerinin uzerinden demir(den mamul silah, zirh gibi seyler)in ve deri(den mamul kan bulasmamis giyecek)lerin cikarilmasini ve onlarin elbiseleri ve kanlariyla gomulmelerini emretti."
Ebu Davud, Cenaiz 31, (3134).

DEFINDE TA'CIL

5428 - Husayn Ibnu Vahvah radiyallahu anh anlatiyor: "Talha Ibnu'I-Bera hastalandigi zaman, Resulullah aleyhissalatu vesselam ona gecmis olsun ziyaretine geldi. (Yakinlarina:) "Ben onda olum alametinin zuhurunu gordum. (Olumunu) -bana hemen haber verin ve acele davranin. Cunku, musluman bir kimsenin cesedinin ailesi icerisinde hapsedilmesi uygun degildir" buyurdular."
Ebu Davud, Cenaiz 38, (3159).

5429 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Bir gun Resulullah aleyhissalatu vesselam bir hutbe irad etti. Hutbesinde, ashabindan, olmus, yetersiz bir kefene sarilip, geceleyin defnedilmis bir zati zikretti. Sonra kisinin, mecbur kalmadikca geceleyin gomulmesini yasakladi, ta ki uzerine namaz kilinsin. Ve dedi ki:
"Biriniz kardesini kefenledi mi, kefenini guzel yapsin!"
Muslim, Cenaiz 49, (943); Ebu Davud, Cenaiz 34, (3148); Nesai, Cenaiz 37, (4, 33).

5430 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, geceleyin bir kabre girdi. Kendisine bir kandil yakilmisti. Uzanmis vaziyetteki cenazeyi kible cihetinden aldi. (Oluye): "Muhakkak ki sen cok dua eden, cok Kur'an okuyan (yufka yurekli) bir kimseydin. Allah sana rahmetini bol kilsin!" diye dua etti ve dort kere tekbir getirdi."

Tirmizi, Cenaiz 62, (1057).


Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5421-5430 ) -Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.

Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.