Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1741-1750 )
1741 - Sehl Ibnu Sa'd
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i ne
minberde ne de bir baska sey uzerinde dua yaparken ellerini uzattigini
gormedim. Bilakis soyle gordum" dedi ve bas ve orta parmaklarini kapayip
sehadet parmagini acmis vaziyette isaret etti."
Ebu Davud, Salat 230,
(1105).
1742 - Hz. Selman
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki:
"Rabbiniz hayiydir,
kerimdir. Kulu dua ederek kendisine elini kaldirdigi zaman, O, ellerini bos
cevirmekten istihya eder."
Tirmizi, Daavat 118,
(3551); Ebu Davud, Salat 358, (1488).
1743 - Hz. Ebu Hureyre
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resululla: (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki:
"Allah'a duayi, size
icabet edeceginden emin olarak yapin. Sunu bilin ki Allah celle sanuhu (bu
inancla olmayan ve) gafletle (baska mesguliyetlerle) oyalanan kalbin duasini
kabul etmez."
Tirmizi, Daavat 66.(3474.)
DUANIN KEYFIYETI
1744 - Fadale Ibnu Ubeyd
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) dua eden
bir adamin, dua sirasinda Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e salat ve
selam okumadigini gormustu. Hemen:
"Bu kimse acele
etti" buyurdu. Sonra adami cagirip:
"Biriniz dua ederken,
Allahu Teala'ya hamd u sena ederek baslasin, sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu
vesselam)'e salat okusun, sonra da diledigini istesin" buyurdu."
Tirmizi, Daavat 66,(3473,
3475); Ebu Davud, Salat 358, (1481); Nesai, Sehv 48, (3, 44).
1745 - Hz. Omer
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "Dua sema ile arz arasinda durur. Bana salat okunmadikca,
Allah'a yukselmez. (Beni hayvanina binen yolcunun masrabasi yerine tutmayin.
Bana, duanizin basinda, ortasinda ve sonunda salat okuyun.)"
Tirmizi, Salat 352, (486).
Tirmizi, bunu Hz. Omer
(radiyallahu anh)'e mevkuf olarak rivayet etmistir. Rezin ise merfu olarak
rivayet etmistir.
1746 - Hz. Ibnu. Mes'ud
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Hz. Ebu
Bekir, Hz. Omer (radiyallahu anhuma) beraber otururlarken ben namaz kiliyordum.
(Namazi bitirip) oturunca, Allah'a sena ile zikretmeye basladim ve arkasindan
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a salat okuyarak devam ettim. Sanra kendim.
icin duada bulundum. (Bu tarzimi begenmis olacak ki) Hz. Peygainber
(aleyhissalatu vesselam);
"Iste!.Istedigin
veriliyor. Iste! Istedigin veriliyor'' dedi."
Tirmizi, Cum'a 64, (593).
1747 - Hz. Ubeyy Ibnu Ka'b
(radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) birisine dua
edecegi vakit once kendisine dua ederek baslardi."
Tirmizi, Daavat, 10,
(3382).
1748 - Ebu Musabbih
el-Makrai, Ebu Zuheyr en-Numeyri (radiyallahu anh)'den naklen anlatiyor:
"Bir gece Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraber ciktik., Derken
bir adama rastlatdik. Sual (ve Allah'tan talep) hususunda cok israrli idi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onu dinlemek uzere durakladi. Ve:
"Eger (duayi)
sonlandirirsa vacib oldu!" buyurdu. Kendisine:
"Ne ile sonlandirirsa
ey Allah'in Resulu!" denildi.
"Amin ile" dedi,
uzaklasti. Adama:
"Ey fulan! duani
aminle tamamla ve de gozun aydin olsun!" dedi."
Ebu Davud, Salat 172,
(938).
1749 - Hz. Enes
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki:
"Sizden biri dua
edince "Ya Rabb! Dilersen beni affet! Ya Rabb dilersen bana rahmet
et!" demesin. Bilakis, azimle (kesin bir uslubla) istesin, zira Allah
Teala Hazretleri'ni kimse icbar edemez. "
Buhari, Daavat 21, Tevhid
31; Muslim, Zikr 7, (2678-79); Muvatta, Kur'an 28 (1, 213); Tirmizi, Daavat 79
(3492); Ebu Davud, Salat 358, (1483); Ibnu Mace, Dua 8, (3854).
1750 - Ebu Musa
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir sefere (Hayber Seferi) cikmistik. Halk
(yolda, bir ara) yuksek sesle tekbir getirmeye basladi. Bunun uzerine Hz.
Peygamber (aleyhissalatu vesselam) (mudahele ederek):
"Nefislerinize karsi
merhametli olun. Zira sizler, sagir birisine hitàb etmiyorsunuz, muhatabiniz
gaib de degil. Sizler goren, isiten, (nerede olsaniz) sizinle olan bir Zat'a,
Allah'a hitab ediyorsunuz. Dua ettiginiz Zat, her biririize, bineginin
boynundan daha yakindir" dedi."
Buhari, Daavat 50, 67,
Cihad 131, Megazi 38, Kader 7, Tevhid 9; Muslim, Zikr 44, (2704);Tirmizi,
Daavat 3, 59, (3371, 3457); Ebu Davud, Salat 361. (1526,1527.1528).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1741-1750 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.