Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2311-2320 )
2311 - Sebretu' bnu Ma'bed
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "Yedi yasina geldi mi cocuga namazi emredin, on yasina
geldi mi kilmadigi takdirde dovun."
Ebu Davud, Salat 26, (494);
Tirmizi, Salat 299, (407).
Tirmizi'nin rivayetinde
"Cocuga namazi yedi yasinda ogretin, kilmadigi takdirde on yasinda
dovun" seklindedir.
2312 - Amr Ibnu'l-As
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "Cocuklariniza, onlar yedi yasinda iken namazi emredin. On
yasinda olunca namaz(daki ihmalleri) sebebiyle onlari dovun, yataklarini da
ayirin."
Ebu Davud, Salat 25, (495,
496).
2313 - Onun bir diger
rivayetinde soyle denir: "Resulullah'a bundan (namazin cocuga ne zaman
emredileceginden) sorulmustu:
"Cocuk sagini solundan
ayirmasini bildi mi ona namazi emredin" buyurdu."
Ebu Davud, Salat 26, (497).
2314 - Ibnu Omer
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beni
Uhud savasi sirasinda teftis etti. O zaman ondort yasinda idim, savasa katilmama
izin vermedi. Hendek savasi sirasinda da beni gordu, o zaman ben onbes yasinda
idim, bu sefer bana (cihad) izni verdi."
Nafi' der ki: "Ben
Omer Ibnu Abdilaziz'e ugradim, o zaman halife idi. Kendisine bu vak'ayi
anlattim. Bana:
"Bu (onbes yas) cocukla
buyugu ayiran hududdur" buyurdu. Valilerine yazarak, onbes yasina
basanlari mukellef addetmelerini, daha kucukleri aile efradindan saymalarini
emretti."
Buhari, Sehadat 18, Megazi
29, Muslim, Imaret 91, (1868); Tirmizi, Cihad 31, (1711); Ebu Davud, Hudud 17,
(4406, 4407); Nesai, Talak 20, (6,155).
2315 - Hz. Enes
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "Kim bir namaz unutacak olursa hatirlayinca derhal kilsin.
Unutulan namazin bundan baska kefareti yoktur."
Buhari, Mevakitu's-Salat
37; Muslim, Mesacid 314, (684); Tirmizi, Salat 131, (178); Ebu Davud, Salat 11,
(442); Nesai, Mevakit 52, 53, (2, 293, 294).
2316 - Buhari ve Muslim'in
bir diger rivayetinde soyle denmistir: "Sizden biriniz namaz sirasinda
yatmis idiyse veya namaza karsi gaflet etmis (ve unutmus) ise, hatirlar
hatirlamaz onu kilsin. Zira Allah Teala Hazretleri soyle buyurmustur:
"Beni anmak icin namaz kil!" (Ta-ha 14).
Buhari, Mevakitu's-Salat
37; Muslim, Mesacid 314, (684); Tirmizi, Salat 131, (178); Ebu Davud, Salat 11,
(442); Nesai, Mevakit 52, 53, (2, 293, 294).
2317 - Ebu Katade
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah'la beraber bir gece boyu yuruduk.
Cemaatten bazilari:
"Ey Allah'in Resulu!
Bize mola verseniz!" diye talepte bulundular. Efendimiz:
"Namaz vaktine uyuya
kalmanizdan korkuyorum" buyurdu. Bunun uzerine Hz. Bilal: "Ben sizi
uyandiririm!" dedi. Boylece Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mola verdi
ve herkes yatti. Nobette kalan Bilal de sirtini devesine dayamisti ki gozleri
kapaniverdi, o da uyuyakaldi.
Gunesin dogmasiyla
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) uyandi ve:
"Ey BiIaI! Sozun ne
oldu?" diye seslendi ve Hz. Bilal: "Uzerime boyle bir uyku hic
cokmedi" diyerek cevap verdi. Aleyhissalatu vesselam:
"Allah Teala
Hazretleri, ruhlarinizi diledigi zaman kabzeder, diledigi zaman geri gonderir.
Ey BiIaI! Halka namaz icin ezan oku" buyurdu. Sonra abdest aldi ve gunes
yukselip beyazlasinca kalkti, kafileye cemaatle namaz kildirdi."
Buhari, Mevakit 35, Tevhid
31; Muslim, Mesacid 309-311; Muvatta, Vaktu's-Salat 25; Ebu Davud, Salat 11,
(435-441); Tirmizi, Salat 130, (177), Tefsir, Ta-ha (3162); Nesai, Mevakit 53,
54, 55, (1, 294-298), Imamet 47, (2,106).
2318 - Bu hadis Ebu
Davud'un bir rivayetinde soyle gelmistir: "Gunesin harareti onlari
uyandirinca kalktilar, bir muddet yuruduler, sonra tekrar konaklayip abdest
aldilar. Hz. Bilal (radiyallahu anh) ezan okudu. Sabahin iki rekatlik (sunnet)
namazini kildilar, sonra da sabah namazini (kazaen) kildilar. Namazdan sonra
hayvanlara binip yola koyuldular. Giderken birbirlerine: "Namazimizda
ihmalkarlik ettik" diye yakiniyorlardi. Resulullah (aleyhissalatu
vesselam):
"Uyurken (vaki olan
namaz kacmasi) ihmal sayilmaz, ihmal uyanikliktadir. Sizden biri, herhangi bir
namazda gaflete duser kacirirsa, hatirlayinca onu hemen kilsin. Ertesi sabahin
namazi da mutad vaktinde kilinir" buyurdu."
Buhari, Mevakit 35, Tevhid
31; Muslim, Mesacid 309-311; Muvatta, Vaktu's-Salat 25; Ebu Davud, Salat 11,
(435-441); Tirmizi, Salat 130, (177), Tefsir, Ta-ha (3162); Nesai, Mevakit 53,
54, 55, (1, 294- 298), Imamet 47, (2,106).
2319 - Ebu Davud'un bir
diger rivayetinde soyle gelmistir: "Namaz(in kacmis olmasin)dan korkarak
kalktik, Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Agir olun, agir olun,
bunda bir taksiriniz yok!" buyurdu. Gunes yukselince de:
"Sizden kim sabahin
iki rekat sunnetini (mutad olarak) kiliyor idiyse yine kilsin" dedi. Bu
emir uzerine kilan da, kilmayan da kalkip sunnetini kildi. Sonra Resulullah
(aleyhissalatu vesselam) namaz icin kamet emretti. Kamet getirildi. Efendimiz
kalkti ve bize namaz kildirdi. Namaz bitince:
"Haberiniz olsun,
AIIah'a hamdediyoruz ki, bizi namazimizdan, dunyevi islerimizden herhangi biri
alikoymus degildir. Ancak ruhlarimiz AIlahu Teala'nin kabza-i tasarrufundadir,
diledigi zaman onu salar. Sizden kim sabah namazina, sabahleyin mutad vaktinde
kavusursa, sabah namaziyla birlikte bir mislini de kaza etsin!"
dedi."
Buhari, Mevakit 35, Tevhid
31; Muslim, Mesacid 309-311; Muvatta, Vaktu's-Salat 25; Ebu Davud, Salat 11, (435-441);
Tirmizi, Salat 130, (177), Tefsir, Ta-ha (3162); Nesai, Mevakit 53, 54, 55, (1,
294-298), Imamet 47, (2,106).
2320 - Ebu Davud, Tirmizi
ve Nesai'nin bir diger rivayetinde soyle gelmistir: "Sunu bilin ki, uykuda
ihmal sozkonusu degildir. Ihmal lyani taksir), diger bir namazin vakti
girinceye kadar namazini kilmayan icin mevzubahistir."
Buhari, Mevakit 35, Tevhid
31; Muslim, Mesacid 309-311; Muvatta, Vaktu's-Salat 25; Ebu Davud, Salat 11,
(435-441); Tirmizi, Salat 130, (177), Tefsir, Ta-ha (3162); Nesai, Mevakit 53,
54, 55, (1, 294-298), Imamet 47, (2,106).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2311-2320 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.