Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2821-2830 )

2821 - Abdullah Ibnu Amr Ibni 'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Imam namazi kilip tesehhudu tamamladiktan sonra, selam vermezden once hades vaki olsa (yani abdesti bozulsa), namazi tamamlanmistir, namazini tamamlayan cemaatteki diger kimselerin namazi da tamamlanmistir.''
Ebu Davud, Salat 74, (617); Tirmizi, Salat 300 (408).

2822 - Hz. Ebu Hureyre anlatiyor: ''Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "(Imamlar) sizin icin kilarlar. Dogru kilarlarsa (sevabi)sizedir. Hatali kilarlarsa (sizin namazinizin sevabi) sizedir, hata onlarin aleyhlerinedir."
Buhari, Ezan 55.

CUMA NAMAZININ FAZILETI, VUZUBU, AHKAMI

2823 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor:"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim cum'a gunu cenabet guslu ile gusul yapar, sonra cum'aya giderse sanki bir deve kurban etmis gibi (sevaba nail) olur. Kim ikinci saatte giderse bir sigir kurban etmis gibi (sevaba nail) olur.Kim ucuncu saat giderse boynuzlu bir davar kurban etmis gibi (sevaba nail) olur. Kim dorduncu saat giderse bir tavuk kurban etmis gibi (sevaba nail) olur. Kim besinci saatte giderse bir yumurta tasadduk etmis gibi (sevaba nail) olur. Imam (hutbeye) cikinca melekler hazir olur, zikri dinlerler."
(Buhari, Cum'a4,19; Muslim, Cum'a 10, (850); Muvatta, Cum'a 1, (1,101); Ebu Davud, Taharet 129, (351); Tirmizi, Salat 358, (499); Nesai, Cum'a 14, (3, 99); Ibnu Mace, Ikamet 82, (1092).

2824 - Bir rivayette soyle denmistir: "Cuma gunu olunca, mescidin her bir kapisinda melekler vardir. Ilk gelenleri sirayla yazarlar. Imam (minbere) oturunca defterleri kapatip, zikri dinlemeye giderler."
Muslim, Cum'a 24, (850).

2825 - Evs Ibnu Evs es-Sakafi (radiyallahu anh) anlatiyor:"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: "Kim (cuma gunu) yikar ve yikanirsa, kim erkenden (mescide) gider ve hutbenin basina yetisirse, yurur ve binmezse, imama yakin durur, dinler, malayani soz etmezse ona her bir adim icin bir yillik amelin oruclari ve namazlariyla sevabi yazilir.''
Ebu Davud, Taharet 129 (345, 346); Tirmizi, Salat 356, (496); Nesai, Cum'a 12, (3, 97); Ibnu Mace, Ikamet 80, (1027); Buhari, Cum'a 6.
Ebu Davud der ki:"Mekhul'e "gassele" ve "igtesele" den sorulmustu su cevabi verdi:"Bundan maksad basini ve bedenini yikamaktir.'' Sa'id Ibnu Abdilaziz de ayni seyi soyledi. "Hanimiyla cinsi munasebette bulunarak onu da yikanmaya muhtac kildi demektir. Boyle yapmak, namaza cikinca, gozlerin korunmasinda en elverisli vasitadir."
"Igtisele" ise cimadan sonraki yikanmadir.
"Bekkere" ilk vaktinde namaza gitmektir.
"Ibtekere" hutbenin basina yetismektir.

2826 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Cum'a namazina uc (grup) insan katilir:
1) Kisi var, namaza katilir, bos konusma yapar. Bunun namazdan hissesi, o konusmasidir.
2) Kisi var namaza gelir dua eder. Bu kimse Allah'a duada bulunmustur, Allah dilerse onun istedigini hemen verir, dilerse vermez.
3) Kisi vardir, namaza gelir sadece dinler ve sukut eder, mu'minlerin arasindan yararak gecmez, kimseye eza vermez. Onun bu namazi, daha once gecen cum'a'ya ve fazladan da uc gune kadar (gunahlarina) kefarettir. Bu hal Cenab-i Hakk'in su sozune binaendir: "Kim bir hayir yaparsa bu kendisinden on misliyle kabul edilir" (En'am 160).
Ebu Davud, Salat 235, (1113).

2827 - Hz. Ali (radiyallalhu anh) Kufe 'de hutbe verirken minberden soyle seslenmistir: "Cum 'a gunu olunca seytan carsi ve pazara erkenden bayraklariyla gider, insanlara binbir engel cikararak mani olmaya, onlari cuma'dan (hic olmasa) geciktirmeye calisir. Melekler de erkenden gidip mescidin kapilarina dururlar. Gelenleri birinci saatte gelenler, ikinci saatte gelenler diye yazarlar. Bu hal imam (hutbeye) cikincaya kadar devam eder. Kisi mescidde, imami gorup, dinleyebilecegi biryere oturup, can kulagiyla dinledi ve konusmadi mi, kendisine iki kat sevap vardir. Kisi uzakta kalir ve imami dinleyemiyecegi bir yere oturur, sessiz durur ve konusmazsa bir hisse sevap alir. Eger, imami gorup dinleyebilecegi bir yere oturur fakat bos konusma yapar, sessiz kalmazsa, ona iki hisse vebal yazilir. Eger, dinleme ve gorme imkan ni olmayan bir yere oturur ve bos konusur ve sessiz kalmazsa, ona bir hisse vebal vardir. Kim de yanindaki arkadasina cum'a gunu "sus!'' derse "bos konusmus'' olur. Kim de bos konusur ise, o cumadaki sevaptan nasibsiz kalir. ''
(Hz. Ali) konusmasinin sonunda sunu soyledi:"Ben bunu Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'dan isittim.''
Ebu Davud, Salat 209, (1051).

2828 - Tarik Ibnu Sihab (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: "Cum'a namazi, dort kisi haric geri kalan her musluman uzerine cemaat icinde yapmasi gereken vacib bir hakk'dir. Cumadan istisna edilen bu dort kisi sunlardir: Kole, kadin, cocuk ve hasta."
Ebu Davud, Salat 215, (1067).

2829 - Abdullah Ibnu Amr Ibni 'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor:"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki : "Ezani her isitene cuma farzdir."
Ebu Davud, Salat 212, (1056).

2830 - Hz. Hafsa (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her ihtilam olan erkege cum ' aya gitmek vacibtir. Cum'aya her gidene de gusul vacibtir."

Ebu Davud, Taharet 129, (342); Nesai, Cum'a 2, (3, 89).




Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.



----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2821-2830 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.