Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2841-2850 )

2841 - es-Saib Ibnu Yezid (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullalh (aleyhissalatu vesselam), Hz. Ebu Bekir ve Hz: Omer (radiyallahu anhuma) devirleride cuma namazinin ilk ezani, imam minbere oturunca okunurdu. Ancak Hz. Osman zamani olup cemaat artinca, emri uzerine (Medine carsisinda) Zevra nam yerde ucuncu bir ezan daha okundu. (Cum'a ezani isi) bu sekilde sabitlesti.'' Buhari, Cum'a 21, 22, 24, 25 ; E bu Davud, Salat 225 ; Tirmizi, Salat 372, (516) ; Nesai, Cum'a 15, (3, 100, l01).

HUTBE VE HUTBE ILE ILGILI HUSUSLAR

2842 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vessalam) iki hutbe okurdu. Minbere cikincaotururdu. (Bu esnada muezzin ezan okurdu). Muezzin ezani bitirince kalkar ve hutbeyi okur, sonra tekrar oturur ve (bu sirada) konusmazdi. Sonra kalkar (ikinci defa) hutbe okurdu."
Buhari, Cum'a 30, 27; Muslim, Cum'a 33, (861); Ebu Davud, Salat 227, ( 1092) ; Tirmizi, Salat 363, (506) ; Nesai, Cum'a 33, (3, 109).

2843 - Nesai'nin rivayetinde: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ayakta iki hutbe verir, bunlarin arasini (kisa) bir oturusla ayirirdi" denmistir.
Nesai, Cum'a (3, 109).

2844 - Muslim ve Nesai 'nin Ka 'b Ibnu Ucre (radiyallahu anh) 'i yaptiklari bir rivayete gore Ka'b, Mescide girince AbdurrahmanIbnu Ummi'l Hakem 'i oturarak hutbe verir gormus ve derhal mudahale etmistir:
"Su habise bakin hele! Oturarak hutbe veriyor. Halbuki Cenab-i Hakk Kitab-i Mubin'inde (mealen): "Onlar bir ticaret, yahud bir oyun bir eglence gordukleri zaman ona yonelip dagildilar ve seni ayakta biraktilar" (Cum'a 11) buyurmustur."
Muslim, Cum'a 39, (864).; Nesai, Cum'a 18,(3,102).

2845 - Umare Ibnu Ruveybe (radiyallahu anh) 'nin anlattigina gore, Bisr Ibnu Mervan'i, minberde ellerini kaldirarak hutbe verirken gormus ve derhal mudahale etmistir:
"Allah su iki kisa elin belasini versin. Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i (hutbe verirken) gordum, eliyle sundan fazla kaldirmazdi '' dedi ve sehadet parmagiyla isaret etti.''
Muslim, Cum'a 53, (874); Ebu Davud, Salat 230, (1104); Tirmizi, Salat 371, (515); Nesai, Cum'a 29, (3, 108).

2846 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hutbe verdi mi gozleri kizarir, sesi yukselir, ofkesi artardi. Sanki birorduya "Dusmaniniz aksama veya sabaha size baskin yapacak!'' diye tehlikeyi haber veren komutan gibi (fevkalade ciddi bir eda ile):
"Ben size, Kiyamet su iki parmak kadar yakinlasmis oldugu bir zaman da peygamber gonderildim '' der ve sehadet parmagi ile orta parmagini birbirine yaklastirarak gosterir, sozlerine soyle devam ederdi:
"Emma bad! Bilesiniz, sozlerin en hayirlisi Kitabullah'tir. En guzel yol da Muhammed'in yoludur. Islerin en serlisi de sonradan ihdas edilenlerdir. Her bid'at dalalettir." Ayrica sunlari da soyledi:
"Ben her mu'mine kendi nefsinden daha yakinim. Nitekim, kim bir mal birakirsa bu ailesi icindir. Kim bir borc veya (bakima muhtac) horanta birakirsa bu bana aittir ve benim uzerimedir."
Muslim, Cum'a 43, (867); Nesai, Iydeyn 22, (3, 188, 189).

2847 - Ibnu Mes 'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tesehhud okuyunca su mealde zikirde, duada bulunurdu: "Hamd Allah'adir, O'na siginir, O'ndan magfiret dileriz. Nefislerimizin serrinden de O'na siginiriz. Allah kime hidayet verirse onu kimse sapitamaz, kimi de sapitirsa onu kimse hidayete goturemez. Sehadet ederim ki, Allah'tan baska ilah yoktur. Yine sehadet ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve Resuludur. O'nu hak ile, Kiyametten once mujdeleyici ve korkutucu olarak gonderdi. Kim Allah ve Resulune itaat ederse dogru yolu bulmustur. Kim de o ikisine isyan ederse, (bilsin ki) sadece kendisine zarar verir, Allah'a hic bir zarar verermez."
Ebu Davud, Salat 229, (1097, 1098).
Bir rivayette hadise su ziyadeyi yaptiktan sonra gerisini aynen rivayet etmistir: "....Cum'a gunu tesehhud'den sonra.....''

2848 - Cabir Ibnu Semure (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in namazi vasatti, hutbesi de vasatti.''
Muslim, Cum'a 41 (866); Ebu Davud, Salat 229, (1101); Nesai, Cum'a 35, (3, 110).

2849 - Ebu Vail (radayallahu anh) anlatiyor:Ammar bize hitabetmisti. (Konusmasini) veciz ve belig yapti. Minberden inince:
"Ey Ebu'l- Yakzan belig ve veciz konustun! Keske biraz daha nefesleseydiniz (uzatsaydini)!'' dedik. Bize su cevabi verdi:
"Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim, soyle buyurmustu:
" Kisinin namazinin uzunlugu ve hutbesinin kisaligi onun fikhinin (ilminin) alametidir. Oyle ise, hutbeyi kisa tutun, namazi uzun (zira, beyanda sihir var)."
Muslim, Cum'a 47, (869); Ebu Davud, Salat 231, (1106).

2850 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Icerisinde tesehhud bulunmayan her hutbe kesik bir el gibidir. ''

Tirmizi, Nikah 16, (1106) ; Ebu Davud, Edeb 22, (4841).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.



----
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2841-2850 ) -Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.

Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.