Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4351-4360 )
4351 - Ebu Sa'id radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gun) halka hitap ederek buyurdular
ki:
"Allah Teala Hazretleri bir kulunu, dunya
ile nezdindekini tercihte muhayyer birakti. O kul, Allah'in nezdindekini tercih
etti."
Bu soz uzerine Hz. Ebu Bekr aglamaya basladi.
Biz, Aleyhissalatu vesselam'in, Allah tarafindan muhayyer birakilan bir kul
hakkinda verdigi haber sebebiyle onun aglamasina hayret ettik. Meger, muhayyer
birakilan o kul Aleyhissalatu vesselam'in kendisi imis. Meger bunu en iyi
anlayan da aramizda Ebu Bekr imis.
Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki: "Sohbetiyle olsun maliyla olsun bana en ziyade ikramda bulunan Ebu
Bekr'dir. Eger, ben Rabbimden baskasini halil (dost) tutacak olsaydim, mutlaka
Ebu Bekr'i halil edinirdim. (Allah arkadasinizi kendine halil kildi). Ancak
(aramizda) Islam kardesligi ve Islam muhabbeti var ((bu) efdaldir).
Mescide acilan (hususi) hicbir kapi
bbirakilmayip, hepsi kapatilacak, sadece Ebu Bekr'in kapisi acik
birakilacak."
Buhari, Fezailu'l-Ashab 3, Menakibu'l-Ensar
45, Mesacid 80; Muslim, Fezailu's-Sahabe 2, (2382); Tirmizi, Menakib, (3661).
4352 - Ebu'd-Derda radiyallahu anh anlatiyor:
"Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yaninda oturuyordum. Derken, Ebu
Bekr radiyallahu anh elbisesinin etegini tutarak cikageldi. Oyle ki, dizleri
acilmis durumdaydi. Aleyhissalatu vesselam (onu bu halde gorur gormez):
"Arkadasiniz biriyle cekismis
olmali!" buyurdular. Ebu Bekr selam verdi ve:
"(Ey Allah'in Rasulu!) Benimle
Ibnu'l-Hattab arasinda bir sey (tatsizlik) oldu. Uzerine yurudum, sonra da
pisman oldum. Beni affetmesini taleb ettim, kabul etmedi. Bunun uzerine sana
geldim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam da:
"Ey Ebu Bekr! Allah sana magfiret
etsin!" buyurdu ve bunu uc kere tekrar etti. Sonra da Omer radiyallahu
anh, davranisindan pisman oldu. Ebu bekr radiyallahu anh'in evine gitti ve:
"Ebu Bekr evde mi?" diye sordu.
"Hayir!" cevabini alinca, o da dogru Aleyhissalatu vesselam'in yanina
geldi ve selam verdi: Aleyhissalatu vesselam'in yuzu (ofkeden) renk renk olmaya
basladi. Bu hal, Hz. Ebu Bekr radiyallah'i korkuttu. derhal diz cokerek:
"Ey Allah'in Resulu! Bu meselede (hata
benim), ben zulmettim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam (hepimize):
"Allah beni size (peygamber olarak)
gonderdi. Size teblig ettigim zaman hepiniz bana: "Sen yalancisin"
dediniz. Ebu Bekr ise: "Dogru soyledin" dedi ve bana caniyla, maliyla
yardimci oldu. Siz arkadasimi bana birakirsiniz degil mi?" buyurdular ve
iki veya uc kere, bu sozu tekrar ettiler."
Ebu'd-Derda der ki: "Bundan sonra,
(Resulullah'in hatiri icin) Ebu Bekr'e hic eziyet edilmedi."
Buhari, Fezailu'l-Ashab 5, Tefsir, A'raf 3.
4353 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam'in hastaligi siddetlenince, kendisine
cemaate namazi kimin kildiracagi soruldu:
"Ebu Bekr'e soyleyin, halka namazi o
kildirsin!" buyurdular. Hz. Aise radiyallahu anha:
"Ebu bekr yufka yurekli bir kimsedir,
senin yerinde namaza duracak olsa (dayanamayip aglar ve aglamaktan halka
kiraati duyuramaz, (namaz kildirma isini) Omer'e emretseniz!" dedi.
Aleyhissalatu vesselam yine: "Ebu Bekr'e soyleyin, namazi kildirsin!"
buyurdular. Hz. Aise onceki sozunu tekrar etti. Aleyhissalatu vesselam: "Ona
(Ebu Bekr'e) emredin, namazi kildirsin!" dedi ve:
"Siz (kadinlar) kendi kafaniza gore
duzende Hz. Yusuf'un kadin arkadaslari gibisiniz!" diye soylendi."
Buhari, Ezan 46.
4354 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam'i vefata goturen hastaligi
siddetlendigi zaman, halka namazi Hz. Ebu Bekr radiyallahu anh kildiriyordu.
Pazartesi gunu, cemaat saf olmus halde namaza durdugu sirada Aleyhissalatu
vesselam hucresinin perdesini acti, ayakta oldugu halde bize bakiyordu. Yuzu
sanki bir mushaf yapragi gibi (ucuk) idi. Sonra tebessum ederek guldu.
Resulullah aleyhissalatu vesselam'i (boyle) gormenin sevinciyle namazi
bozayazdik. Hz. Ebu Bekr derhal safta namaz kilmak uzere geri cekildi.
Resulullah aleyhissalatu vesselam7in namaza geldigini zannetmisti. Ancak
Aleyhissalatu vesselam, bize isaret ederek namazi tamamlamamizi soyledi ve
perdeyi indirdi. O gun vefat etti."
Buhari, Ezan 46, 94, Amel fi's-Salat 6, Megazi
83; Muslim, Salat 98; Nesai, Cenaiz 7, (7, 4).
4355 - Urve rahimehullah anlatiyor:
"Abdullah Ibnu Omer'e musriklerin Resulullah aleyhissalatu vesselam'a
yaptiklari kotuluklerin en fenasi hangisi idi?" diye sordum. Sunu anlatti:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam namaz
kilarken Ukbe Ibnu Ebi Mu'ayt'in kendisine gelerek ridasini boynuna gecirip
siddetli sekilde bogdugunu gordum. O sirada Ebu Bekr radiyallahu anh gelerek
onu itti ve:
"Sen, Rabbim Allah'dir dedigi icin mi bir
adami oldurmek istiyorsun? O size Rabbinizden acik hukumler getirdi!"
dedi."
Buhari, Fezailu'l-Ashab 5, Menakibu'l-ensar
29, Tefsir, Mu'min 1.
4356 - Sufyan rahimehullah dedi ki: "Kim,
Hz. Ali'nin imamete, Hz. Ebu Bekr ve Hz. Omer'den daha cok hak sahibi oldugu
kuruntusuna duserse, Hz. Ebu Bekr'i, Hz. Omer'i, Muhacirleri ve Ensarlari
toptan hatakarlikla itham etmis olur. Bu bozuk akidesiyle onun amelinin semaya
yukselecegini zannetmiyorum."
Ebu Davud, Sunnet 8, (4630).
HZ. OMER'IN FAZILETI
4357 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor:
"Hz. Omer radiyallahu anh, Hz. Ebu Bekr'e:
"(Ey Ebu Bekr!) Allah'in Rasulu Muhammed
aleyhissalatu vesselam'dan sonra insanlarin en hayirlisi" diye hitab
etmisti. Hz. Ebu Bekr:
"Sen boyle soylersen ben (de sana)
Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan isittigimi soyleyecegim. Demisti ki:
"Gunes, Omer'den daha hayirli bir kimse uzerine dogup batmadi."
Tirmizi, Menakib, (3685).
4358 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam soyle dua etmisti: "Allahim,
Islam'i su iki sahistan sana en sevgili olanla aziz kil: Ebu Cehil ile veya
Omer Ibnu'l-Hattab ile. Bunlardan Allah'a daha sevgili olani Omer'di."
Tirmizi, Menakib, (3682).
4359 - Yine Ibnu Omer radiyallahu anhuma
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Allah Teala Hazretleri, hakki, Hz.
Omer'in diline ve kalbine koydu." Ibnu Omer der ki: "Halkin basina ne
zaman bir is gelmis, (o hususta) Omer bir sey demis, halk da baska bir sey
demis ise mutlaka Omer radiyallahu anh'in dedigi uzere Kur'an'dan bir vahiy
gelmistir."
Tirmizi, Menakib, (3683); Ebu Davud, Harac 18,
(2962).
4360 - Salim, babasi radiyallahu anh'tan
naklediyor: "Dedi ki: "Ben Omer radiyallahu anh'in bir sey icin:
"Zannederim ki bu soyledir" deyip de dedigi gibi olmadigini hic
gormedim. (Nitekim bir gun), Omer otururken guzel bir adam yanindan gecti.
Omer: "Zannimda yanildim." Veya:
"Bu adam cahiliye devrindeki dini uzere
devam etmektedir." Veya:
"Bu, cahiliyede kavminin kahiniydi!"
dedi ve: "Su adami bana cagirin!" buyurdu. Adam cagrildi. Omer:
"Zannimda yanildim veya sen cahiliye
devrindeki dinin uzeresin! veya cahiliyede sen onlarin kahini idin!"
diyerek hakkindaki tereddutlerini dile getirdi. Adam:
"Bugunku gibi bir gun gormedim (yani
bugun gordugum seyi hic gormedim). Bugun musluman bir kimse (olmayacak sekilde)
karsilandi" dedi. Hz. Omer: "Sana yemin veriyorum, benim
istediklerimi dogru olarak soyleyeceksin!" buyurdu. Adam:
"Cahiliye devrinde ben onlarin kahinleri
idim!" dedi. Omer ona:
"Disi cinninin sana getirdigi haberlerin
en acayibi hangisi idi?" dedi. Adam: "Bir gun ben carsida iken, bana
disi cin geldi. Ondaki korkuyu biliyorum. Dedi ki: "Sen cinni ve onun
ye'sini ve basi uzerine devrilmesinden (yani kulak hirsizligindan men olarak
haber alamayisindan) sonraki umidsizligini ve sirtlarina ince cullar konulmus
genc develerle yetisilip yakalamasini gormedin mi?"
Omer soyle dedi: "Dogru soyledi. Ben
onlarin putlarinin dibinde uyurken, bir adam bir buzagi ile geldi ve kesti. O
zaman ona birisi oyle bir bagirdi ki, bu kadar yuksek sesle bagiran birisini
hic isitmemistim. Soyle diyordu:
"Ey celih (ey dusmanligini aciga vuran
kimse)! Emrun necih (zafer bulmus bir is), reculun fasih (fasih konusan bir
adam) var. Senden baska ilah yoktur diyor!"
Oradaki cemaat o adama dogru sicradilar.
(Hz. Omer devamla dedi ki): "Ben bunu
gorunce kendi kendime: "Ben bu isin arkasinda ne oldugunu anlayincaya
kadar buradan ayrilmayacagim!" dedim. Sonra o zat yine bagirdi:
"Ey celih, emrun necih, reculun fasih (Ey
dusmanligni aciga vuran kimse! Muvaffak olacak bir is, fasih konusan bir adam
(var)! Lailahe illallah! diyor!" Ben kalktim. Aradan cok gecmeden
"Bir peygamber (cikti)" dendi."
Buhari, Menakibu'l-Ensar 35.
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4351-4360 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.