Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4631-4640 )
4631 - Muaz Ibnu Enes
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki:
"Namaz, oruc ve zikir
Allah yolunda infak uzerine yediyuz misli katlanir."
Ebu Davud, Cihad 14,
(2498).
4632 - Hz. Cabir
radiyallahu anh anlatiyor: "Nu'man Ibnu Nevfel (bir gun) dedi ki: "Ey
Allah'in Resulu! Farz namazlarimi kilsam, ramazan orucumu tutsam, helali helal
bilip harami da haram tanisam ve bunlara hicbir ilave (hayir ve ibadet)de bulunmasam
cennete gider miyim?"
Resulullah aleyhissalatu
vesselam: "Evet!" buyurdular. Nu'man: "Vallahi (bu farzlara)
hicbir ilavede bulunmayacagim!" dedi."
Muslim, Iman 16, (15).
4633 - El-Haris el-Es'ari
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki:
"Allah Teala
hazretleri, Yahya Ibnu Zekeriyyaaleyhimasselam'a, bes kelime soyleyip bunlarla
amel etmesini ve onlarla amel etmelerini Beni Israil'e de soylemesini emir
buyurdu. Ancak O, bu hususta agir aldi. Isa aleyhisselam kendisine: "Allah
sana bes kelime oretip onlarla amel etmeni ve Beni Israil'e de onlarla amel
etmelerini emretmeni soyledi. Ya sen bunlari onlara emredersin veya bunlari
onlara ben emredecegim" dedi. Yahye aleyhisselam: "Onlari emretmede
benden once davranacak olursan yere batirilmam veya azab gormemden
korkarim!" dedi ve halki Beytu'l-Makdis'te topladi. Mescid agzina kadar
doldu. Mahfillere de oturdular. (Soz alip):
"Allah bana bes kelime
gonderdi ve onlarla amel etmemi ve size de amel etmenizi emretmemi bana
emretti:
-Bunlardan birincisi
Allah'a ibadet etmeniz, ona hicbir ortak kosmamanizdir.Allah'a ortak kosanin
misali sudur: Bir adam, kendi oz malindan altin veya gumus mukabilinde bir kole
satin alir ve: "Bu benim evim, bu da isim. (Calis kazandigini) bana ode!"
der. Kole calisir, fakatkazancini efendisinden baskasina oder. Kolenin boyle
yapmasina hanginiz razi olur? Aynen bunun gibi, Allah da size namazi emretti.
Namaz kilarken (saga-sola) bakinmayin. Zira Allah yuzunu, namazda bulunan
kulunnun yuzune karsi diker, o saga sola bakmadigi muddetce.
-Allah size orucu emretti.
Bunun misali su insanin misaline benzer; O bir grup icerisindedir. Beraberinde
bir cikin icinde misk var. Herkes onun kokusundan hoslanmaktadir. Oruclunun
(agzinda hasil olan) koku, Allah indinde miskin kokusundan daha hostur.
-Allah size sadakayi
emretti. Bunun misali de su adamin misaline benzer: Dusmanlar onu esir edip
ellerini boynuna baglamislar ve boynunu vurmalari icin cellatlara teslim
etmislerdir. Adam: "Ben az veya cok (butun malimi) vererek kendimi fidye
mukabilinde kurtarmak istiyorum" der ve nefsini fidye odeyerek kurtarir.
-Allah size, Allah'i
zikretmenizi de emretti. Bunun da misali, pesinden hizla dusmanin geldigi bir
adamdir. Bu adam muhkem bir kaleye gelip, dusmandan kendini korur. Kul da
boyledir. Seytana karsi kendisini sadece zikrullahla koruyabilir."
Resulullah aleyhissalatu
vesselam (burada hikayeyi tamamlayarak) dedi ki: "Ben de size bes seyi
emrediyorum: Allah onlari bana emretti. Dinlemek, itaat etmek, cihad, hicret ve
cemaat. Zira, kim cemaatten bir kariscik ayrilirsa boynundaki Islam bagini
cikarip atmistir, geri donen haric. Kim de cahiliye davasi guderse o cehennem
molozlarindan biridir!"
Bir adam: "Ey Allah'in
Resulu! O kimse namazini kilar, orucunu tutar idiyse (yine mi
cehennemlik)?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam:
"Evet, namaz kilsa,
oruc tutsa da! Ey Allah'in kullari! Sizi muslumanlar, mu'minler diye tesmiye
eden Allah'in cagrisi ile cagirin!" buyurdular."
Tirmizi, Emsal 3, (2867).
4634 - Ibnu Abbas radiyallahu
anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Bu gece Rabbimden bir
(melek, elci olarak) geldi. -Bir rivayette ise soyle demistir: "Rabbim
bana en guzel bir surette geldi" -ve: "Ey Muhammed!" dedi.
"Buyur Rabbim,
emrindeyim!" dedim.
"Mele-i A'la(da
bulunanlarin) nelerde yaristiklarini biliyor musun?" dedi.
"Hayir!" dedim.
Bunun uzerine elini omuzlarimin arasina koydu. Hatta onun serinligini
goguslerimde hissettim. Derken semavat ve arzda olanlari ogrendim. Sonra:
"Ey Muhammed! Mele-i A'la (efradi) nelerde yarisir biliyor musun?"
dedi.
"Evet! Dereceler(i
artiran ameller)de, keffaretlerde. (Keffaretler ise)" yaya olarak
cemaatlere gitmek, siddetli soguklarda abtesti tam almak, namazdan sonra namaz
beklemektir. Kiim bunlara devam ederse hayir uzere yasar, hayir uzere olur,
gunah mevzuunda da annesinden dogdugu gundeki gibi olur" dedim. Sonra
tekrar: "Ey Muhammed!" dedi.
"Buyurun
emrinizdeyim!" dedim.
"Namaz kildigin vakit,
dedi, sunu oku: "Allahim, senden hayirlari yapmami, kotu seyleri de
terketmemi ve fakirleri sevmemi talep ediyorum! Kullarina bir fitne arzu
edersen, beni, fitneye dusmeden, yanina al!"
(Gece bana gelen elci -veya
Rabbim- son olarak) dedi ki: "Dereceler ise, selami yaymak, yemek
yedirmek, insanlar uyurken gece namaz kilmaktir!"
Tirmizi, Tefsir, Sad,
(3231, 3232).
4635 - Hz. Ali radiyallahu
anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Cennette birtakim
odalar vardir. Dislari iclerinden, icleri de dislarindan gorulur."
Bunu isiten bir bedevi
ayaga kalkip: "Bu odalar kim(ler)e ait ey Allah'in Resulu?" diye
sordu. Aleyhissalatu vesselam: "Sozu guzel yapan, yemek yediren, oruca
devam eden, gece herkes uyurken namaz kilan kimse(lere) ait!" buyurdu."
Tirmizi, Birr 53, (1985).
4636 - Hz. Ebu Hureyre
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki:
"Allah Teala
hazretleri diyor ki: "Ben, kulumun hakkimdaki zanni gibiyim. O, beni
andikca ben onunla beraberim. O, beni icinden anarsa ben de onu icimden anarim.
O, beni bir cemaat icinde anarsa, ben de onu daha hayirli bir cemaat icinde
anarim. O, sayet bana bir karis yaklasacak olursa, ben ona bir zira yaklasirim.
Eger o, bana bir zira yaklasirsa ben ona bir kulac yaklasirim. Kim bana
yuruyerek gelirse ben ona kosarak giderim. Kim bana sirk kosmaksizin bir arz
dolusu gunahla gelse, ben de onu bir o kadar magfiretle karsilarim."
Buhari, Tevhid 15, 35;
Muslim, Zikr 2, (2675), Tevbe 1, (2675).
4637 - Ebu Zerr radiyallahu
anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Allah Teala
hazretleri demistir ki: "Kim bir hayir islerse ona sevabinin on kati
verilir veya arttiririm da. Kim bir gunah islerse bunun cezasi misli kadardir,
veya affederim. Kim bana bir karis yaklasirsa ben ona bir zira yaklasirim. Kim
bana bir zira yaklasirsa ben ona bir kulac yaklasirim. Kim bana yuruyerek
gelirse ben ona kosarak giderim. Kim bana hicbir seyi sirk kosmaksizin, arz
dolusu hata ile kavusursa ben de onu bir o kadar magfiretle karsilarim."
Muslim, Zikr 22, (2687).
4638 - Ebu Malik el-Es'ari
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki:
"Abdest imanin
yarisidir. Elhamdulilllah mizani doldurur; subhanallah velhamdulillah arz ve
sema arasini doldurur; namaz nurdur; sadaka burhandir; sabir ziyadir; Kur'an
ise lehine veya aleyhine bir huccettir. Herkes sabahleyin kalkar, nefsini
satar; kimisi kurtarir, kimisi de helak eder."
Muslim, Taharet 1, (223);
Tirmizi, Da'avat 91, (3512); Nesai, Zekat 1, (5, 5-6).
4639 - Hz. Ebu Hureyre
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bir gun:
"Bugun sizden kim
oruclu olarak sabahladi?" diye sordular. Hz. Ebu Bekr radiyallahu anh:
"Ben!" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Bugun kim bir
cenazeye kadildi?" dedi. Yine Hz. Ebu Bekr radiyallahu anh:
"Ben!" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Bugun kim bir fakire
yedirdi?" dedi. Hz. Ebu Bekr radiyallahu anh: "Ben!" dedi.
Aleyhissalatu vesselam:
"Bugun kim bir hastayi
ziyaret etti?" dedi. Bu sefer de Hz. Ebu Bekr "Ben!" dedi. Bunun
uzerine Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Bunlar bir kimsede
biraraya geldi mi, o kimse mutlaka cennete girer!" buyurdu."
Muslim, Zekat 87, (1028).
4640 - Hz. Ebu Zerr
radiyallahu anh anlatiyor: "(Ashabtan bazilari): "Ey Allah'in Resulu!
Zenginler ucretleriyle gittiler. Onlar da bizim gibi namaz kildilar, bizim gibi
oruc tuttular, mallarinin artanindan da sadaka verdiler!" dediler.
Aleyhissalatu vesselam:
"Allah size de
tasadduk edeceginiz seyler verdi: Her bir tesbih sadakadir, her bir tekbir
sadakadir, her bir tahmid sadakadir, her bir tehlil sadakadir, emr-i
bi'l-ma'ruf sadakadir, nehy-i ani'l-munker sadakadir, herbirinizin (hanimiyla)
cimai sadakadir!" buyurdu. Derken cemaatten: "Ey Allah'in Resulu!
Yani birimizin sehvetine mubaseret etmesine ucret mi var?" diye soranlar
oldu. Aleyhissalatu vesselam:
"Ihtiyacini haramla
gormus olsaydi bundan ona bir vebal var miydi, yok muydu ne dersiniz?"
diye sual ettiler.
"Evet vardi!"
demeleri uzerine:
"Oyleyse, ihtiyacini
helal yolla gordu mu bunda onun icin ucret vardir!" buyurdular."
Muslim, Zekat 53, (1006).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4631-4640 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.