Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4771-4780 )

MUSLUMANLARIN BIRBIRLERIYLE SAVASLARI

4771 - Ahnef Ibnu Kays radiyallahu anh anlatiyor: "Su adami kastederek (evden) cikmistim. Yolda Ebu Bekre radiyallahu anh'a rastladim.
"Ey Ahnef nereye gidiyorsun?" dedi.
"Resulullah aleyhissalatu vesselam'in amcaogluna yardim etmeyi arzu ediyorum!" dedim.
"Don! dedi. Zira ben, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in soyle soyledigini isittim: "Iki musluman kiliclariyla birbirlerinin uzerine yururlerse olduren de olen de atestedir!" (Bu soz uzerine Resul-i Ekrem'e): "Ey Allah'in Resulu! Katili anladik ama maktul niye ateste?" diye sorulmustu.
"Cunku o da kardesini oldurme hirsi tasiyordu!" cevabini verdi. -Bir baska rivayette ise: "O da kardesini oldurmek istemisti" demistir.-"
Buhari, Diyat 2, Fiten 10; Muslim Fiten 14, (2888); Ebu Davud, Fiten 5, (4268); Nesai, Tahrim 29, (7, 125).

4772 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden kimse kardesine silahla isarette bulunmasin. Zira, o bilemez, belki de seytan elinde bir fesatta bulunur da atesten bir cukura duser."
Buhari, Fiten 7; Muslim, Birr 126, (2617); Tirmizi, Fiten 4, (2163).

4773 - Abdullah Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Muslumana sovmek fisktir, onunla carpismak da kufurdur."
Buhari, Fiten 8, Iman 36, Edeb 44; Muslim, Iman 116, (64); Tirmizi, Iman 15, (2636); Nesai, Tahrim 27, (7, 132).

4774 - Ibnu Abbas radiyallahu anhumaanlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Benden sonra birbirinizin boynunu vuran kafirler olarak (dinden) donmeyin."
Tirmizi, Fiten 28, (2194); Buhari, Fiten 8, Diyat 2; Ebu Davud, Sunnet 16, (4686); Muslim, Ian 66, (119); Nesai, Tahrim 28, (7, 127).
Nesai, Ibnu Mes'ud'dan yaptigi bir rivayette su ziyadeye yer verir: "Kisi ne babasinin ne de kardesinin cinayetinden sorumlu tutulmaz."

HZ. OSMAN'IN SEHID EDILMESI

4775 - Abdullah Ibnu Selam'in kerdesioglu, amcasi (Abdullah Ibnu Selam) radiyallahu anh'tan naklediyor:
"Hz. Osman radiyallahu anh oldurulmek istendigi zaman yanina geldim. Osman bana:
"Sen niye geldin?" diye sordu.
"Sana yardim edeyim diye geldim" dedim.
"Oyleyse halka cik. Onlari benden uzaklastir. Zira sen bana haricte olursan, yanimda olmaktan daha faydali olursun!" dedi. Ben de cikip: "Ey insanlar! Bilirsiniz, benim adim cahiliye devrinde falandi. Ama Resulullah aleyhissalatu vesselam beni Abdullah diye tesmiye buyurdu. Benim hakkimda Kitabullah'ta birkisim ayetler nazil olmustur. Su ayet benim hakkimda nazil olanlardan biridir:
"De ki: Soyleyin bana, eger bu Kur'an Allah tarafindan gonderildigi halde, onu inkar ettiyseniz ve Israilogullarindan bir sahit de Tevrat'a dayanarak onun hak kitap olduguna sahitlik edip iman ettigi halde siz iman etmeyi buyuklugunuze yediremezseniz, zalim olmaz misiniz? Muhakkak ki, Allah zalimler guruhuna yol gostermez" (Ahkaf 10). Keza su ayet de benim hakkimda nazil oldu: "Inkar edenler, "Sen Allah tarafindan gonderilmis bir peygamber degilsin" diyorlar. De ki: "Sizinle benim aramizda sahid olarak Allah ile O'nun kitaplari hakkinda bilgi sahibi olanlar yeter" (Ra'd 43). Allah'in size karsi kinina konmus bir kilici var. Resulullah aleyhissalatu vesselam'in inmis oldugu bu beldenizde melekler size mucavir oldular. Oyleyse bu adami oldurmekten Allah'tan korkun! Allah'tan korkun! Allah'a yemin olsun eger onu oldururseniz, komsulariniz olan melekleri buradan tardetmis olacaksiniz ve Allah'in size karsi kinda tuttugu kilici kinindan cikartacaksiniz ve artik o Kiyamete kadar kinina girmeyecek!"
Bu sozlerim uzerine:
"Su yahudiyi oldurun! Osman'i oldurun!" diye bagristilar.
Tirmizi, Tefsir, Ahkaf.

CEMEL VAKASI

4776 - Abdullah Ibnu Ziyad anlatiyor: "Hz. Talha, Zubeyr ve Hz. Aise radiyallahu anhum Basra'ya yuruyunce, Hz. Ali, Ammar Ibnu Yasir ve Hasan'i (radiyallahu anhum) gonderdi. Bu ikisi Kufe'ye yanimiza geldiler ve minbere ciktilar. Hz. Hasan radiyallahu anh minberin yukarisinda idi. Ammar radiyallahu anh da ondan asagida idi. Biz onlarin etrafinda toplandik. Ammar'in soyle konustugunu isittim:
"Aise, Basra'ya yurudu. Muhakkak ki o, dunyada da ahirette de Peygamber aleyhissalatu vesselam'in zevcesidir. Ancak Allah sizi imtihan ediyor: Kendisine mi itaat edeceksiniz, yoksa ona (Hz. Aise'ye) mi?"
Buhari, Fezailu'l-Ashab 30, Fiten 17.

4777 - Sakik Ibnu Abdillah anlatiyor: "Ben, Ebu Musa el-Es'ari, Ebu Mes'ud el-Ensari ve Ammar radiyallahu anhum ile oturuyordum. Ebu Mes'ud, Ammar'a:
"Senin arkadaslarindan herkese diledigim takdirde bir kulp takabilirim. Ama sen haricsin. Senin hakkinda bir sey soyleyemem. Senin, Resulullah aleyhissalatu vesselam'a arkadas oldugum gunden beri, ikinizin su isteki agirliginizdan baska bir kusurunuzu gormus degilim!"
Ebu Mes'ud -zengin birisiydi- su karsilikta bulundu: "Ey oglum! Iki hulle (takim) getir. Birini Ebu Musa'ya ver, digerini de Ammar'a!" Ve ilave etti: "Bunlarin icinde ikiniz cumaya gidin."
Buhari, Fiten 18, Fezailu'l-Ashab 30.

4778 - Kays Ibnu Abbad radiyallahu anh anlatiyor: "Ali radiyallahu anh'a: "Soyle bize! (Savas icin) su yuruyusunu Resulullah aleyhissalatu vesselam'in bir emrini yerine getirmek uzere mi yapiyorsun, sahsi bir ictihadin olarak mi?" diye sordum.
"Resulullah aleyhissalatu vesselam bana bu yuruyusu yapmam icin herhangi bir emirde bulunmadi. Ben bunu sahsi reyimle yapiyorum!" cevabini verdi."
Ebu Davud, Sunnet 13, (4666).

HARICILER

4779 - Zeyd Ibnu Vehb el-Cuheni -ki bu zat, Hz. Ali radiyallahu anh Haricilerle savasmak uzere yurudugu zaman beraberindeki orduda bulunuyordu- anlatiyor: "Hz. Ali dedi ki: "Ey insanlar ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in soyle soyledigini isittim:
"Ummetimden bir grup cikar. Kur'an'i oyle okurlar ki, sizin okuyusunuz onlarinkinin yaninda bir hic kalir. Namaziniz da namazlarina gore bir hic kkalir. Orucunuz da oruclari yaninda bir hic kalir. Kur'an'i okurlar, onu lehlerine zannederler. Halbuki o aleyhlerinedir. Namazlari koprucuk kemiklerinden oteye gecmez. Okun avi delip gecmesi gibi dinden hemen cikarlar. Onlarla harb eden ordu(nun askerlerine) peygamberlerinin diliyle ne (kadar cok ucret)ler takdir edilmis oldugunu bilselerdi (baskaca) amel yapmaktan vazgecerlerdi. Onlarin alameti sudur: Aralarinda pazusu oldugu halde kolu olmayan bir adam olacak. Pazusu uzerinde meme ucu bir cikinti bulunacak. Bunun uzerinde de beyaz killar bulunacak. Sizler Muaviye ve Samlilarin uzerine gidecek, buradakileri terkedeceksiniz. Onlar da sizin (yoklugunuzdan istifade ile) coluk-cocugunuza ve mallariniza sizin naminiza halef olacaklar!."
(Hz. Ali ilave etti:) "O vallahi! Ben, onlarin bu kavim olacagini kuvvetle umit ediyorum. Cunku onlar haram kan doktuler. Halkin meradaki hayvanlarini gasbettiler. Oyleyse, Allah adina bunlar uzerine yuruyun!"
Ravi der ki: "Haricilerin basinda o gun, Abdullah Ibnu Vehb er-Rasibi oldugu halde, onlarla karsilasinca Hz. Ali radiyallahu anh askerlerine:
"Mizraklarinizi birakin, kiliclarinizi kinlarindan cikarin. Cunku ben, onlarin Harura gunu size yaptiklari gibi yine size sulh teklif edeceklerinden korkuyorum!" dedi. Bu emir uzerine donduler, mizraklarini bertaraf ettiler ve kiliclarini siyirdilar. Askerler onlara mizraklarini sapladi. Oldurup ust uste yigdi. O gun cengaverlerden sadece iki kisi isabet alip sehit dustu. Ali radiyallahu anh:
"Aralarinda o sakat herifi arayin!" emretti. Aradilar, fakat bulamadilar. Bizzat Ali kalkip ust uste oldurulmus insanlarin yanina geldi.
"Bunlari geri cekin!" dedi. Sonra yere gelen cesetler arasinda onu buldular. Onun bulunmasi uzerine Hz. Ali radiyallahu anh tekbir getirdi ve:
"Allah dogru soyledi. Resulu de dogru teblig etti" dedi. Ubeyde es-Selmani, Hz. Ali'ye dogrulup:
"Ey mu'minlerin emiri! Kendisinden baska ilah olmayan Allah askina soyle. Sen bu hadisi Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan bizzat isittin mi?" diye sordu. Ali radiyallahu anh:
"Kendinden baska ilah olmayan Allah'a yemin ederim, evet!" dedi. Ubeyde Hz. Ali'ye uc sefer yemin verdi. O da ona uc sefer yemin etti."
Muslim, Zekat 156, (1066).

4780 - Muslim, (bu hadisi) Abdullah Ibnu Rafi'den de ayni sekilde tahric etmistir. O rivayetin bas kisminda su ziyade var: "Haruriyye, Ali Ibnu Ebi Talib radiyallahu anh'a karsi huruc ettikleri zaman: "Hukum Allah'indir" dediler. (Bu ibare Kur'an'dan bir iktibas olmasi hasebiyle) Hz. Ali de: "Kendisiyle batil murad edilen hak bir soz" dedi."

Muslim, Zekat 157, (1066).


Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4771-4780 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.