Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4901-4910 )

KENDINI OLDURENIN HUKMU

4901 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim kendisini dagdan atarak intihar ederse o cehennemlik olur. Orada ebedi olarak kendini dagdan atar. Kim zehir icerek intihar ederse, cehennem atesinin icinde elinde zehir oldugu halde ebedi olarak ondan icer. Kim de kendisine demir saplayarak intihar ederse, cehennemde ebedi olarak o demiri karnina saplar."
Buhari, Tibb 56; Muslim, Iman 175, (109); Tirmizi, Tibb 7, (2044, 2045); Nesai, Cenaiz 68, (4, 66, 67); Ebu Davud, Tibb 11, (3872).

4902 - Yine Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte Hayber gazvesinde hazir bulunduk. Musluman oldugunu soyleyen bir adam icin, Efendimiz:
"Bu, ates ehlindendir!" buyurdular. Savas baslayinca cok siddetli sekilde savasti ve yara aldi. Ashabtan bazisi: "Ey Allah'in Resulu dedi, az once ates ehlinden dediginiz kimse, cok siddetli sekilde kahramanca savasti ve de oldu!" dediler. Resulullah aleyhissalatu vesselam, yine:
"Cehenneme (gitmistir)" buyurdular. Bu cevap uzerine muslumanlardan bazilari nerdeyse supheye dusecekti. Askerler bu halde iken, Aleyhissalatu vesselam'a: "O asker henuz olmemis, ancak agir sekilde yaralanmis!" dediler. Gece olunca, adam yaraya dayanamadi. Kilincinin keskin tarafini alip uzerine yuklendi ve intihar etti. Durum Aleyhissalatu vesselam'a haber verildi. Bunun uzerine:
"Allahuekber!" buyurdular ve devam ettiler: "Sehadet ederim ki, ben Allah'in kulu ve Resuluyum!"
Sonra Hz. Bilal radiyallahu anh'a halk icinde soyle ilan etmesini emrettiler:
"Cennete sadece musluman nefisler girecek. Surasi muhakkak ki, (Islam'in lehine olan ameller kisinin imanina delil degildir), Allah bu dini, facir bir kimse ile de guclendirir."
Buhari, Cihad 182, Megazi 38, Kader 5; Muslim, Iman 178, (111).

4903 - Cabir Ibnu Semure radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a, intihar eden bir kimse haber verilmisti:
"Ben uzerine namaz kilmiyorum!", buyurdular."
Ebu Davud, Cenaiz 51, (3185).

OLDURULMESI CAIZ OLAN VE OLMAYAN HAYVANLAR

4904 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Hayvanlardan bes tanesi vardir ki bunlarin herbiri fasiktir (zararlidir). Harem bolgesinde olsun, Hill (denen Harem disi) bolgesinde olsun bunlar oldurulur: Karga, caylak, akrep, sican, kelb-i akur (yirticilar)."
Buhari, Bed'u'l-Halk 16, Ceza'u's-Sayd 7; Muslim, Hacc 66-67, (1198); Muvatta, Hacc 90, (1, 357); Tirmizi, Hacc 21, (837); Nesai, Hacc 113, (5, 208).
Muslim'in bir rivayetinde Hz. Aise soyle demistir: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bes fasigin Hill'de ve Harem'de oldurulmesini emretti." Ebu Davud, Ebu Hureyre radiyallahu anh'tan kaydettigi bir rivayetinde, karga yerine "yilan" demistir.

4905 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Biz, Resulullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte Mina'da iken, Velmurselat suresi nazil oldu. Aleyhissalatu vesselam onu okuyordu. Ben onu, kendi agizlarindan ogrendim. Mubarek agizlari henuz surenin rutubetini tasirken, uzerimize bir yilan sicradi. Aleyhissalatu vesselam:
"Oldurun sunu!" buyurdular. Hemen oldurmek uzere atildik. Fakat yilan once davranip kacti. Aleyhissalatu vesselam:
"Serrinizden korundu, tipki siz de onun serrinden korundugunuz gibi!" buyurdular."
Buhari, Ceza'u's-Sayd 7, Bed'u'l-Halk 14, Tefsir, Murselat 1; Muslim, Selam 137, (2234); Nesai, Hacc 114, (5, 208, 209).

4906 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'i minber uzerinde soyle soylerken dinledim:
"Yilanlari oldurun. Iki cizgili ve ebteri (engerek) de oldurun. Cunku bunlar, gozleri kapar (kor eder) ve hamilelerde dusuk yaparlar."
Abdullah Ibnu Omer radiyallahu anhuma der ki: "(Bir gun) ben oldurmek icin bir yilan kovalarken, Ebu Lubabe radiyallahu anh bana: "Oldurme onu!" diye nida etti. Ben: "Resulullah aleyhissalatu vesselam yilanlarin oldurulmelerini emir buyurdular!" dedim. O:
"Ama daha sonra ev yilanlarinin oldurulmelerini yasakladi!" dedi. Bunlar (omurleri uzun oldugu icin) avamir denen ev yilanlari idi."
Buhari, Bedi'u'l-Halk 14, Megazi 11; Muslim, Selam 128, (2233); Muvatta, Isti'zan 31, (2, 975, 976); Ebu Davud, Edeb 174, (5252, 5253, 5254, 5255); Tirmizi, Ahkam 2, (1483).

4907 - Ebu'l-Museyyeb anlatiyor: "(Bir gun) Ebu Said radiyallahu anh'in yanina girmistim, namaz kiliyor buldum. Onu beklemek uzere oturdum. Derken evin bir kosesinde tavani orten hurma dallari arasinda bir kipirti gordum. Oraya bakinca bir yilan oldugunu gordum. Oldurmek uzere atildim. Ebu Said oturmam icin isaret etti. Tekrar yerime oturdum. Namazdan cikinca bana evde bir oda gosterdi ve: "Bu odayi goruyor musun?" diye sordu. Ben: "Evet!" deyince devam etti:
"Onda, bizden evlenmesi yakin bir genc vardi. Resulullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte Hendek (harbin)e gittik. Genc, gun ortasinda, ehline ugramak icin Aleyhissalatu vesselam'dan izin istiyordu. Bir gun ondan yine izin istedi. Aleyhissalatu vesselam ona:
"Silahini beraberine al, ben Kureyza'dan sana bir zarar gelir diye korkuyorum!" buyurdular. Adam silahini aldi. Ailesine geldi. Hanimi iki kapi arasinda ayakta duruyordu. Elindeki mizragi ile, durtmek uzere kaadina egildi. Adama kiskanclik gelmisti. Kadin ona:
"Mizragini geri cek! Hele eve gir, beni disari cikaran seyi bir gor!" dedi. Adam iceri daldi. Bir de ne gorsun: Yatagin uzerine coreklenmis iri bir yilan! Mizragiyla ona yoneldi ve yilana sapladi. Sonra cikip, sunguyu avluya dikti. Derken yilan uzerine atildi. Bilemiyoruz, hangisi evvel oldu; yilan mi, genc mi? Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelip, bu durumu anlattik ve: "Dua edin, Allah ona tekrar hayat versin!" dedik. Aleyhissalatu vesselam:
"Arkadasiniz icin istigfar ediverin!" buyurdular. Sonra su aciklamada bulundular:
"Medine'de musluman olan cinler var. Onlardan birini gorurseniz, kendisine uc gun ihtarda bulunun. Eger bundan sonra yine de gorunurse onu oldurun. Cunku o bir seytandir."
Muslim, Selam 139, (2236); Muvatta, Isti'zan 33, (2, 976, 977); Ebu Davud, Edeb 174, (5256, 5257); Tirmizi, Ahkam 2, (1484); (Bazi Tirmizi nushalarinda Sayd bolumunde (17. bab'ta) gelmistir.)

4908 - Ibnu Ebi Leyla babasindan anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a ev yilanlarindan sorulmustu. Su cevabi verdi:
"Evlerinizde onlardan birini gorecek olursaniz, ona:
"Size Hz. Nuh'un (gemiye sokarken) aldigi soz hakki icin ve de Hz. Suleyman Ibnu Davud'un sizden aldigi soz hakki icin bize zarar vermemenizi ve bize gorunmemenizi talep ediyorum" deyin. Eger tekrar donerlerse oldurun."
Tirmizi, Ahkam 2, (1485); Ebu Davud, Edeb 174, (5260).

4909 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Yilanlarin hepsini oldurun. Kim yilan(in intikam alacagin)dan korkarsa, benden degildir."
"Bir rivayette soyle buyrulmustur. "Gumus cubuk gibi olan uzun yilan haric, butun yilanlari oldurun."
Ebu Davud, Edeb 174, (5249, 5261); Nesai, Cihad 48, (6, 51).

4910 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselambuyurdular ki:
"Kim, yilani (intikam) arar diye (oldurmez) birakirsa bizden degildir. Biz onlarla harbettigimiz gunden beri onlarla sulh yapmadik."

Ebu Davud, Edeb 174, (5250).


Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4901-4910 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.