Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 591-600 )

591 - Yine Muslim'in bir baska rivayetinde Bera (radiyallahu anh) sunu anlatiyor: "Sarap haram edilmezden once, Ashab (radiyallahu anhum)'tan bazilari vefat etmisti. Sarap haram edilince bircok kimse: "Arkadaslarimiz sarap icerek olduler, onlarin hali ne olacak?" dediler. Bunun uzerine ayet indi: "Inananlara, ve faydali is yapanlara... daha onceleri tatmis olduklarindan dolayi bir sorumluluk yoktur" (Maide 93) ayeti indi."
Tirmizi, Tefsir Maide, (3054). Tirmizi bu hadisin sahih oldugunu soyledi.

592 - Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh) anlatiyor: Omer: "Allah'im, sarap hakkinda bize tatminkar bir aciklamada bulun" diye dua etmisti ki Bakara suresinde bulunan su ayet indi: "Sana icki ve kumari sorarlar de ki: "Ikisinde hem buyuk gunah ve hem insanlara bazi faydalar vardir. Gunahlari faydasindan daha buyuktur." (Bakara 219).
Bunun uzerine Omer (radiyallahu anh) cagirildi ve ayet kendisine okundu. Omer yine: "Allah'im sarap hakkinda bize tatminkar bir aciklamada bulun" dedi. Bir muddet sonra Nisa suresindeki: "Ey iman edenler! Sarhosken ne dediginizi bilene kadar, cunubken, -yolcu olan mustesna- gusledene kadar namaza yaklasmayin..." (Nisa, 43) ayeti nazil oldu. Omer (radiyallahu anh) cagirildi ve ayet kendine okundu. Omer yine: "Allah'im sarap hakkinda bize tatminkar bir aciklamada bulun" dedi.
Bir muddet sonra, Maide suresindeki ayet indi: "Ey iman edenler! Icki, kumar, putlar ve fal oklari suphesiz seytan isi pisliklerdir. Bunlardan kacinin ki saadete eresiniz. Seytan suphesiz icki ve kumar yuzunden araniza dusmanlik ve kin sokmak ve sizi Allah'i anmaktan alikoymak ister. Artik bunlardan vazgecersiniz degil mi?" (Maide 90-91). Omer yine cagirilip ayet kendisine okundu. Bu sefer "Evet Rabbimiz vazgectik, vazgectik" dedi.
Tirmizi, Tefsir, Maide (3053); Ebu Davud, Esribe 1, (3670); Nesai, Esribe 1, (8, 286, 287). Tirmizi hadisin sahih oldugunu soyledi.

593 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e sorular sordular. Soruda oylesine asiri gittiler ki, birgun minbere cikip (ofkeyle): "Sorun, her sorunuza cevap verecegim" dedi. Cemaat bu sozu isitince, korkuyla baslarini one egdiler. Baslarina muhim bir hadise gelmekte olmasindan korktular.
Enes (radiyallahu anh) devamla dedi ki: "Ben sagima soluma bakmaya basladim. Bir de ne goreyim, herkes elbisesini basina sarmis agliyordu. (Kimseden ses cikmiyordu). Derken, munakaya falan ettigi zaman, babasindan baska birisine nisbet edilen bir kimse ilk konusan oldu: "Ey allah'in Resulu! Babam kimdir?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Baban Huzafedir" buyurdu. Hz. Omer (radiyallahu anh) de: "Rabb olarak Allah'tan, din olarak Islam'dan, peygamber olarak da Muhammed'den raziyiz. Fitnelerden Allah'a siginiriz" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) de: "Hayir ve ser her ikisinin de bugunku kadar bol indigini hic mi hic gormedim. Bana cennet ve cehennem gozle gorulecek hale getirildi ve onlari su duvarin onunde gordum." dedi.
Buhari, Tefsir, Maide 12; Rikak 27; I'tisam 3; Muslim, Fedail 134- 138, (2359); Tirmizi, Tefsir, Maide (3058).
Bir rivayette su ziyade var: "...Bunun uzerine su ayet indi: "Ey iman edenler! Size aciklaninca hosunuza gitmeyecek seyleri sormayin. Kur'an indirilirken onlari sorarsaniz size aciklanir, (ama uzulursunuz). Allah sordugunuz seyleri affetmistir. Allah bagislayandir, halimdir. Sizden once bir millet onlari sormustu. Sonra da onlari inkar etmislerdi" (Maide 101-102).

594 - Tabiin'den Ibnu'l-Museyyeb anlatiyor: "el-Bahira, cahiliye Araplarinca, sutu putlara bagislanan, bu sebeple hic kimse tarafindan sagilmayan deveye denirdi. Es-Saibe; ilahlari icin saliverilen, uzerine hicbir yuk vurulmayan deveye denir. El-Vasile; Ilk dogumunu disi yapip sonra ikinci dogumunu da disi yapan ve araya erkek dogum girmeyen devedir, bu da putlar icin saliverilir, hicbir sekilde istifade edilmezdi. El-Ham; dolunden muayyen batin yavruya ulasilan erkek devedir, bu da putlara adanir, yukte kullanilmazdi."
Ibnu'l-museyyib, Ebu Hureyre'den su sozu nakleder: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Amr IbnuAmir el-Huza'iyi, cehennemde barsaklarini sururken gordum. Bu adam, hayvanlari putlara adak olsun diye ilk saliveren (saibe birakan) kimse idi."
Buhari, Menakib 9, Tefsir, Maide 13; Muslim, Cennet 51, (2856).

595 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: Benu Sehm'den bir kisi, Tecimud'-Dari ve Adiy Ibnu Bedda ile birlikte yola cikti. Es-Sehmi, hic Musluman bulunmayan bir yerde vefat etti. Terikesini Temin ve Adiyy getirdiler. Ancak (Sehmi'nin yakinlari vasiyette adi gecen) gumus islemeli bir kabi (teslim edilen mallar arasinda) bulamadilar. (Sikayet uzerine) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu hususta ikisine (Temim ve Adiyy'e) yemin ettirdi. Sonra kap Mekke'de bulundu. Kabin yanlarinda bulundugu kisiler: "Biz bunu Temin ve Adiyy'den aldik" diye yemin ettiler. Sehmi'nin yakinlarindan iki kisi de kalkip Allah'a yemin ederek: "Bizim sahitligimiz o ikisinin sehadetinden daha dogrudur, kap da arkadasimiza aittir" dediler.
Ibnu Abbas der ki su ayet bunlar hakkinda nazil oldu: "Ey iman edenler! Olum birinize geldigi zaman vasiyet ederken icinizden iki adil kimseyi, sayet yoklukta olup basiniza da olum musibeti gelmisse, namazdan sonra alikoyacaginiz, -supheleniyorsaniz, "Akraba bile olsa yeminle hicbir degeri degistirmeyecegiz, Allah'in sahidligini gizlemiyecegiz, yoksa suphesiz gunahkarlardan oluruz" diye yemin eden- sizden olmayan iki kisiyi sahid tutun. Eger bu sahidlerin gunah islemis olduklari ortaya cikarsa olene kadar yakin hak sahibi diger kisi bunlarin yerine gecer ve "bizim sahidligimiz ikisininkinden de daha dogrudur, biz asiri gitmedik, yoksa suphesiz zulmedenlerden oluruz" diye Allah'a yemin ederler. Bu, sahitligi gerektigi gibi yapmalarini veya yeminlerinden sonra yeminlerin kabul edilmesinden korkmalarini daha iyi saglar. Allah'tan sakinin, dinleyin, Allah fasik kimselere yol gostermez" (Maide, 106-108);
Buhari, Vesaya 35; Tirmizi, Tefsir, Maide (3062); Ebu Davud, Akdiye 19, (3606).

596 - Ammar Ibnu Yasir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: (Kur'an-i Kerim'de zikri gecen) sofra gokten ekmek ve et olarak indirildi. Bu mucizeye mazhar olanlara, ihanet etmemeleri ve ertesi gun icin, o yiyeceklerden ayirmamalari emredildi. Ancak onlar bunu dinlemediler, hem ihanet ettiler hem de yemeklerinden ayirip ertesi gun icin sakladilar. Bunun uzerine ceza olarak maymun ve hinzir suretine cevrildiler."
Tirmizi, Tefsir, Maide (3063).

EN'AM SURESI

597 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: Ebu Cehil mel'un, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e: "Biz seni yalanlamiyoruz, biz senin getirdigin seriati tekzib ediyoruz" dedi. Bunun uzerine Cenab-i Hakk su ayeti inzal buyurdu: "(Ey Muhammed!) Onlarin soylediklerinin seni uzecegini elbette biliyoruz, dogrusu onlar, seni yalanci saymiyorlar, fakat zalimler Allah'in ayetlerini bile bile inkar ediyorlar. Senden once nice peygamberler yalanlandi ve kendilerine yardimcimiz gelene kadar yalanlamalarina ve sikistirilmalarina katlandilar..." (En'am 32-34).
Tirmizi, Tefsir, En'am (3066).

598 - Sa'd Ibnu Ebi Vakkas anlatiyor: "Biz alti kisi Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte oturuyorduk. Musrikler ona: "Sunlari huzurundan kov, bizimle sohbete cur'et etmesinler" dediler.
Sa'd devamla diyor ki, orada ben vardim, Ibnu Mes'ud, Huzeyl kabilesinden bir kisi, Bilal ve ismini hatirlayamadigim iki kisi daha varlardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in icine Allah'in diledigi birseyler dusmustu. Kendi kendine icinden mirildandi. Bunun uzerine Cenab-i Hakk su ayeti inzal buyurdu: "Sabah aksam Rabblerinin rizasini isteyerek O'na yalvaranlari kovma. Onlarin hesabindan sana bir sorumluluk yoktur, senin hesabindan da onlara bir sorumluluk yoktur ki onlari kovarak zulmedenlerden olasin" (En'am 52);
Muslim, Fedailu's-Sahabe, 45 (2413); Ibnu Mace, Zuhd 7, (4128).

599 - Yine Sa'd Ibnu Ebi Vakkas (radiyallahu anh) "(Ey Muhammed! De ki: "Ustunuzden ve altinizdan size azab gondermeye, sizi firka firka yapip kiminize kiminizin hincini tattirmaya kadir olan O'dur. Anlasinlar diye ayetleri nasil yerli yerince acikladigimiza bak" (En'am 65) ayeti hakkinda Resuulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dedigini rivayet etmistir: "Haber verilen bu durum ilerde olacaktir, henuz olmus degildir."
Tirmizi, Tefsir, En'am (3068).

600 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "(Ey Muhammed!) De ki: Ustunuzden ve altinizdan size azab gondermeye kadir olan O'dur..." ayeti indigi esnada Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "...ustunuzden" ibaresinden sonra: "Ya Rabbi sana siginirim" dedi. Ne zaman ayetin devami olan: "...Sizi firka firka yapip kiminize kiminizin hincini tattirmaya kadir olan O'dur" kismi nazil olunca: "Bu iki azab daha hafif, (telafisi) daha kolay" buyurdu."

Buhari, Tefsir, En'am 2; I'tisam 11, Tevhid 16; Tirmizi, Tefsir, En'am (3067).




Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 591-600 ) -Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.