Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5541-5550 )

5541 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Muhakkak ki, Allah bu ummet icin, her yuz senenin basinda, kendisine dini tecdid edecek kimse(ler) gonderecektir."
Ebu Davud, Melahim 1, (4391).

5542 - Huzeyfe radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam aramizda dogrulup, o gunden Kiyamet'e kadar olacak her seyden bahsetti. Onu belleyen belledi ve unutan da unuttu. Su arkadaslarim da bunu bilirler. (Resulullah'in haber verdigi ve fakat) unutmus oldugum o seylerden biri vukua gelip gorunce, oylesine canli hatirliyorum ki, tipki, kisinin gordugu bir sahsin yuzunu, o sahis kaybolunca hatirlamadigi halde bilahare karsilasinca hemen taniyivermesi gibi."
Buhari, Kader 4; Muslim, Fiten 23, (2891); Ebu Davud, Fiten 1, (4240).

5543 - Yine Huzeyfe radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Kiyamet'e kadar gelecek her seyi bana haber verdi. Onlardan her ne varsa Aleyhissalatu vesselam'a sordum. sadece "Medine halkini Medine'den kim cikaracak?" bunu sormadim."
Muslim, Fiten 24,. (2891).

5544 - Amr Ibnu Ahtab el-Ensari radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam bir gun bize sabah namazini kildirip minbere cikti. Ogle vakti girinceye kadar hitap etti. Sonra minberden inip namaz kildi. Tekrar minbere cikip ikindi vakti girinceye kadar bize hitap etti. Inip ikindiyi kildi, sonra tekrar minbere cikti, gunes batincaya kadar bize konustu. Bu konusmalarda Kiyamet gunune kadar olacak (hadisati) bize haber verdi. Bunlari en iyi bilenimiz, en belleyisli olanimizdir."
Muslim, Fiten 25, (2892).

5545 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Hayber fethedildigi zaman, Resulullah aleyhissalatu vesselam'a zehir katilmis bir koyun (kizartmasi) hediye edildi. Aleyhissalatu vesselam:
"Yahudilerden burada olanlari bana toplayin!" emrettiler ve derhal toplanip getirildiler.
"Size bir sey sorsam dogru soyleyecek misiniz?" buyurdu. Onlar:
"Evet!" deyince: "Babaniz kimdir?" buyurdu.
"Falancadir!" dediler.
"Yalan soylediniz, bilakis babaniz falandir!" buyurdu.
"Dogru soyledin!" dediler.
"Onceki gibi bana dogru soyleyecek misiniz?" diye tekrar sordu.
"Evet! Zaten biz sana yalan soylesek sen onu anlayacaksin, tipki babamiz hakkindakini anladigin gibi" dediler.
"Cehennem ehli kimdir?" dedi.
"Biz orada az kalacagiz. Orada bize siz halef olacaksiniz!" dediler.
"Defolun! Vallahi biz ebediyyen size cehennemde halef olmayacagiz!" buyurdu. Sonra da:
"Size bir sey sorsam bana dogru soyleyecek misiniz?" buyurdu.
"Evet!" dediler.
"Bu koyuna zehir koydunuz mu, koymadiniz mi?" dedi.
"Evet, koyduk!" dediler.
"Pekiyi bunu niye yaptiniz?" buyurdu.
"Yalanci (bir peygamber) isen, senden kurtulmayi arzu ettik. Hakiki bir peygamber isen, bu zehir sana asla zarar vermez!" dediler."
Buhari, Cizye 7.

5546 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in hanimlarindan bazilari: "Ey Allah'in Resulu! Hangimiz sana daha cabuk kavusacak?" diye sordular. O da:
"Kolu en uzun olaniniz!" diye cevap verdi. Onlar da bir karis alip kollarini olctuler. En uzun kollusu Sevde idi. Bilahare anladik ki, kolunun uzunlu (ndan murad) sadaka imis. Zaten o sadaka vermeyi severdi. Ilk once o, Aleyhissalatu vesselam'a kavusmustu."
Buhari, Zekat 11; Nesai, Zekat 59, (5, 66, 67).

5547 - Muslim'in diger bir rivayeti soyledir: "Bana kavusmada en cabugunuz kolu en uzun olaninizdir!"
Hz. Aise devamla der ki: "Kol yonuyle kim daha uzun diye uzunluk olcusmesi yaptilar. En uzunumuz Zeyneb (Bintu Cahs) idi. Cunku o, eliyle calisir ve kazandigini sadaka olarak fukaraya verirdi."
Muslim, Fezailu's-Sahabe 101, (2452).

5548 - Hilal Ibnu Amr anlatiyor: "Hz. Ali radiyallahu anh'i dinledim. Demisti ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Maveraunnehr'den bi adam cikacak, ona el-Haris Harras (ciftci) (el-Haris Ibnu Harras) denecek. (Ordusunun) onunde Mansur denen bir adam olacak. Bu zat Al-i Muhammed icin (maliyla, hazineleriyle, silahiyla zemin) hazirlayacak, hilafeti mumkun kilacaktir. Tipki Kureys'in Resulullah aleyhissalatu vesselam'a mumkun kildigi gibi. Ona yardimci olmak her muslumana vacib olmustur -veya ona icabet etmesi vacip olmustur" dedi-"
Ebu Davud, Mehdi 1, (2452).

5549 - Ibnu Ebi Kesir anlatiyor: Ebu Sehm radiyallahu anh dedi ki:
"Bana (Medine'de) bir kadin ugramisti. Bogrunden tuttum, sonra saldim. Sabahleyin Aleyhissalatu vesselam halktan biat almaya basladi. Yanina ben de gittim.
"Dun kidini tutan degil misin sen?" diye sordular.
"Evet! Ama bir daha yapmayacagim ey Allah'in Resulu!" dedim. Benim biatimi da aldi." (Rezin tahric etmistir. Hadis, Ahmed Ibnu Hanbel'in Musned'inde mevcuttur (5, 293).

CANSIZLARIN RESULULLAH'A KONUSMALARI, BOYUN EGMELERI

5550 - Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'la Mekke'de idim. Beraberce bir tarafina gitmistik. Onun karsisina cikan her agac, her dag ona selam veriyor ve: "Allah'in selami uzerine olsun ey Allah'in Resulu!" diyordu."

Tirmizi, Menakib 8, (3630).


Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5541-5550 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.