Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5611-5620 )

5611 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Islam'in evvelinde mut'a vardi. Kisi, hakkinda bilgisi olmayan (tanimadigi) bir beldeye gelince, oradan yerli bir kadinla, orada kalacagini tahmin ettigi muddet miktarinca nikah yapardi. Kadin, boylece onun esyasini muhafaza eder, gerekli islerini gorurdu. Bu hal: "Onlar namuslarini korurlar. Ancak "hanimlarina" ve "cariyelerine" karsi mustesna, bunlarla olan yakinliklarindan dolayi kinanmazlar" (Mu'minun 6) mealindeki ayet nazil oluncaya kadar devam etti. (Bu ayet gelince mut'a haram ilan edildi.)
Ibnu Abbas radiyallahu anhuma der ki: "Bu ikisi disindaki butun fercler (cinsi tatmin yollari) haramdir."
Tirmizi, Nikah 28, (1122).

5612 - Muhammed Ibnu'l-Hanefiyye anlatiyor: "Hz. Ali, Ibnu Abbas radiyallahu anhum'e dedi ki:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam Hayber gazvesi gunu, kadinlarla mut'ayi, ehli esek etlerinin yenmesini haram kildi."
Buhari, Megazi 38, Nikah 31, Zebaih 28, Hiyel 3; Muslim, Nikah 29, (1407); Muvatta, Nikah 41, (2, 542); Tirmizi, Nikah 28, (1121); Nesai, Nikah 71, (6, 125, 126).

5613 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam ve Hz. Ebu Bekr radiyallahu anh zamaninda bir avuc hurma ve un mukabilinde birkac gun boyu devam eden mut'a nikahi yapardik. Bu hal, Hz. Omer radiyallahu anh'in Amr Ibnu Hureys hadisesi vesilesiyle mut'ayi yasaklamasina kadar devam etti."
Muslim, Nikah 16, (1405).

5614 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam sigar nikahini yasakladi. Bu, kisinin kizini veya kizkardesini, karsiliginda kizini veya kiz kardesini almak uzere bir erkege vermesi, aralarinda mehir odemeyi kaldirmalaridir."
Buhari, Nikah 28, Hiyel 3; Muslim, Nikah 57, (1415); Muvatta, Nikah 24, (2, 535); Ebu Davud, Nikah 15, (2074); Tirmizi, Nikah 29, (1124); Nesai, Nikah 60, 61, (6, 111, 112).

5615 - Urve rahimehullah anlatiyor: "Hz. Aise radiyallahu anha bana anlatti ki: Cahiliye devrinde dort cesit nikah mevcuttu: Bunlardan biri, bugun (dinimizin mesru kildigi ve) herkesce tatbik edilen nikahtir: Kisi, kisiden kizini veya velisi bulundugu kizi ister, mehrini verir, sonra onunla evlenir.
Diger bir nikah cesidi soyleydi: Kisi, hanimi hayizdan temizlenince: "Falancaya git, ondan hamilelik talep et" der ve hanimini ona gonderirdi. -Kadinin o yabanci erkekten hamile kaldigi anlasilincaya kadar, kocasi ondan uzak durur, temasta bulunmazdi. O adamdan hamileligi aciklik kazaninca, zevcesi dilerse onunla zevciyat muamelelerine baslardi. Bu nikah cesidine asaletli bir evlat elde etmek icin basvurulurdu. Iste bu nikaha nikahu'l-istibza denirdi.
Diger bir nikah cesidi soyleydi: On kisiden az bir grup toplanir, bir kadinin yanina girerler ve hepsi de ona temasta bulunurdu. Kadin hamile kalip dogum yaparsa, dogumdan birkac gun sonra, kadin onlara haber salar, hepsini cagirirdi. Hicbiri bu davete icabet etmekten kacinamaz, kadinin yanina gelirdi. Kadin onlara: "Hadisenizi hatirlamis olmalisiniz. Iste simdi dogum yaptim. Ey falan, cocuk senindir" der, cocugu bunlardan diledigine nisbet ederdi. Adamin buna itiraz etmeye hakki yoktu.
Diger dorduncu nikah cesidi soyleydi: Cok sayida insan toplanip bir kadinin yanina girerlerdi. Kadin gelenlerden hicbirine itiraz edemezdi. Bu kadinlar fahise idi. Kapilarinin uzerine bayraklar dikerlerdi. Bu kadinlarla temas arzu eden herkes bunlarin yanina girebilirdi. Bunlardan biri hamile kaldigi takdirde, cocugunu dogurdugu zaman, o adamlar kadinin yaninda toplanirlar ve kaifler cagirirlardi. Kaifler bu cocugun, onlardan hangisine ait oldugunu soylerse nesebini ona dahil ederlerdi. Cocuk da ona nisbet edilir, onun cocugu diye cagrilirdi. O kimse bunu reddedemezdi.
Muhammed aleyhissalatu vesselam hak ile gonderilince, butun cahiliye nikahlarini yasakladi, sadece insanlarin bugun tatbik etmekte oldugu nikahi birakti."
Buhari, Nikah 36; Ebu Davud, Talak 33, (3272).

VELILER VE SAHIDLER

5616 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam: Hangi kadin velisinin izni olmaksizin nikahlanirsa onun nikahi batildir!" buyurdular ve bunu uc kere tekrar ettiler. Devamla: "Eger kocasi zifaf yaptiysa, kadinin fercinden helal addetmis olmasi sebebiyle mehir kadinindir. Eger (veliler) ihtilafa duserlerse, sultan, velisi olmayanlarin velisidir"
Ebu Davud, Nikah 20, (2083); Tirmizi, Nikah 14, (1102).

5617 - Yine Ebu Davud ve Tirmizi'de Ebu Musa radiyallahu anh'tan gelen bir rivayette: "Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Velisiz nikah yoktur!" demistir."
Tirmizi, Nikah 14, (1101); Ebu Davud, Nikah 20, (2085).

5618 - Hz. Semure radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Hangi kadini, (seviyesi esit) iki veli (iki ayri sahsa) nikahlamissa, kadin o iki veliden once davranana aittir. Kim iki kisiye bir sey satmissa, o satilan sey birinci kimseye aittir."
Ebu Davud, Nikah 22, (2088); Tirmizi, Nikah 19, (1110); Nesai , Buyu' 96, (7, 314).

5619 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Hangi kole, efendilerinin izni olmadan evlenirse zanidir."
Ebu Davud, Nikah 17, (2078); Tirmizi, Nikah 20, (1111, 1112).

5620 - Hz. Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Dul nefsine velisinden ehaktir. Bakireden nefsi hususunda izin alinir, onun izni sukutudur."

Muslim, Nikah 66, (1421); Muvatta, Nikah 4, (2, 524); Tirmizi, Nikah 12, (1108); Ebu Davud, Nikah 26, (2098); Nesai, Nikah 31, 32, (6, 84).




Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5611-5620 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.