Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5771-5780 )
VEKALET
5771 - Hakim Ibnu Hizam
radiyallahu anh'in anlattigina gore, "Resulullah aleyhissalatu vesselam,
kendisine bir dinar vererek kurbanlik bir koc almaya gonderdi. Carsidan bir
dinara bir kurbanlik satin aldi. Ancak onu (beriye gelince) iki dinara satti.
Geri donup bir dinara bir koc satin aldi. Boylece Resulullah aleyhissalatu
vesselam'a bir dinar ve bir kocla geldi. Resulullah dinari tasadduk etti.
Hakim'e de bu ticaretinde mubarek kilmasi icin Allah'a dua etti."
Ebu Davud, Buyu' 28,
(3386); Tirmizi, Buyu' 34, (1257).
VAKIF
5772 - Ibnu Omer
radiyallahu anhuma anlatiyor: "Hz. Omer radiyallahu anh Hayber'de
(ganimetten) bir arazi sahibi oldu. (Bunu tasadduk etmesini emreden bir ruyayi
ust uste uc gun gormesi uzerine) Resulullah aleyhissalatu vesselam'a
gelerek."
"Ey Allah'in Resulu!
Ben Hayber'de bir tarlaya sahip oldum. Simdiye kadar yanimda boylesine degerli
bir arazim hic olmadi. Bu tarla icin bana ne emir buyurursunuz?" diye
sordu. Aleyhissalatu vesselam:
"Dilersen onun aslini
(Allah icin) hapset ve (gelirini) tasaddut et!" buyurdular. Bunun uzerine
Hz. Omer radiyallahu anh araziyi tasadduk etti ve aslinin satilamayacagini ve
satin alinamayacagini, varis olunamayacagini, hibe edilemeyecegini soyledi.
Ravi der ki: "Omer bu
araziyi fakirlere, akrabalara, kolelere, Allah yolunda harcamalara ve yolculara
bagisladi. -Bir rivayette misafirlere de denmistir.- Onun islerini uzerine
alanin ondan maruf uzere yemesinde veya bir dostuna yedirmesinde bir beis
yoktur, yeter ki, mali kendine sermaye yapmasin."
Buhari, Surut 19, Vesaya
28, Iman 33; Muslim, Vasiyyet 15, (1632); Ebu Davud, Vesaya 13, (2878);
Tirmizi, Ahkam 36,(1375); Nesai, Ahbas 1, (6, 230); Ibnu Mace, Sadakat 4,
(2396).
5773 - Yahya Ibnu Sa'id
anlatiyor: "Abdulhamid Ibnu Abdillah (Ibni Abdillah) Ibni Omer
Ibni'I-Hattab radiyallahu anhum, Hz. Omer'in sadaka (kildigi arazinin
vakfiyesini) bana istinsah ediverdi. Soyle yaziliydi: "Rahman ve Rahim
olan Allah'in adiyla. Bu, Allah'in kulu Omer'in Sems (nam arazi) hakkinda
yazdigi (vakfiyename)dir." Burada (Ravi Yahya Ibnu Sa'id) Hz. Omer'le
ilgili haberinde Nafi'in Ibnu Omer'den naklettiginin benzerini anlatti ve:
"Bir mali kendinin kilmaksizin" dedi. Yine o Vakfiyanemede su da
vardi: "(Mutevellinin ihtiyacindan sonra) onun mahsulunden her ne artarsa,
bu, (sayilan diger odeme mahallerindeh baska) dilenciler ve yoksullar
icindir."
Devamla der ki:
"Kissayi aynen nakletti ve dedi ki: "Semg'in velisi dilerse, oranin
mahsulunden odeyerek kole satin alip, arazininislenmesinde kullanir. Bunu
Mu'aykib yazdi. Abdullah Ibnu'l Erkam sahid oldu."
Bismillahirrahmanirrahim.
Bu, Allah'in kulu mu'minlerin emiri Omer'in vasiyetidir. Eger ona (Omer'e) bir
sey olursa (yani Omer olurse); Sems, Sirma Ibnu'I Ekva', ve orada(ki isleri
yurutmek uzere) bulunan kole, Hayber'de bulunan yuz hisse ve orada bulunan
kole, Vadi(l-Kura) da Muhammed aleyhissalatu vesselam'in bana taam olarak
verdigi yuz (vask)in idaresi; yasadigi muddetce Hafsa'ya aittir (Hafsa'dan)
sonra onun idaresi, Hafsa'nin ailesinden re'y sahibi birine aittir, o sartla ki
bu emval satilmaz; satin alinmaz. (Mutevelli, ihtiyactan artan mahsulu)
dilenci, muhtac ve akrabalardan munasib gorduklerine infak eder." (Bu
vakfin idaresini uzerine alan mutevellinin) bundan yemesinde, yedirmesinde veya
o paradan kole satin almasinda bir mahzur yoktur."
Ebu Davud, Vesaya 13,
(2879).
YEMIN KELIMESI VE
KENDISIYLE YEMIN EDILENLER
5774 - Ibnu Abbas
radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam yemin
teklif ettigi bir kimseye soyle soyledi:
"Haydi! Kendinden
baska ilah olmayan Allah'a kasem ederek o kimsenin yani iddia sahibinin sende
hicbir seyi olmadigina yemin et!"
Ebu Davud, Akdiye 24,
(3620).
5775 - Ibnu Omer
radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in
yaptigi yeminlerin cogu soyleydi: "Kalpleri ceviren zata yemin olsun,
hayir!"
Buhari, Eyman 3, Kader 14,
Tevhid 11; Muvatta, Nuzur 14; Ebu Davud, Eyman 16, (3263); Tirmizi, Nuzur 12,
(1540);Nesai, Eyman 2, (7, 2, 3).
5776 - Ebu Sa'id
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam yeminde
mubalaga edince: "Hayir! Ebu'l-Kasim'in nefsini elinde tutan Zat-i
Zulcelal'e yemin olsun ki..." derdi."
Ebu Davud, Eyman 12,(3264);
Ibnu Mace, Kefarat 1, (2090).
5777 - Hz. Ebu Hureyre
radiyallahu anh anlatiyor: "Yemin ettigi zaman Resulullah aleyhissalatu
vesselam'in yemini: "Hayir! Allah'a istigfar ederim
ki..."seklindeydi."
Ebu Davud, Eyman 12,
(3265).
5778 - Katile Bintu Sayfi
-ki Cuheyne'den bir kadindir- radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah
aleyhissalatu vesselam'a bir yahudi ugradi ve:
"Siz muslumanlar
Allah'a benzerler kosuyor ve sirke dusuyorsunuz ve diyorsunuz ki: "Allah
istedi ben de istedim." Yine diyorsunuz ki: "Ka'be'ye yemin
olsun!"
Bunun uzerine Resulullah
aleyhissalatu vesselam ashaba, yemin etmek istedikleri zaman "Ka'be'nin
Rabbina kasem olsun!" demelerini ve "Allah istedi sonra da ben
istedim" demelerini emretti."
Nesai, Eyman 9, (7, 6).
KENDISIYLE YEMIN EDILMESI
YASAK OLANLAR
5779 - Ibnu Omer
radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissaIatu vesselam, Hz. Omer
radiyallahu anh'in, babasini zikrederek yemin ettigini isitmisti:
"Allah Teala
hazretleri, sizleri babanizi zikrederek yemin etmekten nehyetti. Oyleyse kim
yemin edecekse Allah'a yemin etsin veya sussun" buyurdu."
Buhari, Eyman 4; Muslim,
Eyman 1, (1646); Ebu Davud, Eyman 5, (3250); Tirmizi, Eyman 8, (1534); Nesai,
Eyman 5, (7, 4, 5).
5780 - Bureyde radiyallahu
anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim yemin eder ve
"... Islam'dan beri olayim!" derse, eger sozunde yalanci ise, dedigi
gibi olur, yalanci degil de gercegi soylemisse Islam'a salim olarak
donemeyecektir."
Ebu Davud, Eyman 9, (3258);
Nesai,Eyman 8. (7,6).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5771-5780 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.