Sûre, ismini iki harften ibaret olan ilk
âyetten almıştır. Mekke'de inmiştir. 83 (seksenüç) âyettir. Sûreye isim olarak
verilen "yâsîn"in, genellikle "Ey insan!" manasına geldiği
kabul edilir. Bununla kasdedilen, Hz. Peygamber'dir. Yâsîn sûresi Kur'an'ın
kalbi kabul edilmiş ve müslümanlar arasında ayrı bir önem kazanmıştır. Fazileti
hakkında hadisler vardır.
36 - Yâsîn
Suresi
Rahmân ve Rahîm
(olan) Allah'ın adıyla.
6. Ataları uyarılmamış, bu yüzden kendileri
de gaflet içinde kalmış bir toplumu uyarman için indirilmiştir.
8. Biz, onların boyunlarına halkalar
geçirdik. O halkalar çenelere kadar dayanmaktadır. Bu yüzden kafaları yukarı
kalkıktır.
11. Sen ancak zikre (Kur'an'a) uyan ve
görmeden Rahmân'dan korkan kimseyi uyarabilirsin. İşte böylesini, bir mağfiret
ve güzel bir mükâfatla müjdele.
12. Şüphesiz ölüleri ancak biz diriltiriz.
Onların yaptıkları her işi, bıraktıkları her izi yazarız. Biz, her şeyi apaçık
bir kitapta (levh-i mahfuz'da) sayıp yazmışızdır.
14. İşte o zaman biz, onlara iki elçi
göndermiştik. Onları yalanladılar. Bunun üzerine üçüncü bir elçi gönderdik.
Onlar: Biz size gönderilmiş Allah elçileriyiz! dediler.
15. Elçilere dediler ki: Siz de ancak bizim
gibi birer insansınız. Rahmân, herhangi bir şey indirmedi. Siz ancak yalan
söylüyorsunuz.
17. "Bizim vazifemiz, açık bir şekilde
Allah'ın buyruklarını size tebliğ etmekten başka bir şey değildir"
dediler.
18. (Bunun üzerine onlar:) Doğrusu siz bize
uğursuz geldiniz. Eğer bu işten vazgeçmezseniz, andolsun sizi taşlarız. Ve
bizden size mutlaka fena bir kötülük dokunur, dediler.
19. Elçiler şöyle cevap verdi: Sizin
uğursuzluğunuz sizinle beraberdir. Size nasihat ediliyorsa bu uğursuzluk mudur?
Bilakis, siz aşırı giden bir milletsiniz.
21. "Sizden herhangi bir ücret
istemeyen bu kimselere tâbi olun, çünkü onlar hidayete ermiş kimselerdir."
22. "Bana ne olmuş ki, beni yaratana
ibadet etmeyecekmişim! Halbuki, hepiniz O'na döndürüleceksiniz."
23. "O'ndan başka tanrılar mı
edineyim? O çok esirgeyici Allah, eğer bana bir zarar dilerse onların
(putların) şefâati bana hiçbir fayda vermez, beni kurtaramazlar."
28. Biz ondan sonra, onun milletini helâk
etmek için üzerlerine gökten herhangi bir ordu indirmedik ve indirecek de
değildik.
30. Ne yazık şu kullara! Onlara bir
peygamber gelmeyegörsün, ille de onunla alay etmeye kalkışırlar.
31. Müşrikler görmüyorlar mı ki, onlardan
önce nice kavimler helâk ettik. Onlar tekrar dönüp de bunlara gelmezler.
33. (Bu hususta) ölü toprak onlar için
mühim bir delildir. Biz ona yağmurla hayat verdik ve ondan dane çıkardık. İşte
onlar bundan yerler.
34. Biz, yeryüzünde nice nice hurma
bahçeleri, üzüm bağları yarattık ve oralarda birçok pınarlar fışkırttık.
35. Ta ki, onların meyvelerinden ve
elleriyle bunlardan imal ettiklerinden yesinler. Hâla şükretmeyecekler mi?
36. Yerin bitirdiklerinden, insanların
kendilerinden ve henüz mahiyetini bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri yaratan
Allah'ı tesbih ve takdis ederim.
37. Gece de onlar için bir ibret
alâmetidir. Biz ondan gündüzü sıyırıp çekeriz de onlar karanlıklara gömülürler.
38. Güneş, kendisi için belirlenen yerde
akar (döner). İşte bu, azîz ve alîm olan Allah'ın takdiridir.
39. Ay için de birtakım menziller
(yörüngeler) tayin ettik. Nihayet o, eğri hurma dalı gibi (hilâl) olur da geri
döner.
44. Ancak bizim tarafımızdan bir rahmet ve
belli bir zamana kadar dünyadan faydalandırmamız müstesnadır.
45. Onlara yapmakta olduğunuz ve yapıp
arkada bıraktığınız işlerde Allah'tan korkun; umulur ki size merhamet olunur
denildiğinde (aldırmazlar).
47. Allah'ın size rızık olarak
verdiklerinden hayra sarfediniz, denildiğinde, kâfirler müminlere dediler ki:
Allah'ın dilediği takdirde doyuracağı kimseleri biz mi doyuracağız? Siz
gerçekten apaçık bir sapıklık içindesiniz.
49. Onlar, birbirleriyle çekişip dururken
kendilerini ansızın yakalayacak korkunç bir sesi bekliyorlar.
51. Nihayet Sûr'a üfürülecek. Bir de
bakarsın ki onlar kabirlerinden kalkıp koşarak Rablerine giderler.
52. (İşte o zaman:) Eyvah, eyvah! Bizi
kabrimizden kim kaldırdı? Bu, Rahmân'ın vâdettiğidir. Peygamberler gerçekten
doğru söylemişler! derler.
53. Olan müthiş bir sesten ibarettir. Bunun
üzerine onların hepsi hemen huzurumuzda hazır bulunurlar.
54. O gün hiçbir kimse en ufak bir
haksızlığa uğramaz. Siz orada ancak yaptıklarınızın karşılığını alırsınız.
65. O gün onların ağızlarını mühürleriz; yaptıklarını
bize elleri anlatır, ayakları da şahitlik eder.
66. Dilesek onların gözlerini büsbütün kör
ederdik. O zaman doğru yolu bulmaya koşuşurlar, ama nasıl göreceklerdi?
67. Eğer dilesek oldukları yerde onların
şekillerini değiştirirdik de ne ileriye gitmeye güçleri yeterdi ne de geri
gelmeye!
69. Biz ona (Peygamber'e) şiir öğretmedik.
Zaten ona yaraşmazdı da. Onun söyledikleri, ancak Allah'tan gelmiş bir öğüt ve
apaçık bir Kur'an'dır.
71. Görmüyorlar mı ki, biz kudretimizin
eseri olmak üzere onlar için birçok hayvan yarattık. Bu sayede onlar bunlara
sahip olmuşlardır.
72. Bu hayvanları onların emrine verdik.
Onların bazısını binek olarak kullanırlar, bazısını besin olarak yerler.
75. Halbuki ilâhların onlara yardım etmeye
güçleri yetmez. Aksine kendileri bunlar için yardıma hazır askerlerdir.
76. (Resûlüm!) O halde onların sözleri
sakın seni üzmesin. Kuşkusuz biz, onların gizlemekte olduklarını da, açığa
vurduklarını da biliyoruz.
78. Kendi yaratılışını unutarak bize karşı
misal getirmeye kalkışıyor ve: "Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?"
diyor.
81. Gökleri ve yeri yaratan, onların
benzerlerini yaratmaya kadir değil midir? Evet! Elbette kadirdir. O, her şeyi
hakkıyla bilen yaratıcıdır.
Diyanet İşleri Meali - Kuranı Kerim
| |||
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme