Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2041-2050 )
2041 - Rezin'in kaydettigi
bir rivayette, Ebu Las el-Huzai demistir ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu
vesselam), (bizi hacca giderken) sadaka develerine bindirdi."
Buhari, Zekat 49, Ahmed
Ibnu Hanbel 4, 221. (Bu rivayeti Rezin ilave etmistir. Buhari muallak olarak
kaydeder. Ahmed Ibnu Hanbel de Musned'de.
ZUHD VE FAKRIN MEDHI VE
BUNLARA TESVIK
2042 - Sehl Ibnu Sa'd
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam, Resulullah (aleyhissalatu
vesselam)'a ugradi. Efendimiz, yaninda bulunan bir zata: "Su gelen kimse
hakkinda reyin nedir?" diye sordu. Adam: "O, halkin esrafindandir, bu
vallahi bir kiza talib olsa hemen evlendirilmeye; birisi lehine sefaate
bulunsa, sefaatinin yerine getirilmesine layiktir" dedi.
Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) sukut buyurdular. Derken az sonra bir adam daha ugradi. Resulullah
(aleyhissalatu vesselam) yanindakine: "Pekiyi bunun hakkinda reyin
nedir?" dedi. Adam: "Ey Allah'in Resulu! Bu, muslumanlarin fakir
takimindandir. Vallahi, bu bir kiza talib olsa evlendirilmemeye, sefaatte
bulunsa itibar edilmemeye, bir sey soylese dinlenilmemeye layiktir?"
cevabini verdi. Bunun uzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Bu, onun gibilerin bir
arz dolusundan daha hayirlidir?" buyurdu.
Buhari, Rikak 16, Nikah 15,
Ibnu Mace, Zuhd 5, (4120).
2043 - Ebu Zerr
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
efendimiz buyurdular ki: "Dunyada zahidlik, helal olani haram etmek veya
mali zivan etmekle olmaz. Gercek zahidlik, AIIah'in elinde olana, kendi elinde
olandan daha cok guvenmen ve bir musibete dustugun zaman getirecegi sevabi
sebebiyle, onun devamina ragbet gostermendir."
Tirmizi, Zuhd 29, (2341);
Ibnu Mace, Zuhd 1, (4100).
Rezin sunu ilave etti:
"Zira Allah Teala Hazretleri soyle buyurmustur: "Bu, kaybettiginize
uzulmemeniz ve Allah'in size verdigi nimetlerle simarmamaniz icindir"
(Hadid 23).
2044 - Hz. Aise
(radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "(Ey Aise! Cernnette) benimle olman seni mesrur edecekse
sana dunyadan bir yolcunun azigi kadari kifayet etmelidir. Sakin zenginlerle
sohbet arkadasligi etme. Bir elbiseye yama vurmadan eskimis addetme."
Tirmizi, Libas 38, (1781).
Rezin sunu ilave etmistir:
"Urve dedi ki: "Hz. Aise (radiyallahu anha), bir elbiseyi eskitip
yamamadikca ve icini disina ters cevirip (bir zamanlar da oyle giyerek iyice
eskitmedikce) yenilemezdi. Bir gun kendisine, Muaviye tarafindan gonderilmis olan
seksenbin (dirhem) geldi. Bu paradan, aksama tek dirhem kalmadi (hepsini
tasadduk etti). Cariyesi ona: "Bana ondan bir dirhemlik olsun et alsaydin
ya!" dedi. Hz. Aise: "(Para varken) hatirlatmis olsaydin, istegini
yapardim" dedi."
2045 - Ebu Hureyre
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vessselam) soyle
dua ederdi: "Allah'im, Al-i Muhammed'in rizkini belini dogrultacak kadar
ver -Bir diger rivayette- "yetecek kadar ver" buyurmustur."
Buhari, Rikak 17; Muslim,
Zekat 126, (1055); Tirmizi, Zuhd 38, (2362). 6
2046 - Hz. Enes
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle
dua etmisti: "AIIah'im, beni miskin olarak, yasat, miskin olarak ruhumu
kabzet, kiyamet gunu de miskinler zumresiyle birlikte hasret."
Hz. Aise (radiyallahu anha)
atilarak sordu: "Nicin ey Allah'in Resulu?"
"Cunku, dedi, onlar
cennete, zenginlerden kirk bahar once girecekler. Ey Aise! fàkirleri sev ve
onlari (rivayet meclisine) yaklastir, ta ki Kiyamet gunu AIIah da sana
yaklassin."
Tirmizi, Zuhd (2353).
Diger bir hadiste:
"Besyuz yil" tabiri vardir. Iki hadis soyle cem'edilir: "Kirktan
maksad hirs sahibi fakirin, hirs sahibi zenginden one gececegi muddettir.
Besyuzden maksad, zahid fakirin hirsli zenginden once girecegi muddettir. Boylece
hirs hasibi fakir, zahid fakirin yirmibes derece ustunlugune nazaran iki
derecelik bir ustunluge sahiptir. Bu kirkin besyuze nisbetidir. Bu ve benzeri
takdirler Resulullah'in lisaninda mucazefe veya tesadufi olarak cereyan etmez.
Bilakis idrak ettigi bir sir veya ilminin ihata ettigi bir nisbet sebebiyle
soylenmistir. Zira o hevadan konusmaz."
2047 - Hz. Ebu Hureyre
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "Fukaralar, cennete zenginlerden besyuz yil once girerler.
Bu (Allah'in indinde) yarim gundur."
Tirmizi, Zuhd 37, 2354).
2048 - Ebu Abdirrahman
el-Hubuli anlatiyor: "Bir adam Abdullah Ibnu Amr (radiyallahu anh)'a
sorarak dedi ki: "Biz muhacirlerin fakirlerinden degil miyiz?"
Abdullah da ona sordu: "Kendisine sigindigin bir zevcen var mi?"
Adam: "Evet" dedi. Abdullah: "Senin oturdugun bir meskenin var
mi?' Adam: "Evet!" deyince Abdullah: "Sen zenginlerdensin!"
dedi. Adam: "Benim bir de hizmetcim var!" diye ilave edince,
Abdullah: "Oyleyse sen krallardansin!" dedi."
Muslim, Zuhd 37, (2979).
2049 - Ebu Said
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Muhacirlerin fakirlerinden bir grupla
birlikte oturmustum. Bunlardan bir kismi, bir kismi (nin karaltisindan
istifade) ile ciplakliktan korunuyordu. Bir kari de bize (Kur'an) okuyordu.
Derken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cikageldi ve uzerimizde dikildi.
Resulullah'in yanimizda dikilmesi uzerine kari okumayi birakti. Resulullah da
selam verdi ve:
"Ne
yapiyorsunuz?" diye sordu.
"Ey Allah'in ResuIu!
dedik, o karimizdir, bize (Kur'an) okuyor. Biz de AIIah Teala'nin kitabini
dinliyoruz."
Bunun uzerine Resulullah
(aleyhissalatu vesselam):
"Ummetim arasinda,
kendileriyle birlikte sabretmem emredilen kimseleri yaratan Allah'ima
hamdolsun!" dedi.
Sonra, kendisini bizimle esitlemek
uzere Resulullah, ortamiza oturdu.Ve eliyle isaret ederek: "Soyle (halka
yapin)" dedi. Cemaat hemen etrafinda halka oldu, yuzleri ona dondu.
Ebu Said der ki:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in onlar arasinda benden baska birini
daha taniyor gormedim. (Herkes yeni bastan vaziyetini alinca) Resulullah su
mujdeyi verdi:
"Ey yoksul muhacirler,
size mujdeler olsun! Size Kiyamet gunundeki tam nuru mujde ediyorum. Sizler
cennete, insanlarin zenginlerinden yarim gun once gireceksiniz. Bu yarim gun, (dunya
gunleriyle) besyuz yiI eder."
Ebu Davud, Ilim 13, (3666);
Tirmizi, Zuhd 37, (2352).
2050 - Usame Ibnu Zeyd
(radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "(Mirac sirasinda) cennetin kapisinda durup iceri baktim.
Oraya girenlerin buyuk cogunIugunun miskinler oldugunu gordum. Dunyadaki imkan
sahiplerinin cehennemlikleri atese gitmeye emrolunmuslardi, geri kalanlar da
mahpus idiler. Cehennemin kapisinda da durdum. Oraya girenlerin buyuk cogunlugu
da kadinlardi."
Buhari, Rikak 51, Muslim,
Zuhd 93, (2736).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2041-2050 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.