Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2061-2070 )

2061 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Surasi muhakkak ki, Allah hakkinda benim korkutuldugum kadar kimse korkutulmamistir. Allah yolunda bana cektirilen eziyet kadar kimseye eziyet cektirilmemistir. Zaman olmustur, otuz gun ve otuz gecelik bir ay boyu, Bilal ile benim yiyecegim, Bilal'in koltugunun altina sikisacak miktari gecmemistir."
Tirmizi, Kiyamet 35, (2474).
Tirmizi, hadisin sahih oldugunu belirtir ve ilave eder: "Bu durum Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in (amcasi Ebu Talib oldugu zaman, Taif'te yeni bir hami bulmak umidiyle, musriklerden) kacarak Hz. Bilal'le Mekke'den ciktigi zamanla ilgilidir."

2062 - Yine Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a arpa ekmegi ile kokusu degismis erimis yag getirmistim. (Bir seferinde) soyle soyledigini isittim: "Muhammed ailesinde, dokuz kadin bulundugu bir zamanda, ne bir sa' hurma, ne de bir sa' hububat gecelememistir."
Buhari, Rehn 1, Buyu 14; Tirmizi, Buyu 7, (1215); Nesai, Buyu 50, (7, 288).

2063 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Evimden soguk bir gunde ciktim. Cok actim,(yiyecek) bir sey ariyordum. Bir yahudiye rastladim, bahcesinde cikrikla sulama yapiyordu. Duvardaki bir acikliktan adama baktim.
"Ne istiyorsun ey bedevi, kovasini bir hurmaya bana su ceker misin?" dedi. Ben de:
"Evet! ama kapiyi ac da gireyim!" dedim. Adam kapiyi acti, ben girdim, bir kova verdi. Su cekmeye basladim. Her kovada bir hurma verdi. Iki avucum hurma ile dolunca kovayi biraktim ve bu bana yeter deyip hurmalari yedim, sudan icip sonra mescide geldim."
Tirmizi, Kiyamet 35, (2475).

2064 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun (veya gece mutad olmayan bir saatte) mescide geldi. Orada Hz. Ebu Bekir ve Hz. Omer (radiyallahu anhuma)'e rastladi. Onlara (bu saatte) niye geldiklerini sordu.
"Bizi evden cikaran acliktir!" dediler. Resulullah da:
"Beni de evde cikaran acliktan baska bir sey degil!" buyurdu. Hep beraber Ebu'I-Heysem Ibnu'I Teyyihan'a gittiler. O, bunlar icin arpadan ekmek yapilmasini emretti. Ekmek yapildi. Sonra kalkip bir koyun kesti. Yanlarinda bir hurma agacinda asili olan tatli suyu indirdi. Derken yemek geldi, yediler ve o sudan ictiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Su gunun nimetinden (Kiyamet gunu) hesap sorulacak! (Aclik sizi evinizden cikardi. Bu nimetlere nail olduktan sonra donuyorsunuz!" buyurdu."
Muslim, Esribe 140, (2038); Muvatta, Sifatu'n Nebi 28, (2, 932); Tirmizi, Zuhd 39, (2370).

2065 - Utbe Ibnu Gazvan (radiyallahu anh) anlatiyor: "Gercekten ben kendimi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte olan yedi kisiden yedincisi olarak gocmusumdur. Huble yapragindan baska yiyecegimiz yoktu. Oyle ki avurtlarimiz yara oldu."
Muslim, Zuhd 15, (2967).

2066 - Ebu Talha (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a acliktan sikayet ettik ve karinlarimizi acip gosterdik. Herkeste bir tas vardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da karnini acti, O'nda iki tas vardi."
Tirmizi, Zuhd 39, (2372).

2067 - Fudale Ibnu Ubeyd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) halka namaz kildirirken, bazi kimseler aclik sebebiyle kiyam sirasinda yere yikilirlardi. Bunlar Ashab-i Suffe idi. (Medine'de misafireten bulunan) bedeviler, bunlara delirmis derlerdi. Efendimiz namazdan cikinca yanlarina ugrar ve:
"Eger (bu cektiginiz sikinti sebebiyIe) Allah indinde elde ettiginiz mukafaati bilseydiniz, fakirlik ve ihtiyac yonuyle daha da artmayi dilerdiniz" derdi."
Tirmizi, Zuhd 39, (2369).

TAKILAR HAKKINDA

2068 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (Iran Kisrasina gondermek icin) bir mektub yazmisti. Kendisine: "Onlar muhurlu olmayan mektubu okumazlar" denildi. Bunun uzerine gumus bir muhur yaptirdi. Uzerine Muhammed Resulullah cumlesini kazdirdi. Cemaate de:
"Ben bir muhur yaptirdim. Uzerine Muhammed Resulullah kazdirdim, kimse bunu yuzugune kazdirmasin" buyurdu."
Bir rivayette soyle gelmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sag (eli) ne gumus bir yuzuk takti. Kasi Habesi idi. Karsi avucunun icine geliyordu."
Buhari, Libas 46, 50, 51, 54, 55; Muslim, Mesacid 222, (640); Libas 55-63, (2092-2095); Ebu Davud, Hatim 1-2, (4214-4217, 4221); Tirmizi, Isti'zan 25, (2719), Libas 14-17, (1739-1748); Nesai, ZInet 48-82, (8,173-195); Ibnu Mace, Libas 39, (3639), 41, (3645).

2069 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kendisine altindan bir yuzuk yaptirdi. Bunun uzerine halk da altin yuzukler yaptirdi. Bilahare aleyhissalatu vesselam minbere cikip oturdu, yuzugu cikardi ve:
"Vallahi bunu ebediyen takmiyacagim!" dedi. Halk da yuzuklerini cikarip attilar."
Buhari, Libas 45, 46, 50, 53, Eyman 6, I'tisam 4; Muslim, Libas 53, 55, (2091); Muvatta, Sifatu'n-Nebi 37, (2, 936); Ebu Davud, Hatem 1-2, (4218, 4219, 4220); Tirmizi, Libas 16, (1741); Nesai, Zinet 43, 53, (8,165,178); Ibnu Mace, Libas 40, (3642-3644).
Bir rivayette su ziyadeyi yapti: "Yuzugu sag eline takmisti. "Bir digerinde de su ziyade vardir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gumusten bir muhur edindi, eline takmisti. Sonra Hz. Ebu Bekir'in eline intikal etti, sonra Hz. Omer'e, sonra da Hz. Osmana (radiyallahu anhum)'a intikal etti. Eris kuyusuna dusunceye kadar onun elinde kaldi. Uzerindeki yazi Muhammed Resulullah idi."

2070 - Bureyde (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina, parmaginda demir yuzuk bulunan bir adam ugramisti. (Yuzugu gorunce): "Niye bazilarinizin uzerinde ates ehlinin susunu goruyorum!" buyurdu. Adam derhal onu cikarip atti. Sonra parmaginda sari renkli (pirinc) yuzuk tasiyor oldugu halde geldi. Bu sefer.
"Niye sende putlarin kokusunu hissediyorum?" dedi Bilahare adam altin yuzuk takmis olarak geldi`? Bu sefer de:
"Sende niye cennet ehlinin susunu goruyorum?" dedi. Bunun uzerine adam:
"Oyleyse yuzugum neden olsun?" diye sordu.
"Gumusten dedi, ancak agirligi bir miskale ulasmasin."

Tirmizi, Libas 43, (1786); Ebu Davud, Hatem 4, (4223); Nesai, Zänet 47, (8,172).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2061-2070 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.