Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2641-2650 )

2641 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "AIIah, sizlerin namazini hades vaki olunca yeniden abdest almadikca kabul etmez."
Ebu Davud, Taharet 31, (60); Tirmizi, Taharet 56, (76).

2642 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Abdesti olmayanin namazi da yoktur. Uzerine besmele cekmeyenin abdesti yoktur."
Ebu Davud, Taharet 48, (101,102); Ibnu Mace, Taharet 41, (399); Tirmizi, Taharet 20, 25.

2643 - Hz. Enes (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in her namaz icin abdest aldigini soylemisti, kendisine:
"Siz nasil yapiyordunuz?" diye soruldu. Su cevabi verdi:
"Aldigimiz abdest bozuluncaya kadar bize yetiyordu."
Buharä, vudu 54; Ebu Davud, Taharet 66, (171); Tirmizi, Taharet 44, (58, 60); Nesai, Taharet 101, (1, 85).

2644 - Bureyde (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Fetih gunu butun namazlari tek abdestle kildi. Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh) kendisine:
"Ey Allah'in Resulu, bugun Simdiye kadar hic yapmadigin seyi yapmis olmalisin?" demisti, su cevapta bulundu:
"Ey Omer, bunu bilerek yaptim."
Muslim, Taharet 86, (277); Ebu Davud, Taharet 66, (172); Tirmizi, Taharet 45, (61); Nesai, Taharet 101, (1, 86).

2645 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: Namaz kilarken kimin abdesti kozulacak olursa hemen namazdan ciksin. Eger cemaatle kilinan bir namazda ise burnunu tutarak ayrilsin."
Ebu Davud, Salat 236, (1114).
Burnunu tutmasini emretmesi, cemaate burnu kanamis zannini vermek icindir. Bu davranis, avretin ortulmesi ve kabihin gizlenmesi hususunda bir nevi edebe riayettir.

2646 - Imam Malik merhuma ulastigina gore, Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) namazda iken burnu kanardi, o da cikar burnunun kanini yikar, geri doner ve onceki kildigi namazini (kaldigi yerden) tamamlardi."
Yine Muvafta'nin Ibnu'l-Museyyeb'den kaydettigi bunun aynisi olan bir baska rivayet daha vardir."
Muvatta, Taharet 74, (1, 38).

2647 - Ibnu Amr Ibnu'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir kimse son rek'atte oturmusken daha selam vermeden hades vaki olsa namazi caizdir."
Tirmizi, Salat 300, (408).

ELBISE TEMIZLIGI

2648 - Hz. Mu'aviye (radiyallahu anh)'nin dedigine gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in zevce-i pakleri Ummu Habibe'ye -ki kizkardesidir- sormustur:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam), icerisinde kendisiyle temasta bulundugu elbise sirtinda oldugu halde namaz kilar miydi?" Ummu Habibe (radiyallahu anha) su cevabi vermistir:
"Evet, yeter ki elbisede bir eza (meni bulasigi) gormemis olsun!"
Ebu Davud, Taharet 133, (366); Nesai, Taharet 186, (1, 155); Buhari, Salat 2, Buhari, bab basligi (tercume) olarak kaydeder.

2649 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bizim (kadinlarin) camasirlari icerisinde namaz kilmazdi."
Ebu Davud, Taharet 134, (368); Tirmizi, Salat 420, (600); Nesai, Zänet 116, (8, 217).

2650 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'in anlattigina gore, cunubken icinde terledigi elbise sirtinda oldugu halde namaz kilardi."

Muvatta, Taharet 87, (1, 52).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2641-2650 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.