Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3211-3220 )

3211 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'I-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mu'min kul, arz ahalisi icindeki has sevdigi (evladi) elinden alindigi zaman sabreder ve mukafaat umarsa Allah o kulu icin cennetten asagi bir mukafaata razi olmaz."
Nesai, Cenaiz 23, (4, 23).

3212 - Ata Ibnu Ebi Rabah rahimehullah anlatiyor: "Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) bana:
"Sana cennet ehlinden bir kadin gostermeyeyim mi?'' dedi. Ben de: "Evet goster!'' dedim.
"Iste dedi, su siyah kadin var ya, o, Resulullah'a gelip: "Ben saraliyim, (nobet gelince) ustumu basimi aciyorum, Allah'a benim icin dua ediver (hastaliktan kurtulayim)'' dedi. Aleyhissalatu vesselam; "Dilersen sabret, sana cennet verilsin, dilersen sana sifa vermesi icin Allah'a dua edivereyim'' dedi. Kadin: "Oyleyse sabredecegim, ancak ustumu basimi acmamam icin dua ediver'' dedi. Resulullah da ona oyle dua etti.''
Buhari, Marza 6; Muslim, Birr 54; (2576).

3213 - Ata Ibnu Yesar rahimehullah anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kul hastalandigi zaman Allah Teala hazretleri ona iki melek gonderir ve onlara: "Gidin bakin, kulum yardimcilarina ne diyor bir dinleyin!" der. Eger O kul, melekler geldigi zaman Allah'a hamdediyor ve senalarda bulunuyor ise, onlar bunu, her seyi en iyi bilmekte olan Allah'a yukseltirler. Allah Teala hazretleri, bunun uzerine soyle buyurur: "Kulumun ruhunu kabzedersem; onu cennete koymam kulumun benim uzerimdeki hakki olmustur. Sayet sifa verirsem, onun etini daha hayirli bir etle, kanini daha hayirli bir kanla degistirmem ve gunahlarini da affetmem uzerimde hakki otmustur.''
Muvatta, Ayn 5, (2, 940).

3214 - Habbab Ibnu'l-Eret (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ka'be'nin golgesinde‚ bir burdeye yaslanmis otururken, gelip (musriklerin yaptiklarindan) sikayette bulunduk:
"Bize yardim etmiyor musun, bize dua etmiyor musun?'' dedik. Su cevabi verdi:
"Sizden. once oyleleri vardi ki, kisi yakalaniyor, onun icin hazirlanan cukura konuyor, sonra getirilen bir testere ile basinin ortasindan ikiye bolunuyordu. Bazisi vardi, demir taraklarla taraniyor, vucudunda sadece et ve kemik kaliyordu. Bu yapilanlar onlaridininden ceviremiyordu. Allah'a kasem olsun Allah bu dini tamamlayacaktir. Oyle ki, bir yolcu devesine bindimi San'a'dan kalkip Hadramevt'e kadar gidecek, Allah'tan baska hicbir seyden korkmayacak, koyunu icin de sadece kurttan korkacak. Ancak siz acele ediyorsunuz."
Buhari, Menakibu'l- Ensar 29, Menakib 25, Ikrah 1; Ebu Davud, Cihad 107, (2649); Nesai, Zinet 98, (8, 204).

3215 - Usame Ibnu Zeyd (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in kizi (Zeyneb), babasina birisini gondererek "Oglum olmek uzere, son nefesini verirken yaninda hazir ol'' diye rica etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam); adami geri cevirirken:
"Selamimi soyle ve sunu hatirlat: Alan da Allah'tir, veren de Allah'tir. Her seyin O'nun yaninda muayyen bir eceli vardir. Sabretsin ve Allah'in (sabredenlere verecegi) mukafaati dusunsun!''
Buhari, Cenaiz 33, Marza 9, Kader 4, Eyman 9, Tevhid 2, 25; Muslim, Cenaiz 11, (923); Ebu Davud, Cenaiz 28, (3125); Nesai, Cenaiz 22, (4, 21, 22).

3216 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ebu Talha'nin bir oglu hastalandi. Sonunda Ebu Talha evde yokken vefat etti. Cocugun oldugunu bilmiyordu. Hanimi, cocugun oldugunu gorunce, (cocugun defni icin gerekli) hazirligi yapti, onu evin bir kenarina koydu. Ebu Talha (aksam olup)eve gelince: "Cocuk nasil oldu?" diye sordu. Hanimi, "Sukunete erdi, istirahate kavusmus olmasini umarim" (diye yuvarlak bir) cevapta bulundu. Ebu Talha haniminin dogru soyledigini zannetti.
Sonra hanimi, aksam yemegini getirdi. Yatagini hazirladi. (Sonra kocasi icin suslendi. Ebu Talha temasta bulundu.) Sabah olunca Ebu Talha gusletti. Evden cikacagi zaman hanimi cocugun olumunu haber verdi. Ebu Talha, Resulullah aleyhissalatu vesselam'la sabah namazi kildi. Sonra kadinin yaptigini bir bir anlatti. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Allah gecenizi hakkinizda mubarek kilmis olsun" buyurdular. Sonra onlara (Allah Teala Hazretleri) dokuz evlat verdi, hepsi de Kur'an'i okudular."
Buhari, Cenaiz 42, Akika 1.

3217 - Kasim Ibnu Muhammed anlatiyor: "Hanimim vefat etmisti. Bana, Muhammed Ibnu Ka'b el-Kurazi, ta'ziye (bas sagligi dilemek) maksadiyla ugradi. Ve sunu anlatti:
"Beni Israil'de fakih, alim, abid, gayretli bir adam vardi. Onun cok sevdigi karisi vefat etmisti. Onun olumune adam cok uzuldu, oyle ki, bir odaya cekilip kapiyi arkadan kapatti, yalnizliga cekildi, kimse yanina giremedi. Onun bu halini, Beni Israil'den bir kadin isitti. Yanina gelip: "Benim onunla bir meselem var, kendisine bizat sormam lazim" dedi. Halk oradan cekildi. Kadin kapida kalip:
"Mutlaka gorusmem lazim" dedi. Birisi adama seslendi:
"Burada bir kadin var, senden birseyler sormak istiyor, "mutlaka bizzat gorusmem lazim, bizzat sormam lazim" diyor. Herkes gitti kapida sadece o kadin var ve ayrilmiyor." Icerdeki adam:
"O'na musaade edin gelsin" dedi. Kadin yanina girdi. Ve:
"Sana bir sey sormak icin geldim" dedi. Adam:
"Nedir o?" deyince, kadin anlatti:
"Ben komsumdan iareten bir gerdanlik almistim. Onu bir muddet takindim ve iareten kullandim. Sonra onu benden geri istediler. Bunu onlara geri vereyim mi?" Adam:
"Evet, vallahi vermelisin!" dedi. Kadin:
"Ama o epey bir zaman benim yanimda kaldi. (Onu cok da sevdim)" dedi. Adam:
"Bu hal senin, kolyeyi onlara iade etmeni daha cok hakli kiliyor, zira onu iare edeli cok zaman olmus" demisti(ki, bu cevabi bekleyen kadin) atildi:
"Allah iyiligini versin! Sen Allah'in sana once iare edip, sonra senden geri aldigi seye mi uzuluyorsun? O, verdigi seye senden daha cok hak sahibi degil mi?" dedi. Adam bu nasihat uzerine icinde bulundugu duruma bakti (ve kendine geldi). Boylece Allah, kadinin sozlerinden adamin istifade etmesini sagladi."
Muvatta, Cenaiz 43, (1, 237).

3218 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Isittigi seyin verdigi ezaya aziz ve celil olan Allah'tan daha sabirli kimse yoktur. Cunku O'na sirk kosulur, evladlar nisbet edilir. O, yine de onlara afiyet ve rizik vermeye devam eder."
Buhari, Edeb 71, Tevhid 3; Muslim, Sifatu'l-Munafikin 49, (2803).

3219 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Ben, peygamberlerden (aleyhimusselam) birinin acikli bir hikayesini anlatmis olan Resulullah aleyhissalatu vesselam'i su anda sanki tekrar seyrediyor gibiyim. Demisti ki: "Kavmi ona siddetle vurup yaralamisti. O hem akan kanlarini siliyor, hem de: "Allahim, kavmimi magfiret et, cunku onlar bilmiyorlar" demisti."
Buhari, Istitabe 4, Enbiya 50; Muslim, Cihad 105, (1792).

3220 - Abdurrahman Ibnu'l-Kasim anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Benim (yoklugumdan hasil olan) musibet, muslumanlari musibetlerinde teselli etmelidir."
Muvatta, Cenaiz 41, (1, 236).

Bir baska rivayette soyle denmistir: "Kim bir musibete ugrarsa, benim yoklugum sebebiyle maruz kaldigi musibetini hatirlasin. Cunku bu, en buyuk musibettir."




Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.



----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3211-3220 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.