Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3481-3490 )

3481 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Biz, Resulullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte mescidde otururken bir bedevi cikageldi. Durup mescidin icine akitmaya basladi. Resulullah aleyhissalatu vesselam'in Ashab'i kalkip:
"Dur! dur!" diyerek (uzerine yurumeye) kalktilar ki Resulullah aleyhissalatu vesselam mudahale etti:
"Kestirmeyin, birakin tamamlasin." Ashab mudahale etmedi, adam da ihtiyacini tamamladi. Sonra Resulullah aleyhissalatu vesselam, adami yanina cagirdi ve:
"Bu mescidler, idrar ve pislik birakma yeri degildir. Allah'in zikredildigi yerlerdir. Buralarda namaz kilinir. Kur'an okunur" dedi. Sonra cemaatten birine bir kova su getirmesini emretti. Kova gelince sidigin uzerine bosaltti."
Buhari, Vudu 57, 58, Edeb 35; Muslim, Taharet 99, (284); Nesai, Taharet 45, (1, 48).

3482 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, mescidde otururken, bir bedevi girip iki rek'at namaz kildi. Sonra da soyle dua etmeye basladi: "Allah'im, bana da, Muhammed'e de rahmet et. Bizden baska kimseye rahmet etme!"
Resulullah aleyhissalatu vesselam atilip:
"Genis alani darattin!" dedi. Derken adam hemen kalkip mescidin icine akitmaya basladi. Halk da hemencecik uzerine yurudu. Resulullah aleyhissalatu vesselam onlari yasaklayip:
"Kolaylastiricilar olarak gonderildiniz, zorlastiricilar olarak gonderilmediniz. Uzerine bir kova su dokun!" ferman buyurdular."
Buhari, Vudu 58; Ebu Davud, Taharet 138, (380); Tirmizi, Taharet 112, (147); Nesai, Taharet 45, (1, 48, 49).

3483 - Ebu Davud'un diger bir rivayetinde soyle denmistir: "Uzerine akittigi topragi alin ve onu atin, yerine su dokun!"
Ebu Davud der ki: "Bu rivayet murseldir. Cunku Ibnu Ma'kil, Resulullah'la karsilasmadi."
Ebu Davud, Taharet 138, (381).

3484 - Ebu Abdullah el-Cusemi anlatiyor: "Bize Cundup radiyallahu anh anlatti ve dedi ki: "Bir bedevi geldi. Devesini once ihtirdi, sonra bagladi. En sonra mescide girip Resulullah aleyhissalatu vesselam'in arkasinda namaz kildi. Resulullah aleyhissalatu vesselam selam verince, bedevi bineginin yanina gelerek bagini cozup, uzerine bindi. Sonra da seslice soyle duada bulundu:
"Allahim, bana ve Muhammed'e rahmet et. Rahmetimizde bir baskasini bize ortak kilma!" Resulullah aleyhissalatu vesselam mudahale edip:
"Bunu mu, yoksa devesini mi, hangisini daha saskin goruyorsunuz? Ne soyledigini duymadiniz mi?" buyurdular. Oradakiler: "Evet! duyduk" dediler."
Ebu Davud, Edeb 42, (4885).

3485 - Ummu Seleme radiyallahu anha anlatiyor: "Bir kadin bana: "Ben etegimin zeylini fazla uzatiyorum ve pis yerlerde de yuruyorum? (Bu hususta ne dersiniz?)" diye sordu. Ben de ona Resulullah aleyhissalatu vesselam'in:
"(Pis yerlere degen etegi) ondan sonrasi temizler" dedigini soyledim."
Muvatta, Taharet 16, (1, 24); Ebu Davud, Taharet 140, (383); Tirmizi, Taharet 109, (143).

3486 - Ebu Davud'un bir diger rivayetinde soyle denmistir: "Beni Abdu'l-Eshel'den bir kadin anlatiyor:
"Ey Allah'in Resulu dedim. Bizim, mescide giden yolumuz pis kokulu (topraktir). Yagmur yaginca ne yapalim?"
"Sizinkinden sonra, ondan daha temiz bir yol yok mu?" diye sordu. "Evet!" deyince:
"Iste bu oburunu telafi eder, (temizler)!" buyurdu."
Ebu Davud, Taharet 140, (384).

3487 - Yine Ebu Davud'da Ebu Hureyre'den bir rivayet soyle: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden biri, ayakkabisiyla bir pislige basarsa, bilesiniz, toprak onu temizler."
Ebu Davud, Taharet 141, (385, 386).

3488 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma diyor ki: "Elbisen yas bir pislige degdi ise veya oylesi bir necasete ayakkabinla basti isen, o pisligi su ile yika. Pislik kuru ise, bir beis yok."
Rezin tahric etmistir.

MENI

3489 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in elbisesine bulasan meniyi yikiyordum. O, elbisesinde islak kisim (kurumamis) oldugu halde namaza giderdi."
Buhari, Vudu 64, 65; Muslim, Taharet 108, (289); Ebu Davud, Taharet 136, (371, 372, 373); Tirmizi, Taharet 85, 86, (117, 118); Nesai, Taharet 187, 188, (1, 156).

3490 - Muslim'in bir diger rivayetinde soyle gelmistir: "Hz. Aise radiyallahu anha'ya bir zat misafir oldu. Adam sabahleyin, elbisesini yikamaya basladi. Hz. Aise ona:
"Sana, (meni) bulasan yeri (gorduysen) orasini yikaman kafi idi, goremedigin takdirde etrafini yikardin. Ben, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in elbisesinden (meni bulasigini) ovalamak suretiyle cikardigimi biliyorum. O, (bir de yikamaksizin) onun icinde namaz kilardi."
Bir diger rivayette soyle gelmistir: "Iyi biliyorum kurumus meni bulasigini Resulullah aleyhissalatu vesselam'in camasirindan tirnagimla kaziyarak cikariyordum."

Muslim, Taharet 105, 109, (288, 290).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3481-3490 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.