Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3491-3500 )
3491 - Yahya Ibnu
Abdirrahman Ibni Hatib'in anlattigina gore, Hz. Omer radiyallahu anh'la
-icerisinde Amr Ibnu'l-As radiyallahu anh'in da bulundugu bir cemaatle birlikte
umre yapmistir -sefer esnasinda su kaynaklarindan birine yakin olan bir yolda
Hz. Omer, sabaha dogru mola verdi. (Herkes gibi kendisi de yatti. Bu esnada)
ihtilam oldu. Sabah olunca kafilede, (yikanmasi icin yeterli) su bulunamadi.
Hayvanina binip (yakinindaki) suya kadar geldi. Derhal bu ihtilamdan kalan meni
bulasigini yikamaya basladi. Derken ortalik agardi. Amr Ibni'l-As radiyallahu
anh, Hz. Omer'e:
"Sabah oldu. Yanimizda
temiz elbise var, su elbiseni (yikamayi) birak, bilahare yikanir" dedi.
Ancak Hz. Omer kendisine:
"Ey Ibnu'l-As, hayret
dogrusu! Yani sen elbise buldun diye herkes elbise mi bulacak? Allah'a yemin
olsun ben senin soyledigini yapsam bu bir sunnet olur. Hayir, ben gordugum
(meniyi) yikarim ve gormedigime de su ciler (temizlenmis addeder)im!'' dedi.''
Muvatta, Taharet 83, (1,
50).
3492 - Ibnu Abbas
radiyallahu anhuma buyurmustur ki: "Meni, sumuk menzilesindedir. Oyleyse
bunu kendinden, izhir otuyla da olsa sil at!"
Tirmizi, Taharet 86, (117).
HAYIZ KANI
3493 - Esma BintuEbi Bekr
radiyallahu anhuma anlatiyor: "Bir kadin Resulullah aleyhissalatu
vesselam'a gelerek:
"(Ey Allah'in Resulu!)
Birimizin camasirina hayiz kani bulasinca ne yapmalidir?" diye sordu.
Aleyhissalatu vesselam:
"Once kazir, sonra
parmak ucuyla bulasan yeri yikar, sonra da (kan gorulmeyen yere) su ciler"
buyurdu."
Buhari, Hayz 9, Vudu 63;
Muslim, Taharet 110, (291); Muvatta, Taharet 103, (1, 60, 61); Ebu Davud,
Taharet 132, (360, 361, 362); Tirmizi, Taharet 104, (138); Nesai, Taharet 185,
(1, 155).
3494 - Hz. Aise radiyallahu
anha anlatiyor: "(Resulullah aleyhissalatu vesselam'in zevceleri olan)
bizlerden her birinin, icinde hayiz oldugu bir tek elbisesi vardi. Ona hayiz
kani degecek olsa, onu tukrugu iIe islatir, sonra onu tirnagi ile ovalar
(yikar)di" dedi.''
Buhari, Hayz 11; Ebu Davud,
Taharet 132, (352, 364).
3495 - Buhari'nin bir diger
rivayeti soyle: "(Hz. Aise) dedi ki: "Bizden biri hayiz olur, sonra
temizlenince, (bulasma) kani, elbisesinden kazir ve elbisenin geri kismina su
serper sonra da icinde namaz kilardi."
Buhari, Hayz 9; Ebu Davud,
Taharet 107, (269),132, (357),142, (388); Nesai, Taharet 179, (1,150, 151).
KOPEK VE DIGER HAYVANLAR
3496 - Hz. Ebu Hureyre
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki: "Bir kaba, kopek banmissa, onun temizlenmesi, yedi kere su ile
yikanmasina baglidir, hatta bunlarin ilki toprakla olmalidir."
Buhari, Vudu 33; Muslim,
taharet 97, (279); Muvatta, Taharet 35, (1, 34); Ebu Davud, Taharet 37, (71,
72, 73); Tirmizi, Taharet 68, (91); Nesai, Miyah 7, (1, 176, 177).
3497 - Ibnu Omer
radiyallahu anhuma anlatiyor: "Kopekler Resulullah aleyhissalatu vesselam
devrinde mescidin icinde gidip gelirlerdi. Bu sebeple mescidi yikamak icin
icine su serpmezlerdi."
Buhari, Vudu 33; Ebu Davud,
Taharet 139, (382).
3498 - Kebse Bintu Ka'b
Ibnu Malik -ki, Ibnu Ebi Katade'nin nikahi altinda idi- anlatiyor: "Ebu
Katade radiyallahu anh yanima girdi. Kendisine abdest suyu hazirladim. Bu
sirada, sudan icmek uzere bir kedi geldi. Ebu Katade kabi uzatti, kedi icti."
Kebse sozlerine devamla der
ki: "Ebu Katade kendisine bakmakta oldugumu gordu ve:
"Ey kardesimin kizi,
buna hayret mi ediyorsun?" dedi. Ben de:
"Evet!" demis
bulundum. Bunun uzerine:
"Resulullah
aleyhissalatu vesselam: "Kedi necis degildir. Kedi sizin etrafinizda cokca
dolasir" buyurdular." dedi."
Muvatta, Taharet 13, (1,
23); Ebu Davud, 38, (75); Tirmizi, Taharet 69, (92); Nesai, Taharet 54, (1,
55).
3499 - Davud Ibnu Salih
Ibni Dinar et-Temmar, annesinden anlatiyor: "Efendim beni, Hz. Aise
radiyallahu anha'ya bir miktar yemekle gonderdi. Gelince Hz. Aise'yi namaz
kiliyor buldum. Bana, elimdekini koymami isaret etti. (Ben de biraktim). Ancak
bir kedi gelerek uzerinden yedi.
Hz. Aise radiyallahu anha,
namazindan cikinca, kedinin yedigi yerden yemegi (bir miktar) yedi. Sonra da su
aciklamayi yapti: "Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Kedi necis
degildir, o sizi cokca dolasan birisidir" demisti. Ben ayrica, Resulullah
aleyhissalatu vesselam'in kedinin artigiyla abdest aldigini gordum.''
Ebu Davud, Taharet 38,
(76).
3500 - Meymune radiyallahu
anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a yaga dusen fareden
soruldu. Aleyhissalatu vesselam:
"Onu ve etrafindaki
kismi atin, yaginizi yiyin buyurdu."
Buhari, Vudu 67, Zebaih 34;
Muvatta, Isti'zan 20, (2, 971, 972); Ebu Davud; Et'ime 48, (3841, 3843);
Tirmizi, Et'ime 8, (1799); Nesai, Fera' ve'I-Atire 15, (7, 178).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3491-3500 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.