Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3501-3510 )
3501 - Ebu Davud'un Ebu
Hureyre'den kaydettigi bir rivayette soyle gelmistir: "(Eger yag) donmussa
fareyi ve etrafindaki yagi kaldirip atin, yag sivi ise, artik ona yemek
niyetiyle) yaklasmayin."
3502 - Yine Ebu Davud'da
Ebu Sa'id radiyallahu anh'tan kaydedilen bir rivayette denir ki:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam bir koyunu beceriksizce yuzmekte olan
bir koleye ugramisti. Ona:
"Cekil de sana
gostereyim!" dedi. Derhal elini deri ile et arasina soktu. Elini, butun
kolu koltuga kadar derinin altinda kalacak sekilde ilerletti. Sonra gidip
abdest almadi halka namaz kildirdi.."
Bir rivayette, "Yani
suya degmedi" ziyadesi vardir.
Ebu Davud, Taharet 73,
(185).
DERILER
3503 - Mersed Ibnu Abdillah
el-Yezni anlatiyor: "Ibnu Ya'le es-Seba'i'nin uzerinde bir kurk gordum ve
elimle dokundum. Bana:
"Kurke niye elini
degdin?'' dedi. Ben bu hususta Ibnu Abbas radiyallahu anhuma'ya sordum ve dedim
ki: "Biz Magrib'te yasiyoruz. Bizimle birlikte Berberiler ve Mecusiler de
var. Onlar bize kestikleri koyunu getiriyorlar. Kestiklerini yemiyoruz. Bize,
icerisine ic yagi konmus deriden mamul dagarcik getiriyorlar (bunu kabul edelim
mi)?" Ibnu Abbas cevaben dedi ki:
"Bundan biz de
Resulullah aleyhissalatu vesselam'a sormustuk:
"Derinin debbaglanmasi
onun temizligidir'' buyurdular.''
Muslim, Hayz 106, (366); Muvatta,
Sayd 17, (2, 498); Ebu Davud, Libas 41, (4123); Tirmizi, Libas 7, (1723);
Nesai, Fera' ve'l-Atire 9, (7, 173).
Nesai'nin bir rivayetinde
soyle gelmistir: "Onlarin, icerisinde sut ve su bulunan kirbalari (deriden
mamul su kaplari) var...'' gerisi yukaridaki gibi.
3504 - Ibnu Abbas
radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, olmus
(ve terdekilmis) bir koyuna rastlamisti.
"Bunun derisinden
faydalanmiyor musunuz?'' buyurdular. Oradakiler:
"Ama bu meytedir
(lesdir, istifadesi caiz degildir)'' dediler. Aleyhissalatu vesselam:
"Meytenin yenmesi
haramdir!'' buyurdular.''
Bir baska rivayette:
"Bunun derisini alip, debbaglayarak istifade etmiyor musunuz?'' demistir.
Buhari, Buyu 101, Zekat 61,
Zebaih 30; Muslim, Hayz 100, 103, 104, (363, 364, 365); Muvatta, Sayd 16, (2,
98); Ebu Davud, Libas 41, (4120, 4121); Tirmizi, Libas 7, (1727); Nesai, Fera'
ve'l-Atire 9, (7, 171, 172).
3505 - Hz. Aise radiyallahu
anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a meytenin zekatindan
(kendiliginden olen hayvanin derisinin nasil temiz kilinacagindan) sorulmustu.
"Meytenin zekati
(temiz kilinmasi) onun debbaglanmasidir" diye cevap verdi.''
Muvatta, Sayd 18, (2, 498);
Ebu Davud, Libas 41, (4124); Nesai, Fera' ve'l-Atire 9, (7, 174).
3506 - Sevde Bintu Zeme'a
radiyallahu anha anlatiyor: "Bizim bir koyunumuz oldu. Derisini
debbagladik. Sonra eskiyinceye kadar icerisinde nebiz yaptik."
Buhari, Eyman 21; Nesai,
Fera' ve'I-Atire 9, (7, 173).
3507 - Abdullah Ibnu Useym
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, olumunden
bir ay once Cuheyne kabilesine soyle yazdi:
"Meytenin ne deri ne
de sinirinden istifade etmeyin."
Ebu Davud, Libas 42, (4127,
4128); Tirmizi, Libas 7, (1729); Nesai, Fera' ve'l-Atire 10, (7, 175).
Tirmizi'nin rivayetinde:
"Olumunden iki ay once..." seklinde gelmistir.
3508 - Hz. Usame
radiyallahu anh der ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam yirtici
hayvanlarin derilerini kullanmayi yasakladi.''
Ebu Davud, Libas 43,
(4132); Tirmizi, Libas 37, (1771); Nesai, Fera've'l-Atire 12, (7, 176).
ISTINCANIN ADABI
3509 - Ebu Musa radiyallahu
anh anlatiyor: "Bir gun Resulullah aleyhissalatu vesselam'la birlikte
idim. Aleyhissalatu vesselam kucuk abdest bozmak ihtiyacini duymustu. Hemen bir
duvarin dibine, kumlu toprak bulunan bir noktaya gelip abdest bozdular. Sonra
da:
"Sizden biri, kucuk
abdest bozmak isteyince bevli icin uygun bir yer arasin!"
buyurdular."
Ebu Davud, Taharet 2, (3).
3510 - Mugire Ibnu su'be
radiyallahu anh anlatiyor: "Resullullah aleyhissalatu vesselam kazayi
hacet icin gidince, yoldan uzak olurdu."
Ebu Davud, Taharet 1, (1);
Tirmizi, Taharet 16, (20); Nesai, Taharet 16, (1, 18, 19).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3501-3510 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.