Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3521-3530 )
3521 - Hz. Huzeyfe
radiyallahu anh anlatiyor: "Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam ile
beraber idim. Bir kavmin kullugune gelince durup, ayakta kucuk abdest bozdu.''
3522 - Ebu Vail'den selen
bir rivayet soyle: "Ebu Musa radiyallahu anh kucuk abdest hususunda cok
titiz davranir (uzerine sicranti degmemesi icin azami gayreti gosterirdi. O
kadar ki,) kucuk abdestini bir sise icerisine bozar ve:
"Beni Israil'den
birinin bedenine sidik degecek olsa, adam kirlenen derisini bicakla
kazirdi" derdi.
(Bunu isiten) Huzeyfe
radiyallahu anh dedi ki: "Arkadasinizin titizligi bu kadar ileri
goturmemesini tercih ederim. Ben, ResululIah aleyhissalatu vesselam'la bir
beraberligimizi hatirliyorum. Beraber yuruyorduk. Derken bir kavmin bir duvar
gerisindeki kullugune rastladik. Resulullah aleyhissalatu vesselam, tipki
sizden birinin ayakta bevletmesi gibi durup ayakta bevletti. Ben bu esnada
kendilerinden uzaklasmak istedim. Bana yakin durmami isaret buyurdu. Geri
gelip, hemen arkasinda dikilip abdestini bozuncaya kadar bekledim.''
Buhari, Vudu 62, 60, 61,
Mezalim 27; Muslim, Taharet 73, 74, (273); Ebu Davud, Taharet 12, (23);
Tirmizi, Taharet 9, (13); Nesai, Taharet 24, (3, 25).
3523 - Nafi rahimehullah
anlatiyor: "Ibnu Omer radiyallahu anh'i ayakta bevlederken gordum."
Muvatta, Taharet 112, (1,
65).
3524 - Hz. Omer radiyallahu
anh anlatiyor: "Ben ayakta abdest bozarken, Resulullah aleyhissalatu
vesselam beni gordu ve:
"Ey Omer, ayakta
akitma" buyurdu. Ondan sonra hic ayakta akitmadim"
3525 - Ubeydullah,
Nafi'den, o da Abdullah Ibnu Omer radiyallahu anhuma'dan anlattigina gore, Hz.
Omer radiyallahu anh: "Ben musluman oldugum zamandan beri ayakta abdest
bozmadim!" demistir."
Tirmizi, Taharet 8, (12).
Tirmizi: "Bu, Hz.
Omer'den daha sihhatli olan rivayettir. Onceki rivayet zayiftir'' der. Keza
ilaveten der ki: "Ayakta abdest bozma yasagi te'dib icindir, tahrim icin
degil.'' Yine der ki: "Ibnu Mes'ud radiyallahu anh'tan soyle dedigi
rivayet edilmistir: "Kisinin ayakta akitmasi, nefsine karsi isledigi bir
kabaliktir."
3526 - Hz. Aise radiyallahu
anh'dan rivayete gore soyle derdi: "Size kim, Resulullah aleyhissalatu
vesselam'in ayakta bevlettigini soylerse, sakin onu tasdik etmeyin. O, daima
comelerek abdest bozardi."
Tirmizi, Taharet 8, (12);
Nesai, Taharet 25, (1, 26).
3527 - Abdullah ibnu Ca'fer
radiyallahu anhuma anlatiyor: "Bir gun Resulullah aleyhissalatu vesselam
beni, bineginin terkisine bindirdi. Bana halktan kimseye soylemiyecegim bir
sozu sir olarak soyledi. Resulullah aleyhissalatu vesselam'in kaza-yi hacet
icin perdelendigi seylerin O 'na en hos geleni ya bir tumsek veya bir hurma
kumesiydi."
Muslim, Hayz 79, (342); Ebu
Davud, Cihad 47, (2549).
3528 - Abdurrahman Ibnu
Hasene radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam,
elinde kalkan gibi bir sey oldugu halde bize dogru geldi ve onu yere birakti.
Sonra onun gerisine comelip ona dogru kucuk abdest bozdu. Yanimizdakilerden
biri: "(Resulullah'a) bakin, tipki kadinlar gibi abdest bozuyor"
dedi. Aleyhissalatu vesselam bu sozu isitmisti.
"Beni Israil'in
arkadasinin basina geleni isitmedin mi" dedi ve devam etti: "Onlara
idrar bulasinca, bicakla idrarin degdigi yeri kaziyorlardi. Arkadaslari onlari
bu tatbikattan yasakladi. Bu adam, yasaklamasi sebebiyle kabrinde azaba
ugradi."
Ebu Davud, Taharet 11,
(22); Nesai, Taharet 26, (1, 26-28).
3529 - Ebu Sa'id
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'i isittim,
soyle demisti: "Iki kisi beraberce helaya gidip, avretleri acik kaza-yi
hacet ederken konusmasinlar. Zira Allah Teala Hazretleri, bu hale gadab
eder."
Ebu Davud, Taharet 7, (15).
3530 - Hz. Enes radiyallahu
anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam kaza-yi hacette bulunmak
istedigi zaman yere yaklasincaya kadar elbisesini kaldirmazdi."
Ebu Davud, Taharet 6, (14);
Tirmizi, Taharet 10, (14).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3521-3530 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.