Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3541-3550 )

ISTINCADA KULLANILAN SEYLER

3541 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam kaza-yi haceti icin ciktigi zaman ben ve bizden (Ensardan bir gulam (oglan), O'nu takip ederdik. Beraberimizde, istinca etmesi icin su kabi olurdu."
Buhari, Vudu 16, 15, 17, 56, Salat 93; Muslim, Taharet 70, (271); Ebu Davud, Taharet 23, (43); Nesai, Taharet 41, (1, 42).

3542 - Cebir radiyallahu anh anlatiyor: Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte idim. Helaya gitti ve kaza-yi hacette bulundu sonra: "Ey Cabir suyu getir!" diye ferman etti. Ben de suyu goturdum, eliyle istinca etti. Sonra elini yere surttu."
Nesai, Taharet 43, (1, 45); Ibnu Mace, Taharet 29, (358).

3543 - Sufyan Ibnu 'l-Hakem veya Hakem Ibnu Sufyan es-Sakafi anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bevledince abdest alir ve (istincada) su kullanirdi.''
Ebu Davud, Taharet 64, (166,167,168); Nesai, Taharet 102, ( 1, 86).

3544 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam anlatiyor: "Bana Cibril aleyhissalam geldi ve:
"Ey Muhammed, abdest aldinmi intidahda bulun!'' emretti'' dedi.''
Tirmizi, Taharet 38, (50).

3545 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bevletti. Hz. Omer de arkasinda, elinde su kabi oldugu halde durdu. Resulullah onu gorunce:
"Bu da ne, ey Omer?'' buyurdular. Hz. Omer: "Sudur yikanirsin!'' dedi.
Resulullah: "Ben her bevledisimde abdest almakla emrolunmadim, bunu yapacak olsam bu, (ummete vacib) bir sunnet olur" buyurdular."
Ebu Davud, Taharet 22, (42); Ibnu Mace, Taharet 20, (327).

3546 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Kuba ahalisine:
"Allah, temizIik hususunda sizi ovmektedir. Bu neden ileri geliyor?" diye sordular. Onlar:
"Biz dediler, istincada tasla suyu birlestiriyoruz: (Once tasla silip arkadan da su ile yikiyoruz.)"
Rezin tahric etmistir. Ibnu Kesir Tefsiri, 3, (456.)

3547 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz helaya giderken berabererinde uc tane de tas goturup onlarla temizligini yapsin. Bunlar ona yeterlidir."
Ebu Davud, Taharet 21, (40); Nesai, Taharet 40, (1, 41, 42)

3548 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam abdest bozmaya cikmisti. Bana uc tas bulmami soyledi. Ikisini buldum ucuncu tasi aradim fakat bulamadim. Onun yerine bir kurumus mayis aldim ve onu getirdim. Taslari aldi, mayisi atti ve:
"Bu necistir!" buyurdu."
Buhari, Vudu 20; Tirmizi, Taharet 13, (17); Nesai, Taharet 38, (1, 39, 40).

3549 - Yine Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Cinlerin hey'eti Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelince:
"Ey Allah'in Resulu! Ummetini kemikle; mayisla veya komurle istinca yapmaktan nehyet. Zira, Allah onlarda bize bir rizk yaratti!" dediler. Bunun uzerine Resulullah aleyhissalatu vesselam bizi, onlari taharette kullanmaktan menetti.
Tirmizi, Taharet 14, (18); Nesai, Taharet 35 (1, 37) Ebu Davud, Taharet 20, (39); Muslim, Salat 50, (450).

3550 - Ruveyfi' radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bana:
"Ey Ruveyfi' dedi, umarim benden sonra cok yasayacaksin. Insanlara haber ver ki, kim sakalini kivircik kilar, (atin boynuna) kiris takar, bir hayvan mayisi veya kemikle istincada bulunursa bilsin ki Muhammed ondan beridir."

Ebu Davud, Taharet 20, (36); Nesai, Zinet 12, (8, 135).


Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3541-3550 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.