Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3661-3670 )
DEVE ETLERI
3661 - Cabir Ibnu Semure
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam Resulullah (aleyhissalatu
vesselam)'a gelerek:
"Koyun eti sebebiyle
abdest alayim mi?'' diye sordu.
"Dilersen abdest al,
dilemezsen alma!" diye cevap verdi. Adam bunun uzerine:
"Deve eti sebebiyle
abdest alayim mi?'' diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu sefer:
"Evet, deve eti
sebebiyle abdest al!" cevabini verdi. Adam tekrar:
"Koyun agillarinda
namaz kilayim mi?'' diye bir baska sual sordu:
"Evet!'' cevabini
aldi. Tekrar sordu:
"Pekala, deve
agillarinda namaz kilayim mi?''
"Hayir!'' buyurdu
Aleyhissalatu vesselam."
Muslim, Hayz 97, (360).
3662 - Ebu Davud ve
Tirmizi'de Bera (radiyallahu anh)'nin rivayetlerine gore Resulullah
(aleyhissalatu vesselam) soyle demistir:
"Deve agillarinda
namaz kilmayin, cunku onlar seytandandir."
Koyun agillarindan soruldu:
"Oralarda kilin, cunku onlar berekettir'' buyurdular.''
Ebu Davud, Taharet 72, (184);
Tirmizi, Taharet 60, (81).
MUTEFERRIK HADISLER
3663 - Ibnu Mes'ud
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz, yollarda ayaga bulasan pislik sebebiyle
abdest tazelemezdik."
Ebu Davud, Taharet 81,
(204); Ibnu Mace, Ikamet 67, (1041).
3664 - Ebu Hureyre (radiyallahu
anh) anlatiyor: "Bir adam izarini sarmis olarak namaz kilarken, Resulullah
(aleyhissalatu vesselam) ona:
"Git, abdest al!"
ferman buyurdu. Adam gitti abdest aldi, sonra selip (tekrar namaza durdu.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tekrar):
"Git abdest al!"
emretti. Adam gitti, abdest aldi, geri geldi. Bir adam:
"Ey Allah'in Resulu,
ona niye abdest almasini emir buyurdunuz?'' diye sordu.
"O, dedi, izarini
sarkitmis olarak namaz kiliyordu. Allah, izarini sarkitan erkegin namazini
kabul buyurmaz!''
Ebu Davud, Libas 28,
(4086).
MEST UZERINE MESHETMEK
3665 - Mugire Ibnu Su'be
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la
beraberdim. Bana:
"Ey Mugire, su kabini
al!'' emretti. Ben de onu aldim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (la
tenhaya gittik. O) benim gozumden kayboldu, kaza-yi hacet yapti, (geri dondu).
Uzerinde Sami bir cubbe vardi. (Abdest almak icin hazirlik yapti. Cubbesinin
yenlerini cemreyip) kollarini cikarmaya calisti. Ancak (yenler) dardi. Ellerini
(yenlerin uc kismindan geri cikarip cubbeyi sirtina koyup kollarini) alttan
cikardi. Ben su doktum, namaz icin abdest aldi. Mestleri uzerine meshetti,
sonra namaz kildi."
3666 - Bir diger rivayette:
"Mestlerini cikarmada yardimci olmak icin egildim. Bana:
"Birak onlari, zira
ben, abdestli olarak mestlerimi giyindim" buyurdu ve uzerlerine
meshetti.''
Bu Sahiheyn'in lafzidir.
3667 - Muslim merhumun bir
diger rivayetinde: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mestleri, basinin
on kismi (alni) ve sarigi uzerine meshetti '' denilmistir.
3668 - Ebu Davud'un bir
diger rivayetinde: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mestleri uzerine
meshetmisti; ben:
"Ey Allah'in Resulu!
yoksa unuttunuz mu?'' dedim.
"Bilakis, dedi, belki
sana unutturuldu. Aziz ve celil olan Rabbim, bana boyle emretti.''
Buhari, Vudu 48, 3 5, 49,
Salat 7, 25, Cihad 90, Megazi 80, Libas 10, 11; MusIim, Taharet 77, 79, 81, 82,
(274); Muvatta, Taharet 42, (1, 36); Ebu Davut, Taharet 59; (149, 150; 151);
Tirmizi, Taharet 72, (97, 98, 99, 100); Nesai, Taharet 96, 97, 100, 87, (1, 82,
83, 84, 76).
3669 - Hz. Bilal
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mestleri
ve ortusu uzerine meshetti."
3670 - Ebu Davud'un
rivayetinde soyle denmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ihtiyaci
icin (araziye) cikardi. Ben de O'na su tasirdim. (Kaza-yi hacet yapinca) abdest
alirdi. Bu sirada sarigi ve "bot'' lari uzerine meshederdi."
Muslim, Taharet 84, (275);
Ebu Davud, Taharet 59, (153); Tirmizi, Taharet 75, (101); Nesai, Taharet 86, 96
(1, 75, 81).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3661-3670 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.