Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3721-3730 )
3721 - Ebu Davud'un bir
rivayetinde soyle gelmistir: "Hz. Aise (radiyallahu anha) der ki:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam), basi uzerine uc kere su dokerdi: Biz
ise, ormelerimiz sebebiyle bes kere dokerdik."
3722 - Sahiheyn'in bir
rivayetinde soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), cenabetten
yikandigi zaman (sut sagilan sab gibi) bir kab(ta su) isterdi. Onu eliyle
tutar, basinin sag tarafini yikayarak baslar, sonra da sol kismini yikardi.
Sonra iki avucuyla su alir, onlarla basina dokerdi."
3723 - Buhari'nin diger bir
rivayetinde (Hz. Aise) soyle demistir: "(Resulullah'in zevcelerinden)
birimiz cenabet oldugu vakit, eliyle uc kere basinin uzerine su doker, sonra
eliyle uc kere sag tarafina su doker, diger eliyle de sol tarafin
dokerdi."
Buhari, Gusl 1,15,19;
Muslim, Hayz 35, (316); Muvatta, Taharet 67, (1, 44), 80, (1,45); Ebu Davud,
Taharet 98, (240, 241, 242, 243, 244),100, (253); Nesai, Taharet 152, 153, 155,
156, 157, (1, 132-135); Tirmizi, Taharet 76, ( 104).
3724 - Hz. Meymune
(radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
cenabetten yikanirken ben O'na perde oldum, (soyle yikanmisti):
Once ellerini yikadi. Sonra
sag eliyle (kaptan) solu uzerine su dokerek fercini ve (meniden) bulasanlari
yikadi. Sonra elini duvara -veya yere- surdu. Sonra namaz abdesti gibi abdest
aldi, ancak ayaklarini yikamayi terketti. Sonra uzerine su doktu. Sonra
ayaklarini cekip yikadi. Aleyhissalatu vesselam'in cenabetten guslu iste
boyledir."
Buhari, Gusl 1, 5, 7,8, 10,
11, 16, 18,21; Muslim, Hayz 4, (317); Ebu Davud, Taharet 98, (245); Tirmizi,
Taharet 76, (103); Nesai, Taharet 161, (1, 137), Gusl 15, (1, 204), 22, (1,
208).
3725 - Ibnu Omer
(radiyallahu anhuma) anlatiyor: "(Babam) Omer (radiyallahu anh) Resulullah
(aleyhissalatu vesselam)'a cenabetten nasil yikanacagini sordu. Aleyhissalatu vesselam
dedi ki:
"(Kisi) sag eli
uzerine su dokerek baslar, iki veya uc kere doker (ve ovalayip yikar). Sonra
sag elini kaba sokar (avucladigi suyu) ferci uzerine bosaltir, bu sirada sol
eli ferci uzerindedir. Dokulen su ile oralarindaki (meni bulasigi)ni
temizleninceye kadar yikar. Sonra isterse elini topraga koyar, sonra sol eli
uzerine, temizleninceye kadar su doker. Sonra uc kere ellerini yikar.
Istinsakta bulunur (burnuna su cekip yikar). Mazmaza yapar (agzina su alip
yikar). Yuzunu ve kollarini ucer kere yikar. Basina sira gelince meshetmez,
suyu doker (ve bedeninin geri kalan kismini yikar).''
Nesai Gusl 18, (1, 205,
206).
3726 - Ummu Seleme
(radiyallahu anha) anlatiyor: "(Bir gun) ey AIlah'in Resulu! dedim. Ben
cok orgusu olan bir kadinim. Hayiz ve cenabetten yikanirken orguleri cozeyim
mi?''
"Hayir! buyurdular,
basinin uzerine, ellerinle uc kere su avuclayip dokmen, sonra da bedenine su
dokup yikanman sana yeterlidir.''
Muslim, Hayz 58, (330); Ebu
Davud, Taharet 100, (251, 252); Tirmizi, Taharet 77, (105); Nesai, Taharet 150,
(1, 131).
3727 - Ubeyd Ibnu Umayr
el-Leysi anlatiyor: "Hz. Aise (radiyallahu anha) ye, Abdullah Ibnu
Omer'in, kadinlara yikandiklari zaman orgulerini acmalarini emrettigi haberi
ulasmisti, soyle dedi:
"Ibnu Omer 'e hayret
dogrusu! Kadinlara baslarini cozmelerini emrediyormus, bir de tras olmalarini
emretmiyor mu? Ben ve Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ayni kaptan
(beraberce) yikanirdik. Ben, basima uc kere su dokmekten baska birsey yapmazdim
(da Resulullah mudahale edip "orgulerini de coz '' demezdi)."
Muslim, Hayz 59, (331).
3728 - Katade rahimehullah
anlatiyor: "Hz. Enes (radiyallahu anh)'in bize anlattigina gore,
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in tek bir gusulle, butun hanimlarini
dolastigi olmustur."
Buhari, Gusl 12, 24, Nikah
4, 102; Ebu Davud, Taharet 75, (218); Tirmizi, Taharet 106, (140); Nesai,
Taharet 170 (1,143).
3729 - Ebu Rafi
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), birgun
butun hanimlarina ugradi. Her birisinin yaninda ayri ayri yikandi. Kendisine:
"Ey Allah'in Resulu
dedim, en sonunda bir kere yikansaniz olmaz mi?"
"(Olmasina olur,
ancak) boyle yapmak daha temiz, daha hos ve daha paktir!" buyurdular."
Ebu Davud, Taharet 86,
(219).
3730 - Ebu Sa'idi'l-Hudri
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "Biriniz ehline temas eder, sonra tekrar etmek dilerse
ikisi arasinda abdest alsin.''
Muslim, Hayz 27, (308); Ebu
Davud, Taharet 86, (220); Tirmizi, Taharet 107, (141); Nesai, Taharet 107,
(1,142).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3721-3730 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.