Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3831-3840 )
3831 - Sumeyy Mevla Ibnu
Ebi Bekr Ibni Abdirrahman anlatiyor: "Ka'ka ve Zeyd Ibnu Eslem, beni,
Sa'id Ibnu Museyyeb rahimehullah'a gonderip mustehazenin nasil yikanacagini
sordular. Said soyle acikladi: "Mustehaze, ogleden ogleye yikanir ve her
namaz icin abdest alir. Sayet kan galebe calacak olursaa bir bezle sargi
yapar."
Ebu Davud, Taharet 114,
(301).
(Ebu Davud) der ki:
"Ibnu Omer ve Enes radiyallahu anhum'den de bu sekilde (yani "Ogleden
ogleye yikanir" diye) rivayet edildi. Bu, ayni zamanda Salim Ibnu
Abdillah, Hasan Basri ve Ata rahimehumullah'in gorusudur."
Imam Malik dedi ki:
"Zannim o ki, Ibnu Museyyeb'in hadisi "temizlik vaktinden temizlik
vaktine" olacakti; "ogle vaktinden ogle vaktine" seklinde
gelmistir. Herhalde buna bir vehim karismis."
Bu hadisi el-Misver Ibnu
Abdilmelik de rivayet etmistir. Onun rivayetinde da " temizlik vaktinden
temizlik vaktine" seklinde gelmistir. Su halde raviler bunu "ogleden
ogleye" diye cevirmis olmali. Derim ki: "Kadi Iyaz'in zikrine gore
.................. noktali rivayet sahihtir. Dogruyu Allah bilir."
3832 - Hz. Ali radiyallahu
anh anlatiyor: "Mustehaze, hayiz muddeti sona erince her gun yikanir.
Uzerine tereyagi veya zeytinyagi surulmus bir yun kullanir."
Ebu Davud, Taharet 115,
(302).
3833 - Abdullah Ibnu Sufyan
rahimehullah anlatiyor: "Bir kadin, Ibnu Omer radiyallahu anhuma'ya soyle
sordu: "Kabe'yi ziyaret maksadiyla gelmistim. tam Mescid-i Haram'in
kapisina geldigim sirada kanamam basladi ve derhal geri donup, kanama duruncaya
kadar bekledim. Sonra yikandim. Tekrar tavaf icin geldigimde, kapinin yaninda
yine kan geldi. Ayni sekilde geri dondum, size geldim" Abdullah su cevabi
verdi: "Bu seytandan gelen bir zarardir. Bu durumda yikan. Pamuk tikayarak
bir bez bagla, sonra da tavafini yap!"
Muvatta, Hacc 124, (1,
371).
3834 - Ikrime rahimehullah
anlatiyor: "Ummu Habibe radiyallahu anha mustehaze idi. Kocasi ona temasta
bulunurdu. Ayni hal Hamne Bintu Cahs radiyallahu anha icin de mevzubahis idi."
Ebu Davud, Taharet 120,
(309).
3835 - Ummu Atiyye
radiyallahu anha anlatiyor: "(Hayiz muddetimiz dolup) temizlik donemi
basladiktan sonra gorulen bulanik ve sari akintiyi ciddiye almazdik..."
Ebu Davud, Taharet 119,
(307, 308); Nesai, Hayz, 7, (1, 186, 187).
3836 - Mercane Mevla Aise
radiyallahu anha anlatiyor: "Kadinlar Hz. Aise radiyallahu anha'ya
icerisinde pamuk bulunan bez (veya kap) gonderirlerdi. Bu pamuklar hayiz
kaniyla sari lekeler tasirdi. (Bu safhada) namaz kilinip kilinmayacagini sorarlardi.
Hz. Aise radiyallahu anha:
"Beyaz akintiyi gorunceye kadar acele etmeyin!" diye cevap verirdi.
Beyaz akintidan temizligi kastederdi."
Muvatta, Taharet 97, (1,
59). Buhari, bunu bab basliginda senetsiz olarak kaydetmistir. (Hayz 19).
3837 - Zeyd Ibnu Sabit'in
kizindan nakledildigine gore, kulagina, bir kisim kadinlarin gece yarisi,
temizliklerini kontrol icin, lamba getirtir olduklari haberi ulasir. O, bu
davranistan dolayi kadinlari ayiplar ve: "(Sahabe) kadinlari boyle yapmazlardi!"
der.
Muvatta, Taharet 98, (1,
59). Bunu Buhari bab basligi olarak (senetsiz) kaydetmistir. (Hayz 19).
3838 - Ummu Seleme
radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam devrinde,
nifas olan kadinlar nifaslarindan sonra kirk gun kirk gece otururlardi. Biz
yuzlerimize vers -yani kelef- olarak-surerdik..."
Ebu Davud, Taharet 121,
(311); Tirmizi, Taharet 105, (139).
YIYECEK ALETLERI
3839 - Hz. Enes radiyallahu
anh anlatiyor: "Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in ne sukurruce
(denilen tahta sofra) uzerinde yemek yedigini, ne ona inceltilmis (yufka) ekmek
yapildigini ve ne de yemek masasi (hivan) uzerinde yemek yedigini
hatirlamiyorum."
Enes'in bu sozunu rivayet
eden Katade'ye "Pekiyi neyin uzerinde yemek yiyorlardi?" diye
sorulmustu. "Sofralar uzerinde" diye cevap verdi."
Buhari Et'ime 8, 26, Rikak
17; Tirmizi, Et'ime 1, (1789).
3840 - Ebu Hazim
rahimehullah anlatiyor: "Sehl Ibnu Sa'd radiyallahu anh'a sordum:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam hic (kepeksiz has undan yapilmis) beyaz
ekmek yedi mi?" Bana su cevabi verdi: "Hayir! Resulullah
aleyhissalatu vesselam Allah'in O'nu peygamber olarak gonderdigi gunden
olunceye kadar hic beyaz ekmek gormedi." Ben tekrar sordum:
"Elekleriniz var miydi?"
"Hayir!, dedi,
Aleyhissalatu vesselam Allah'in kendisini peygamber olarak gonderdigi gunden
olunceye kkadar hic elek gormemistir."
"Oyleyse, dedim, siz
arpa ununu elemeden nasil yiyebiliyordunuz?"
"Arpayi ogutuyorduk,
sonra ufluyorduk, ufrugumuzun tesiriyle ucabilen (kepek) ucuyor geri kalan kismina
su katip (hamur yapiyor) ve yiyorduk" diye cevap verdi."
Buhari, Et'ime 22, 10;
Tirmizi, Zuhd 38, (2365).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3831-3840 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.