Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 6861-6870 )

ZULKADE AYINDA UMRE

6861 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Zulkade ayindan baska bir ayda umre yapmamistir."

MINAYA CIKMA

6862 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma'nin anlattigina gore: "Kendini (hacc sirasinda) bes vakti (yani Zilhicce'nin sekizinci gunu ogle, ikindi, aksam, yatsi ve Arefe gunu sabah namazlarini) Mina'da kilardi. Sonra Resulullah aleyhissalatu vesselam'in da boyle yaptigini arkadaslarina haber verdi."

ARAFAT'TA DUA

6863 - Abbas Ibnu Mirdas es-Sulemi radiyallahu anh'in anlattigina gore: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Arafe gunu aksami ummeti icin magfiret duasinda bulunmustur. Rabb Teala, duasina: "Ben, zalimler haric ummetini magfiret buyurdum. Zira ben zalimden mazlumun intikamini alacagim" diye icabette bulunmustur. Resulullah: "Ey Rabbim! Dilersen mazluma (kendi katindan bir lutuf olarak) cenneti verir, zalimi de affedersin!" dedi. O aksam Rabb Teala bu duasina icabet etmedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam Muzdelife'de sabah namazini kilinca, onceki (cevapsiz kalan) duasini tekrar etti. Duasina, arzusu istikametinde cevap verildi.
Ravi devamla der ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bunun uzerine (memnuniyetinden) guldu -veya "tebessum etti" demistir.- Hz. Ebu Bekr ve Omer radiyallahu anhuma: "Annem babam sana kurban olsunlar! Simdiye kadar bu saatlerde hic gulmemistiniz. Sizi gulduren sey nedir? Allah seni sevindirsin!" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "Allah'in dusmani Iblis, Rab Teala hazretlerinin, ummetimin hepsini magfiret buyurdugunu ogrenince, yerden toprak alip kendi yuzune sacti ve "Yaziklar olsun bana! Helak oldum, her emegim bosa gitti!" diye bagirip cagirmaya basladi. Onun bu korku ve uzuntusunu gormek beni guldurdu" buyurdular."

ARAFAT'TAN MUZDELIFE'YE DONUS

6864 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Kureysliler dediler ki: "Biz Ka'be-i Muazzama sakinleriyiz (yani onun yaninda ikamet eden imtiyazli kimseleriz). Biz (vakfe icin) Harem-i Serif'in disina cikmayiz (Arafat'a gitmeyiz, vakfemizi sadece Muzdelife'de tasradan gelenlerden ayri olarak yapariz)"dediler. Bunun uzerine Allah Teala hazretleri soyle buyurdular. (Mealen): "Sonra siz de, halkin ifaza yaptigi (dondugu) yerden (yani Arafat'tan Muzdelife'ye) ifaza yapiniz (akin akin donunuz)" (Bakara 199).

MUZDELIFE'DE VAKFE

6865 - Bilal Ibnu Rabah radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bana, Muzdelife vakfesinin sabahinda: "Ey Bilal! Halki sustur -veya Halki dinlet!" buyurdular. Sonra halka su hitabede bulundular:
"Allah Teala hazretleri, suphesiz, su Muzdelife'nizde, sizlere iyilik ve ihsanda bulunarak, gunahkarlarinizi, hayir sahipleriniz hatirina bagisladi. Iyilerinize diledigini verdi. Oyleyse Allah'in adiyla (buradan Mina'ya) hareket edin!"

AKABE CEMRESI (ILK TASLAMA YERI)NDE DURULMAZ

6866 - Ibnu Abbas radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Akabe cemresine tas attigi zaman hemen geciyor (orada dua ve zikir icin) durmuyordu."

TELBIYEYI KESME ZAMANI

6867 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Akabe cemresine (ilk taslama)ya kadar telbiye getirdi (Lebbeyk... dedi)."

6868 - Hz. Cabir Ibnu Abdillah radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, kurban gunu, Mina'da halk(in suallerine cevap vermek uzere) oturdu. Bir adam yanina gelip: "Ey Allah'in Resulu! Kurbanimi kesmezden once tras oldum!" dedi. "Bir zarari yok!" buyurdular. Sonra bir baskasi gelip: "Ey Allah'in Resulu! Taslamalari yapmazdan once kurbanimi kestim" dedi. "Bir zarari yok!" buyurdular. O gun menasikle ilgili takdim ve tehirden her ne sorulmussa mutlaka "Bir zarari yok!" diye cevap verdiler."

KURBAN BAYRAMINDA HUTBE

6869 - Cubeyr Ibnu Mut'im radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Mina'da Hayf (denilen dere kenarin)da ayaga kalkarak sunlari soyledi: "Benim sozumu isitip aynen teblig edenin yuzunu (Kiyamet gunu) Allah ak eylesin. Cunku fikih (dolu hadisleri) yuklenen nice kimseler vardir ki, fakih degildir. Nice hadis tasiyicilari vardir ki kendilerinden daha fakih olana hadis gotururler. Uc haslet vardir ki, bunlar oldukca mu'min kalbi kin ve husumet tasimaz: Ameli Allah rizasi icin ihlasli yapmak, musluman idarecilere hayirhah olmak, muslumanlarin cemaatine devam etmek... Cunku muslumanlarin dualari ona katilanlarin hepsini kusatir."

6870 - Abdullah Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Arafat'ta kulaklari kesik gibi kucuk olan devesinin ustunde oldugu halde soyle buyurdular: "Bugunun hangi gun oldugunu, bu ayin hangi ay oldugunu, bu beldenin hangi belde oldugunu biliyor musunuz?"
Halk: "Burasi haram beldedir, bu ay haram aydir, bugun kurban gunudur" diye cevap verdiler.

Aleyhissalatu vesselam sozlerine soyle devam ettiler: "Bilesiniz! Surasi muhakkak ki mallariniz, kanlariniz birbirinize karsi haramdir, tipki su ayinizin su belde ve su gundeki haramligi gibi. Bilesiniz! (Kiyamet gunu) Havz'in basina hepinizden once ben gelecegim. Ben sizin coklugunuzla diger ummetlere karsi iftihar edecegim. Sakin benim yuzumu kara cikarmayin. Haberiniz olsun! Ben pek cok kimseyi (sefaatimle) atesten kurtaracagim. Bazi kimseler de benden kurtarilacak (zebaniler onlari gotureceklerdir). Ben: "Ey Rabbim! (Zebanilerin benden kacirdiklari) benim sahabeciklerimdi (niye cehenneme goturuluyorlar?)" diyecegim. Allah Teala hazretleri soyle buyuracak: "Senden sonra onlarin neler ihdas ettiklerini sen bilmiyorsun!"


Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 6861-6870 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.