45 - Casiye Suresi - Yaşar Nuri Öztürk Meali
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Hâ, Mîm.
2. Azîz ve Hakîm olan Allah'tan Kitap'ın indirilişidir bu...
3. Kuşkusuz, göklerde ve yerde, iman sahipleri için sayısız ayetler vardır.
4. Ve sizin yaratılışınızda, her yana yaydığı canlılarda, kesinliği yakalayan
bir topluluk için ibretler, işaretler vardır.
5. Geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde, Allah'ın gökten bir rızık
indirip de onunla yerküreyi ölümünden sonra hayata kavuşturmasında, rüzgârların
her bir yana sevk edilişinde de aklını çalıştıran bir topluluk için izler,
işaretler vardır.
6. İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal
böyle iken Allah'tan ve onun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar?!
7. Yazıklar ve azaplar olsun günaha batmış her yalancı iftiracıya,
8. Ki Allah'ın ayetlerinin kendisine okunuşunu dinler, sonra böbürlenmiş
olarak inadında devam eder. Sanki hiç duymamıştır onları. Artık acıklı bir
azapla muştula böylesini.
9. Ayetlerimizden bir şeyin bilgisine ulaşınca, alaya aldı onu. İşte onlar
içindir horlayıp yere batıran bir azap.
10. Arkalarından cehennem! Kazanmış oldukları da Allah dışında edindikleri
veliler de onlara hiçbir yarar sağlamayacaktır. Çok büyük bir azap vardır onlar
için.
11. İyiye ve güzele bir kılavuzdur bu! Rablerinin ayetlerini inkâr edenler
için, korkunç bir pislik azabı öngörülmüştür.
12. Allah size denizi boyun eğdirdi ki, içinde gemiler O'nun emriyle akıp
gitsin, lütfundan istekte bulunasınız ve şükredebilesiniz.
13. Göklerde ne var, yerde ne varsa tümünü, O'ndan bir lütuf olarak size boyun
eğdirmiştir. Bunda, derin derin düşünen bir topluluk için elbette ibretler
vardır.
14. İman edenlere söyle: "Allah'ın günlerini ummayanları affetsinler ki,
O, bir toplumu kazandıklarıyla cezalandırsın."
15. Kim hayra ve barışa yönelik bir iş yaparsa kendi lehinedir. Kötülük yapan
da kendi aleyhine yapmış olur. Sonunda Rabbinize döndürülürsünüz.
16. Yemin olsun, biz, İsrailoğullarına Kitap'ı, hükmetme gücünü, peygamberliği
verdik, onları temiz yiyeceklerden rızıklandırdık ve kendilerini âlemler
üzerine imtiyazlı kıldık.
17. Onlara, iş ve yönetime ilişkin açık-seçik belgeler verdik. Onlar,
kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki azgınlık ve kıskançlık yüzünden
ihtilafa düştüler. Hiç kuşkusuz, Rabbin, onlar arasında, tartışıp durdukları
şeyle ilgili olarak kıyamet günü hüküm verecektir.
18. Daha sonra seni, iş ve yönetimde bir şerîat/bir yol-yöntem üzerine koyduk.
Artık ona uy! Bilmeyenlerin keyifleri ardınca gitme!
19. Kuşkun olmasın ki onlar, Allah karşısında sana hiçbir yarar
sağlayamazlar/Allah'tan gelecek hiçbir şeyi senden uzaklaştıramazlar. Zalimler
birbirlerinin dostlarıdır; Allah ise takvaya sarılanların Velî'sidir.
20. Bu Kur'an, insanların kalp gözlerini açacak ışıklardan oluşur. Gereğince
inanan bir toplum için de bir kılavuz ve bir rahmettir o.
21. Kötülüklere cesaretle dalanlar sanıyorlar mı ki, biz kendilerini, iman edip
hayra ve barışa yönelik işler yapanlarla aynı tutacağız. Hayatları ve ölümleri
onlarla aynı mı olacak?! Ne kötü hüküm veriyorlar bunlar!
22. Ve Allah, gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Ta ki her benlik, kazancının
karşılığıyla, hiç kimse zulme uğratılmaksızın, yüz yüze getirilsin.
23. Kendisinin ilahı olarak kendi duygu ve arzusunu almış kişiyi gördün mü?
Allah onu bir ilim üzerine saptırmış, kulağı ve kalbi üzerine mühür basmış, gözünün
üstüne de bir perde çekmiştir. Allah'tan sonra ona kim kılavuzluk edecektir.
Hâlâ düşünüp ibret almıyor musunuz?
24. Dediler ki: "Şu dünya hayatımızdan başkası yok. Ölüyoruz, diriliyoruz.
Bizi zamandan başkası helâk etmiyor." Onların bu konuda hiçbir bilgisi
yoktur. Sadece sanıda bulunuyorlar.
25. Ayetlerimiz, karşılarında açık-seçik mesajlar halinde okunduğunda,
delilleri sadece şöyle demek olmuştur: "Doğru sözlüler iseniz atalarımızı
getirin."
26. De ki: "Sizi Allah yaşatıyor; sonra sizi öldürecek, sonra da o
hakkında hiç kuşku bulunmayan kıyamet gününde bir araya getirecek. Ama
insanların çokları bilmiyorlar."
27. Göklerin ve yerin mülkü/saltanatı Allah'ındır. Kıyamet kopunca, işte o gün,
gerçekleri hükümsüz kılanlar hüsrana uğrayacaklardır.
28. O gün tüm ümmetleri, toplanıp diz çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına
davet edilir. Bugün, yapıp-ettiklerinizin karşılığıyla yüz yüze
getirileceksiniz.
29. Bu bizim kitabımız, karşınızda gerçeği söylüyor. Çünkü biz,
yapıp-ettiklerinizin kopyasını çıkarıyorduk/yaptıklarınızı kaydediyorduk.
30. İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanların durumu şu: Rableri
onları rahmetine sokacaktır. İşte açık zafer budur.
31. İnkâr ve nankörlüğe sapmış olanlara gelince, onlara şöyle denecek:
"Ayetlerimiz karşınızda okunurdu ama siz büyüklük taslardınız, suç işleyen
bir toplum oldunuz, öyle değil mi?"
32. Hani, size, "Hiç kuşkusuz, Allah'ın vaadi haktır, kıyamet saatinde de
şüphe yoktur" dendiğinde, siz şöyle demiştiniz: "Saat nedir,
bilmiyoruz. Sadece bir şeyler var sanıyoruz; kesin bir bilgimiz olmadığı için
inanmıyoruz."
33. Yaptıklarının kötülükleri karşılarına dikilmiş, alay edip durdukları şey
kendilerini kuşatıvermiştir.
34. Şöyle denilir: "Unutuyoruz sizi bugün! Tıpkı sizin, bugününüze
kavuşmayı unuttuğunuz gibi. İşte böyle! Sığınağınız ateştir; hiçbir yardımcınız
da olmayacaktır."
35. Bunun sebebi şudur: "Siz, Allah'ın ayetlerini eğlence aracı yaptınız,
dünya hayatı sizi aldattı/gurura itti. Bugün ateşten çıkarılmayacaklar, özür
dilemeleri de kabul edilmeyecek."
36. Hamt; göklerin Rabbi, yerin Rabbi, âlemlerin Rabbi olan Allah'adır!
37. Göklerde ve yerde ululuk/büyüklük O'nundur! Azîz'dir O, Hakîm'dir.
Yaşar Nuri Öztürk Meali - Kuranı Kerim
| |||