68 - Kalem Suresi - Yaşar Nuri Öztürk Meali
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Nûn! Yemin
olsun kaleme ve satır satır yazdıklarına
2. Ki sen,
cin tasallutuna uğramış değilsin; Rabbinin nimeti sayesinde,
3. Senin için
kesintisiz bir ödül var.
4. Ve
gerçekten sen, çok büyük bir ahlak üzerindesin.
5. Yakında
göreceksin, onlar da görecekler,
6. Hanginizmiş
fitneye tutulan, deliren!
7. Senin
Rabbin, evet O'dur kendi yolundan kimin saptığını en iyi bilen. Ve O'dur kimin
doğruya ve güzele kılavuzlandığını en iyi bilen.
8. O halde,
yalanlayanlara itaat etme!
9. İstediler
ki sen, alttan alıp gevşek davranasın/yağcılık edesin de onlar da yağcılık
etsinler/yumuşaklık göstersinler.
10. Şunların
hiçbirine eğilme, uyma: Çok yemin eden, bayağı-alçak,
11. Alaycı/gammaz,
koğuculuk için dolaşıp duran,
12. Hayrı
engelleyen, sınır tanımaz-saldırgan, günaha batmış,
13. Kaba/obur,
bütün bunlardan sonra da soyu bozuk, kötülükle damgalı.
14. Mal ve
oğullar sahibi olmuş da ne olmuş?
15. Ayetlerimiz
ona okunduğunda şöyle der: "Daha öncekilerin masalları!"
16. Yakında
biz onun hortumu üzerine damga basacağız/burnunu sürteceğiz.
17. Biz
onları, o bahçe sahiplerini belalandırdığımız gibi belalandırdık. Hani, onlar
sabaha çıktıklarında, bahçeyi mutlaka kesip biçeceklerine yemin etmişlerdi.
18. Hiçbir
istisna tanımıyorlardı.
19. Ama onlar
uyumaktayken, Rabbinden gelen bir dolaşıcı bahçeyi dolaştı da,
20. O,
simsiyah kesiliverdi.
21. Sabaha
çıktıklarında birbirlerine seslendiler:
22. "Hadi,
eğer biçecekseniz ekininize erken gidin."
23. Yola
koyuldular. Aralarında fısıldaşıyorlardı:
24. "Hey!
Bugün oraya bir yoksul girip yanınıza gelmesin!"
25. Sadece
engellemeye, şiddete güçleri yeten kişiler olarak erkenden vardılar.
26. Fakat
bahçeyi görünce: "Yahu, biz yanlış gelmişiz." dediler!
27. "Hayır,
hayır! Biz mahrum edilenleriz."
28. Ortancaları/ılımlı
olanı şöyle dedi: "Ben size söylemedim mi? Tespih etseydiniz ya!"
29. O zaman
dediler ki: "Tespih ederiz seni, ey Rabbimiz! Gerçekten biz zalimler
olduk."
30. Bunun
üzerine birbirlerini kınamaya başladılar.
31. "Yazıklar
olsun bize, dediler, biz gerçekten azgınlarmışız!"
32. "Umarız,
Rabbimiz bize onun yerine daha hayırlısını verir. Biz de her şeyimizle
Rabbimize yöneliriz."
33. İşte
böyledir azap! Âhiretin azabı ise gerçekten çok daha büyüktür. Bir bilselerdi!
34. Takva
sahipleri için, Rableri katında nimetlerle dolu cennetler vardır.
35. Biz,
Müslümanları/Allah'a teslim olanları, suçlular gibi yapar mıyız?
36. Neniz var
sizin, nasıl hüküm veriyorsunuz?
37. Yoksa
sizin bir kitabınız var da ondan ders mi görüyorsunuz?
38. Onda,
keyfinize uyan her şeyi rahatça buluyorsunuz.
39. Yoksa
sizin lehinize üzerimizde kıyamete kadar uzanacak yeminler mi var da siz ne
hükmederseniz oluverecek!
40. Sor
onlara: "Böyle bir şeye hangisi kefil?"
41. Yoksa
kendilerinin ortakları mı var? Eğer doğru sözlüler iseler, çığırıversinler
ortaklarını!
42. Baldırın
çıplak kalacağı, secdelere çağrılacakları gün, onu da yapamayacaklar.
43. Gözleri
yere eğilmiş, benliklerini zillet kaplamıştır. Onlar, sapasağlam oldukları
zaman da secde etmeye çağrılıyorlardı.
44. Bu sözü
yalanlayanla beni baş başa bırak. Onları, bilmedikleri yerden yakalayacağız.
45. Süre
tanıyorum onlara. Tuzağım gerçekten zorludur benim.
46. Bir ücret
mi istiyorsun kendilerinden de onlar, bir borç altında eziliyorlar!
47. Yoksa
gayb, yanlarında da onlar mı yazıyorlar?
48. Artık,
Rabbinin hüküm vermesi için sabret! Balığın dostu Yûnus gibi olma! Hani o,
öfkelendirilmiş bir halde yakarmıştı.
49. Eğer ona,
Rabbinden bir nimet ulaşmasaydı, horlanmış bir halde cascavlak bir yere
atılırdı.
50. Fakat
Rabbi onu seçip yüceltti ve barışseverlerden yaptı.
51. O küfre
sapanlar, Zikir'i/Kur'an'ı işittiklerinde az kalsın gözleriyle seni
devireceklerdi. "Bu tam bir cinlidir." diyorlardı.
52. Oysaki o
Zikir/Kur'an âlemler için bir öğütten başka şey değildir.
Yaşar Nuri Öztürk Meali - Kuranı Kerim
| |||