19 - Meryem Suresi - Yaşar Nuri Öztürk Meali
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd.
2. Rabbinin rahmetinin, Zekeriyya
kuluna anılışıdır bu...
3. Hani o, Rabbine gizli bir sesle
seslenmişti de,
4. Şöyle demişti: "Rabbim, işte
karşındayım. Kemik gevşedi bende. İhtiyarlıktan başım beyaz alevle tutuştu.
Sana yakarma/senin için çağrı yapma konusunda ise Rabbim, hiç bedbaht/zorluk ve
şiddet yanlısı olmadım."
5. "Ben, arkamdan gelecek
yakınlarımdan endişe ediyorum. Karımsa kısır. O halde, katından bana bir dost
bağışla;
6. Ki hem bana mirasçı olsun hem de
Yakub hanedanına mirasçı olsun. Ve onu hoşnutluğunu kazanmış bir kul eyle,
Rabbim."
7. Ey Zekeriyya! Biz sana bir oğul
müjdeliyoruz; adı Yahya, daha önce ona hiç kimseyi adaş yapmadık.
8. Dedi: "Rabbim, benim için
oğul nasıl söz konusu olur? Karım, doğurganlığını yitirmiştir, bense yaşlılığın
gerçekten en ileri basamağına ulaştım."
9. "Bu budur." dedi. Rabbin
şöyle buyurdu: "Onu yapmak benim için çok kolaydır. Nitekim daha önce de
sen hiçbir şey değilken seni yaratmıştım."
10. Dedi: "Rabbim, bana bir
işaret ver." Cevap verdi: "İşaretin, sapasağlam olduğun halde üç gece
insanlarla konuşmamandır."
11. Bunun üzerine Zekeriyya, yakarış
yerinden ayrılıp halkının karşısına geçti ve onlara "Sabah-akşam tespih
edin" diye işaret verdi.
12. "Ey Yahya! Kitap'ı kuvvetle
tut." Biz ona daha sabi iken hikmet verdik.
13. Katımızdan bir kalp yumuşaklığı,
bir temizlik verdik. Korunan biriydi o.
14. Ana-babasına iyilik eden biriydi;
zorba, isyancı biri değil.
15. Selam olsun ona, doğduğu gün,
öleceği gün ve diri olarak kaldırılacağı gün.
16. Kitap'ta Meryem'i de an. Hani o,
ailesinden ayrılıp doğu tarafında bir mekâna çekilmişti.
17. Onlarla arasına bir perde
çekmişti. Biz de rûhumuzu ona göndermiştik de o kendisine sapasağlam bir insan
şeklinde görünmüştü.
18. Meryem demişti: "Ben senden,
Rahman'a sığınıyorum. Takva sahibi biriysen dikkatli ol."
19. Rûh dedi: "Ben, sadece
Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir oğlan bağışlamak için buradayım."
20. Dedi: "Benim nasıl oğlum
olur; bana herhangi bir insan dokunmadı. Ben bir kahpe de değilim."
21. Dedi: "İşte böyle! Rabbin
buyurdu ki: "O benim için çok kolaydır. Böyle olması onu, insanlara bir
mucize ve bizden bir rahmet yapmamız içindir. Hükme bağlanmış bir iştir
bu."
22. Ona gebe kaldı. Ardından da onunla
uzak bir mekâna çekildi.
23. Nihayet doğum sancısı onu, bir
hurma ağacının kütüğüne götürdü. "Ah dedi, keşke daha önce ölseydim, keşke
unutulup gitseydim."
24. Altından ona şöyle seslendi:
"Tasalanma, Rabbin senin alt yanında bir su arkı vücuda getirdi."
25. "Hurma ağacının kütüğünü
kendine doğru salla, üzerine olgun, taze hurma dökülecektir."
26. "Artık ye, iç. Gözün aydın
olsun. Eğer insanlardan birini görürsen şöyle söyle: "Ben Rahman için oruç
adadım. Onun için bugün, insan cinsinden hiç kimseyle konuşmayacağım."
27. Meryem, onu taşıyarak toplumuna
getirdi. "Ey Meryem, dediler, şaşılacak bir iş yaptın!"
28. "Ey Harun'un kızkardeşi!
Baban kötü bir adam değildi. Annen de bir kahpe değildi."
29. Meryem, çocuğa işaret etti.
Dediler: "Beşikteki bir sabiyle nasıl konuşuruz?"
30. Sabi dedi: "Ben Allah'ın
kuluyum. O bana kitap verdi, beni peygamber yaptı."
31. "Beni, bulunduğum her yerde
kutsal ve bereketli kıldı. Yaşadığım sürece bana namazı/duayı, zekâtı
önerdi."
32. "Anneme iyilik etmemi önerdi.
Beni zorba bir eşkıya yapmadı."
33. "Selam bana doğduğum gün,
öleceğim gün ve diri olarak kaldırılacağım gün."
34. İşte Meryem'in oğlu İsa budur!
Hakkında kuşku ve çelişmeye düştükleri şeyin doğrusu bu sözdür.
35. Bir oğul edinmek Allah'a asla
yakışmaz. O'nun şanı yücedir. Bir iş ve oluşa karar verdi mi, ona sadece
"Ol!" der, o hemen oluverir.
36. Şüphesiz, Allah, benim de
Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir. O halde O'na ibadet edin. Dosdoğru yol budur.
37. Kendi aralarından çıkan hizipler
ihtilafa düştüler. Büyük bir günün tanıklığından ötürü vay o inkârcıların
haline!
38. Bize gelecekleri gün neler
işitecekler, neler görecekler! Fakat o zalimler bugün, açık bir sapıklık
içindedirler.
39. Sen onları, o hasret günü ile
ilgili olarak uyar. Çünkü onlar gaflet içindeyken, iman da etmemişken iş
bitirilmiş olacaktır.
40. Yeryüzüne ve üzerindekilere biz
mirasçı olacağız, biz! Ve bize döndürülecekler.
41. Kitap'ta İbrahim'i de an. O,
özü-sözü doğru bir peygamberdi.
42. Hani, babasına demişti ki:
"Babacığım; işitmeyen, görmeyen, sana hiçbir yarar sağlamayan şeylere
niçin kulluk ediyorsun?"
43. "Babacığım, bana ilimden,
sana ulaşmayan bir nasip geldi. O halde bana uy ki, seni düzgün bir yola
ileteyim!"
44. "Babacığım, şeytana kulluk
etme! Çünkü şeytan Rahman'a isyan etmişti."
45. "Babacığım, ben sana
Rahman'dan bir azap dokunmasından, böylece şeytanın dostu haline gelmenden
korkuyorum!"
46. Babası dedi: "Sen benim
ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun ey İbrahim! Eğer bu işe son vermezsen, vallahi
seni taşlarım! Uzun bir süre uzak kal benden!"
47. Dedi: "Selam sana! Senin için
Rabbimden af dileyeceğim. Çünkü O, bana karşı çok lütufkârdır."
48. "Sizden de Allah dışındaki
yakardıklarınızdan da ayrılıyorum; Rabbime dua edeceğim. Umarım, Rabbime
yakarışımla/Rabbim için çağrımda bahtsızlığa/eşkıyalığa düşmem."
49. İbrahim, onlardan ve Allah dışında
kulluk ettiklerinden uzaklaşınca, ona İshak'ı ve Yakub'u bağışladık ve hepsini
peygamber yaptık.
50. Onlara, rahmetimizden nimetler
bağışladık. Ve kendileri için yüksek bir doğruluk dili oluşturduk.
51. Kitap'ta Mûsa'yı da an. Çünkü o,
içtenlik ve dürüstlüğe erdirilmişti ve o bir resul, bir peygamberdi.
52. Ona Tûr'un sağ tarafından
seslendik. Onu, fısıldaşan kimse kadar yaklaştırdık.
53. Rahmetimizden ona kardeşi Hârun'u
bir peygamber olarak armağan ettik.
54. Kitap'ta İsmail'i de an. Çünkü o,
vaadinde sadıktı; bir resuldü, bir peygamberdi.
55. Ailesine namazı/duayı, zekâtı
emrederdi. Rabbi katında hoşnutluk kazanmış bir kişiydi.
56. Kitap'ta İdris'i de an. Çünkü o,
özü-sözü tam uyuşan bir kişiydi, bir peygamberdi.
57. Onu yüce bir mekâna yükselttik.
58. İşte bunlar, Allah'ın kendilerine
nimet lütfettiği peygamberlerdendir: Âdem'in soyundan, Nûh'la birlikte
taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail'in soyundan, kılavuzluk edip seçtiğimiz
kimselerden. Kendilerine Rahman'ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdelere
kapanırlardı.
59. Ama arkalarından öyle bir nesil
geldi ki; namazı/duayı yitirdiler, şehvetlere uydular. Bunlar, azgınlıklarının
cezasını bulacaklardır.
60. Tövbe eden, iman edip hayra ve
barışa yönelik iyi iş yapan müstesna. Böyleleri cennete girecekler ve hiçbir
şekilde haksızlığa uğratılmayacaklar.
61. Rahman'ın, kullarına gaybda vaat
ettiği Adn cennetlerine girecekler. Kuşkusuz, O'nun vaadi yerine gelir.
62. Orada boş lakırdı değil, yalnızca
"Selam!" işitirler. Orada kendilerinin sabah, akşam, rızıkları da
hazırdır.
63. Kullarımızdan takva sahibi
olanları mirasçı yapacağımız cennet işte budur.
64. Biz sadece Rabbinin emrini
indiririz/biz ancak Rabbinin emriyle ineriz. Önümüzdeki, arkamızdaki ve bunlar
arasındaki her şey O'nundur. Rabbin asla unutkan değildir.
65. Göklerin, yerin ve bunlar
arasındaki şeylerin Rabbidir O. O'na ibadet et ve O'na ibadette sabırlı ol.
O'na adaş olacak birini biliyor musun?
66. Diyor ki insan: "Öldüğüm
zaman diri olarak tekrar çıkarılacak mıyım?"
67. Hatırlamıyor mu insan; o daha önce
hiçbir şey değilken, onu biz yarattık.
68. Rabbine yemin olsun ki; onları da,
şeytanları da mutlaka haşredeceğiz, sonra hepsini diz çökmüş halde cehennemin
çevresinde hazır bulunduracağız.
69. Sonra her gruptan, Rahman'a karşı
kafa tutmada daha şiddetli davrananlar kimlerse, onları ayıracağız.
70. Elbette ki biz, oraya girmeye daha
layık olanların kimler olduğunu herkesten iyi biliriz.
71. İçinizden oraya uğramayacak hiç
kimse yoktur. Bu, Rabbin üzerinde kesinleşmiş bir hükümdür.
72. Sonra biz, korunup sakınanları
kurtaracağız. Zalimleri de orada dizleri üzerinde çökmüş bırakacağız.
73. Onlara ayetlerimiz açık-seçik
okunduğunda, inkâr edenler inananlara şöyle derler: "İki zümreden hangisi
makamca daha üstün, meclisce daha güzel?"
74. Onlardan önce nice kuşaklar helâk
ettik ki, malca ve manzaraca daha alımlıydılar.
75. De ki: "Her kim sapıklıkta
ise Rahman ona iyice süre versin. Nihayet, kendilerine vaat edileni, azabı veya
kıyametin kopuşunu gördüklerinde mekânca daha kötü, taraflarca daha zayıf
olanın kim olduğunu bilecekler."
76. Allah, doğru yolda olanların
hidayetini artırır. Barışa ve hayra yönelik kalıcı işler, Rabbin katında
sevapça daha üstün, sonuç bakımından daha hayırlıdır.
77. Ayetlerimizi inkâr edip,
"Bana mal da evlat da kesinlikle verilecek." diyeni gördün mü?
78. Bu adam gaybı mı öğrendi, yoksa
Rahman katında bir söz mü aldı?
79. Hayır, hayır! Biz onun söylediğini
yazacağız ve onun için azabı uzattıkça uzatacağız.
80. O dediklerine biz vâris olacağız.
Kendisi bir başına bize gelecek.
81. Kendilerine onur ve destek
olsunlar diye Allah dışında ilahlar edindiler.
82. Hayır, hayır! Onlar, onların
ibadetlerini inkâr edecekler ve onların aleyhinde düşman kesilecekler.
83. Görmedin mi biz, şeytanları
inkârcıların üzerine salmışız da onları oynatıp kıvırttırıyorlar.
84. Onlar için acele etme. Biz onlar
için günleri teker teker sayıyoruz.
85. Gün olur, o sakınanları biz,
Rahman'ın huzurunda heyet halinde toplarız.
86. Suçluları da susuz ve yaya olarak
cehenneme sevk ederiz.
87. Rahman katında söz almış olandan
başkaları şefaat imkânı bulamazlar.
88. "Rahman çocuk edindi."
dediler.
89. Yemin olsun ki siz, çok çirkin bir
iddiada bulundunuz.
90. Bu söz yüzünden neredeyse gökler
çatlayacak, yer parçalanacak, dağlar yıkılıp çökecek;
91. Rahman için çocuk iddia
ettiklerinden ötürü.
92. Rahman'a çocuk edinmek yakışmaz.
93. Göklerde ve yerde bulunan herkes,
Rahman'a kul olarak gelecektir.
94. Yemin olsun, O onların hepsini
kuşatmış ve tamamını tek tek saymıştır.
95. Ve onların hepsi kıyamet günü O'na
tek tek gelecektir.
96. İman edip hayra ve barışa yönelik
işler yapanlara gelince, Rahman onlar için bir sevgi oluşturacaktır.
97. Biz onu; senin dilinle
kolaylaştırdık ki, sakınanları onunla müjdeleyesin, inatçı bir kavmi de onunla
uyarasın.
98. Biz onlardan önce de nice
kuşakları helâk ettik. Onlardan herhangi birini hissediyor musun, yahut onların
bir iniltisini duyuyor musun?
Yaşar Nuri Öztürk Meali - Kuranı Kerim
| |||