56 - Vakia Suresi - Yaşar Nuri Öztürk Meali
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. O beklenen
müthiş olay olduğunda,
2. Yoktur onun
oluşunu yalanlayacak.
3. Kimini
alçaltır, kimini yükseltir.
4. Yerküre bir
sarsılışla sarsıldığında,
5. Dağlar bir
serpilişle serpildiğinde,
6. Hepsi un-ufak
olup dağılmıştır.
7. Ve sizler, üç
çift/sınıf oluvermişsinizdir.
8. İşte uğur ve
mutluluk yâranı. Nedir uğur ve mutluluk yâranı?
9. İşte şomluk ve
bunalım yâranı. Nedir şomluk ve bunalım yâranı?
10. Ve oluşta önde
gidenler, yarışta önde gidenler...
11. İşte onlardır
yaklaştırılanlar.
12. Nimetlerle
dolu bahçelerdedirler.
13. Büyük kısmı
öncekilerden,
14. Az bir kısmı
da sonrakilerden.
15. Süslü, nakışlı
tahtlar üzerinde,
16. Onlar üstünde
karşılıklı yan gelip yaslanırlar.
17. Gencecik
uşaklar dolanır çevrelerinde. Sürekli hizmete adanmışlardır.
18. Sürahiler,
ibrikler ve öz kaynağından içkilerle doldurulmuş kadehler eşliğinde.
19. Ne başları
döner ondan ne de akılları karışır.
20. Ve meyveler,
gönüllerince seçtiklerinden.
21. Ve kuş eti
iştahlarınca beğendiklerinden.
22. Ve genç
kadınlar, iri ve siyah gözlü.
23. Titizlikle
korunan inciler misali;
24. Yaptıklarına
karşılık olarak.
25. Ne boş bir laf
işitirler orada ne de günaha sokacak bir şey.
26. Sadece
"Selam, selam!" denir.
27. Uğur ve
mutluluk yâranı. Nedir uğur ve mutluluk yâranı?
28. Dikensiz
kirazlar,
29. Meyve dizili
muz ağaçları,
30. Uzayan
gölgeler,
31. Akıp dökülen
sular,
32. Birçok
meyveler arasındadırlar.
33. Ne tükenir ne
yasaklanır.
34. Yükseğe
yerleştirilmiş döşekler içinde.
35. Biz kadınları
da güzel bir biçimde yeniden yaratmış,
36. Hepsini
bakireler yapmışızdır,
37. Yaşıt cilveli
dilberler halinde,
38. Uğur ve
mutluluk yâranı için.
39. Bir bölümü
öncekilerden.
40. Bir bölümü de
sonrakilerden.
41. Ve şomluk ve
uğursuzluk yâranı. Nedir şomluk ve uğursuzluk yâranı?
42. İliklere
işleyen bir ateş ve kaynar su içinde,
43. Simsiyah bir
gölge altındadırlar.
44. Ne serindir ne
de cömert.
45. Çünkü şomluk
yâranı, bundan önce servet ve refahla şımaranlardı.
46. O büyük günah
üzerinde ısrar edip dururlardı.
47. Ve şöyle
derlerdi: "Ölünce mi, toprak ve kemik haline gelince mi, sahi o zaman mı
yeniden diriltileceğiz?"
48. "Önceki
atalarımız da mı?"
49. De ki:
"Öncekiler de sonrakiler de."
50. Bilinen bir
günün buluşma vakti/buluşma yerinde mutlaka bir araya getirileceklerdir.
51. Ve siz de ey
sapık yalanlayıcılar!
52. Zakkumdan bir
ağaçtan mutlaka yiyeceksiniz/yiyecekler.
53. Karınları dolduracaklar
ondan,
54. Üzerine
içecekler kaynar sudan,
55. Susuzluktan
çıkmış develerin içişi gibi içecekler.
56. Din gününde
ağırlanışları böyledir.
57. Sizi biz
yarattık, biz! Tasdik etseydiniz olmaz mıydı?
58. Akıttığınız
meniyi gördünüz mü?
59. Siz mi
yaratıyorsunuz onu, yoksa yaratıcılar bizler miyiz?
60. Ölümü aranızda
biz takdir ettik. Biz önüne geçilecekler değiliz.
61. Yerinize diğer
benzerlerinizi getireceğiz ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden
oluşturacağız.
62. Yemin olsun,
ilk yaratışı/yaratılışı bildiniz. Peki düşünüp ibret alsanız olmaz mı?
63. Ekmekte
olduğunuzu gördünüz mü?
64. Siz mi
bitiriyorsunuz onu, yoksa bitirenler bizler miyiz?
65. Dileseydik,
onu kuru bir çöl haline getirirdik de başlardınız şu şekilde gevelemeye:
66. "Vallahi,
kayba uğrayıp borçlandık."
67. "Doğrusu
mahrum bırakıldık biz."
68. Şu içmekte
olduğunuz suya baktınız mı?
69. Buluttan onu
siz mi indirdiniz, yoksa indirenler bizler miyiz?
70. Dileseydik,
onu tuzlu yapıverirdik. Peki şükretmeniz gerekmez mi?
71. Çakıp çakıp
çıkardığınız o ateşi gördünüz mü?
72. Onun ağacını
siz mi yarattınız yoksa yaratıp oluşturan bizler miyiz?
73. Biz onu hem
bir ibret hem de çöl yolcularına bir nimet kıldık.
74. O halde o yüce
Rabbinin adını tespih et!
75. İş onların
sandığı gibi değil! Yıldızların doğup batma, kayıp düşme noktalarına yemin
ediyorum.
76. Ve eğer
bilirseniz, gerçekten büyük bir yemindir bu.
77. O, kesinlikle
şerefli bir Kur'an'dır.
78. Titizlikle
saklanan bir Kitap'tadır.
79. Ona, arındırılmışlardan
başkası dokunmaz.
80. Âlemlerin
Rabbi'nden indirilmiştir.
81. Şimdi siz, bu
sözü mü kirletip küçümseyeceksiniz/bu sözle mi alttan alıp gevşek
davranacaksınız/bu sözle mi yağcılık edeceksiniz?
82. Rızkınızı,
yalanlamanızdan ibaret mi kılıyorsunuz?
83. Ya o canın
boğaza gelip dayandığı zaman!
84. İşte o zaman
siz bakakalırsınız!
85. Biz ona sizden
daha yakınız, ama siz görmezsiniz.
86. Madem ceza
görmeyecek kişilersiniz,
87. Eğer doğru
sözlülerseniz, onu geri çevirsenize.
88. Eğer o, yaklaştırılanlardan
ise;
89. Rahatlık,
güzel rızık ve nimetlerle dolu cennet var ona.
90. Eğer kutlu,
uğurlu kişilerdense,
91. "Selam
sana kutlu ve uğurlu kişilerden!" denir ona.
92. Eğer
yalanlayan sapıklardansa;
93. Kaynar sudan
bir ziyafet,
94. Ve cehenneme
salıverilme var ona.
95. İşte budur, o
tartışmasız, o kesin gerçek!
96. Artık, o yüce
Rabbinin adını tespih et!
Yaşar Nuri Öztürk Meali - Kuranı Kerim
| |||