Yaşar Nuri Öztürk Meali - Kuranı Kerim
| |||
Fetih Suresi - Yaşar Nuri Öztürk Meali
48 - Fetih Suresi - Yaşar Nuri Öztürk Meali
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Şu bir gerçek ki, biz sana apaçık bir fetih nasip ettik.
2. Ki Allah senin günahından geçmiş olanı da gelecek olanı da bağışlasın,
nimetini senin üzerinde tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola kılavuzlasın.
3. Ve Allah sana onur ve kudret dolu bir yardımla destek verecektir.
4. O O'dur ki, müminlerin gönüllerine, imanları beraberinde iman
geliştirsinler diye, mutluluk ve huzur indirdi. Yalnız Allah'ındır göklerin ve
yerin orduları. Alîm'dir Allah, Hakîm'dir.
5. İnanmış erkekleri ve inanmış kadınları, altlarından ırmaklar akan
cennetlere sokması içindir bu. Sürekli kalıcıdırlar orada. Ve onların çirkin
davranışlarını örtüp gizlemesi içindir. İşte bu, Allah katında çok büyük bir
kurtuluş ve eriştir.
6. Ve Allah hakkında kötü sanılar besleyen erkek münafıklarla kadın
münafıklara ve erkek putperestlerle kadın putperestlere, o kötülük girdabı
başlarına dönesilere azap etsin diyedir bu. Allah onlara öfkelenmiş, onları lanetlemiş
ve kendilerine cehennem hazırlamıştır. Kötü bir varış yeridir o.
7. Yalnız Allah'ındır göklerin ve yerin orduları. Azîz'dir Allah, Hakîm'dir.
8. Şu bir gerçek ki, biz seni, bir tanık, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı
olarak gönderdik.
9. Allah'a ve resulüne inanasınız, O'nu destekleyesiniz, O'nu yüce bilesiniz
ve sabah-akşam O'nu tespih edesiniz diye.
10. O seninle el tutuşup sözleşenler var ya, onlar gerçekte Allah ile
bey'atleşiyorlar. Allah'ın eli onların ellerinin üstündedir. Kim ahdi bozar,
döneklik ederse kendi aleyhine döneklik etmiş olur. Ve kim Allah'a verdiği
sözde vefalı davranırsa, Allah ona büyük bir ödül verecektir.
11. Bedevilerden, geri bırakılmış olanlar sana şöyle diyecekler: "Bizleri,
mallarımız ve ailelerimiz oyaladı. O halde bizim için Allah'tan af dile."
Onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki: "Allah size
bir zarar dilerse, yahut bir yarar murat ederse, O'nun sizin için dilediğine
kim engel olabilir?" Doğrusu şu ki, Allah, sizin yaptıklarınızdan
haberdardır.
12. Siz sanmıştınız ki, resul de müminler de ailelerine bir daha asla
dönmeyecekler. Bu düşünce kalplerinizde süslendi de çirkin bir sanıya
saplandınız ve mahvolmuş bir topluluk haline geldiniz.
13. Kim Allah'a ve resulüne iman etmezse bilsin ki biz, inkârcılar için alevli
bir ateş hazırladık.
14. Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır! Dilediğini affeder, dilediğine azap
eder. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.
15. Geri bırakılanlar, ganimetleri almak üzere gittiğiniz zaman şöyle
diyecekler: "İzin verin, biz de size uyalım!" Onlar Allah'ın kelamını
değiştirmek istiyorlar. De ki: "Bize asla uyamazsınız! Allah önceden de
böyle buyurmuştu." Bu kez şöyle diyecekler: "Hayır, siz bizi
kıskanıyorsunuz." İşin doğrusu şu ki, onlar çok az anlıyorlar/onlar, az
bir kısmı hariç, anlamıyorlar.
16. Bedevilerden, geri bırakılmış olanlara de ki: "Siz yakında çok zorlu
savaş veren bir kavimle çarpışmaya çağrılacaksınız. Ya onlarla çarpışırsınız,
yahut onlar Müslüman olurlar. Eğer itaat ederseniz, Allah size güzel bir ödül
verecektir. Yok eğer önceden döndüğünüz gibi yüz çevirirseniz, Allah sizi
acıklı bir azapla cezalandırır."
17. Köre zorlama yoktur, topala zorlama yoktur, hastaya da zorlama yoktur. Kim
Allah'a ve resulüne itaat ederse, Allah onu altından ırmaklar akan cennetlere
koyar. Kim de yüz çevirirse, Allah onu acıklı bir azapla cezalandırır.
18. Yemin olsun, Allah müminlerden, o ağacın altında sana bey'at ettikleri
sırada hoşnut olmuştur. Onların gönüllerindekini bilmiş, üzerlerine huzur ve
sükûn indirmiş ve kendilerine yakın bir fetih nasip etmiştir.
19. Alacakları birçok ganimetler de nasip etmiştir. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.
20. Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaat etti. Şunu da size
aceleden verdi ve insanların ellerini de sizden uzak tuttu ki bu, inananlara
bir ibret olsun ve Allah sizi dosdoğru yola kılavuzlasın.
21. Sizin güç yetireceğiniz başka ganimetler de vardır. Allah onları kuşatmış
bulunuyor. Allah, her şey üzerinde Kadîr'dir.
22. Eğer küfredenler sizinle savaşsalardı, sırtlarını dönüp kaçacaklardı.
Sonra, bir dost da bir yardımcı da bulamazlardı.
23. Bu, Allah'ın öteden beri işleyip duran yolu-yöntemidir. Allah'ın yol ve
yönteminde hiçbir değişme bulamazsın.
24. O O'dur ki, sizi onlarla galip getirdikten sonra Mekke'nin göbeğinde
onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan uzak tuttu. Allah,
yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir.
25. Onlar o kişilerdir ki, küfre sapıp sizi Mescid-i Haram'dan geri çevirdiler,
bekletilen kurbanlık hediyelerin, yerlerine ulaşmasına engel oldular. Eğer
kendilerini tanımadığınız için çiğneyeceğiniz ve bu bilgisizlik yüzünden üzüntü
ve kınayışla karşılaşacağınız inanmış erkeklerle inanmış kadınlar olmasaydı, iş
başka türlü olurdu. Böyle olması, Allah'ın, dilediğini rahmetine sokması
içindir. Onlar birbirlerinden ayrılmış olsalardı, inkâra sapanları acıklı bir azapla
cezalandırırdık.
26. İnkâr edenler, kalplerine öfkeli taassubu, o cahiliye taassubunu
yerleştirmişlerdi. Allah ise huzur ve mutluluğu resulünün, inananların üstüne
indirmişti. Onları, takva kelimesine bağlı tutmuştu. Zaten onlar buna layık ve
ehil idiler. Allah her şeyi çok iyi bilmektedir.
27. Yemin olsun ki Allah, resulüne o rüyayı hak olarak doğru çıkarmıştır. Allah
dilerse, başlarınızı tıraş etmiş, saçlarınızı kısaltmış olarak güven içinde,
korku duymadan Mescid-i Haram'a mutlaka gireceksiniz. Allah, sizin
bilmediğinizi bildi de bundan önce size yakın bir fetih nasip etti.
28. O, resulünü hidayet ve hak dinle gönderdi ki, o dini tüm dinlere üstün
kılsın. Tanık olarak Allah yeter!
29. Muhammed, Allah'ın resulüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çok
çetin, kendi aralarında çok sevecendirler/çok merhametlidirler. Sen onları rükû
eder, secdeye kapanır halde görürsün. Allah'tan bir lütuf ve hoşnutluk ister
dururlar. Görünüşlerine gelince, yüzlerinde secde eseri/izi vardır. Bu onların Tevrat'taki
nitelikleri. İncil'deki nitelikleri de şöyle: Tıpkı bir ekin ki filizini
çıkarmış, o filizi kuvvetlendirmiş. Filiz kalınlaştı, gövdesi üzerine dikildi.
Ziraatçıları da imrendirir/hayran bırakır bu ekin. Allah böyle yapar ki, onlar
sayesinde, inkâr edenleri öfkelendirsin. Allah onlardan iman edip barışa/hayra
yönelik işler yapanlara bir bağışlanma ve büyük bir ödül vaat etmiştir.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Fetih Suresi - Yaşar Nuri Öztürk Meali - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.