Yaşar Nuri Öztürk Meali - Kuranı Kerim
| |||
Mücadele Suresi - Yaşar Nuri Öztürk Meali
58 - Mücadele Suresi - Yaşar Nuri Öztürk Meali
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Allah, kocası hakkında seninle
tartışan ve Allah'a şikâyette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah,
ikinizin karşılıklı konuşmasını işitir. Çünkü Allah en iyi işiten, en iyi
görendir.
2. İçinizden, kadınlarına zıhar
edenlerin, o kadınlar anneleri değildir. Onların anneleri ancak kendilerini
doğuran kadınlardır. Böyleleri, kabul edilemez bir söz ve boş bir lakırdı sarf
ediyorlar. Bununla birlikte Allah, gerçekten çok affedici, çok bağışlayıcıdır.
3. Kadınlarına zıhar edip sonra sarf
etmiş oldukları söze geri dönenler, ilişkiye girmelerinden önce, özgürlüğünü
yitirmiş bir benliği özgürlüğüne kavuşturacaklardır. İşte size yöneltilen öğüt
budur. Allah, yapıp etmekte olduklarınızdan gereğince haberdardır.
4. Özgürlüğe kavuşturma imkânını
bulamayan, ilişkiye girmelerinden önce, aralıksız iki ay oruç tutacaktır. Buna
da gücü yetmeyen, altmış yoksulu doyuracaktır. Bütün bunlar Allah'a ve resulüne
inanasınız diyedir. Ve işte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Küfre sapanlara
korkunç bir azap vardır.
5. Allah'a ve resulüne karşı gelenler,
kendilerinden öncekilerin çarpılıp tepelendikleri gibi çarpılıp
tepeleneceklerdir. Biz, gerçekleri apaçık gösteren ayetler indirmişizdir. Küfre
sapanlar için, rezil edici bir azap vardır.
6. Gün olur, Allah onların hepsini
diriltir ve yapıp ettiklerini onlara haber verir. Allah onu iyice sayıp
zaptetmiştir, onlarsa unutmuşlardır. Allah, her şey üzerinde tam bir tanıktır.
7. Görmez misin ki Allah, göklerde
olanları da yeryüzünde olanları da bilir. Üç kişi, aralarında fısıldaşmaya
görsün, dördüncüleri O'dur; beş kişi fısıldaşmaya görsün altıncıları O'dur.
Bundan az da olsalar çok da olsalar, O mutlaka onlarla beraberdir; nerede
bulunurlarsa bulunsunlar. Sonra onlara, yapıp ettiklerini kıyamet günü haber
verecektir. Allah her şeyi bilmektedir.
8. Görmedin mi şu fısıldaşmaktan
yasaklananları ki, biraz sonra, yasaklanmış oldukları şeye dönüyorlar ve günah,
düşmanlık, peygambere isyan konusunda fısıldaşıyorlar. Sana geldiklerinde, seni
Allah'ın selamlamadığı biçimde selamlıyorlar. Kendi içlerinde ise şöyle
diyorlar: "Söylediğimiz şey yüzünden Allah bize azap etse ya!"
Cehennem yeter onlara. Girecekler oraya. Ne kötü dönüş yeridir o!
9. Ey iman edenler! Aranızda
fısıldaştığınız zaman, günah, düşmanlık ve resule isyan hususlarında
fısıldaşmayın; hayırda erginlik/dürüstlük ve takva konusunda fısıldaşın.
Huzurunda haşredileceğiniz Allah'tan sakının!
10. Fısıltı, inananları kederlendirmek
için ancak şeytandan gelir. Bununla birlikte o, Allah'ın izni olmadıkça
inananlara hiçbir zarar veremez. Müminler sadece Allah'a güvenip dayansınlar!
11. Ey iman edenler! Size,
"Meclislerde yer açın!" dendiğinde, yer açın ki, Allah da sizin için
genişlik sağlasın. "Kalkın!" dendiğinde de kalkın ki, Allah,
içinizden inananlarla kendilerine ilim verilmiş olanların derecelerini
yükseltsin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
12. Ey iman edenler! Resulle gizlice
konuşacağınız zaman, bu gizli konuşmanızdan önce bir sadaka verin! Bu, sizin
için daha hayırlı ve daha temizdir. Eğer bu imkânı bulamazsanız bilin ki, Allah
Gafûr'dur, Rahîm'dir.
13. Gizli konuşmanızdan önce, sadakalar
vermekten ürperdiniz mi? Çünkü yapmadınız. Allah size tövbe nasip etti. Artık
namazı/duayı yerine getirin, zekâtı verin, Allah'a ve resulüne itaat edin.
Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
14. Allah'ın kendilerine öfkelendiği bir
kavmi dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler ne de onlardan. Bilip
durdukları halde yalana yemin ediyorlar.
15. Allah, onlar için şiddetli bir azap
hazırlamıştır. Ne kötüdür onların yapmakta oldukları!
16. Yeminlerini kalkan edinip Allah'ın
yolundan alıkoydular. Küçük düşürücü bir azap var onlar için.
17. Onların malları da çocukları da
kendilerine, Allah'a karşı hiçbir şey sağlamaz. Ateş halkıdır onlar. Uzun süre
kalacaklardır orada.
18. Allah onları tekrar dirilttiği gün,
size yemin ettikleri gibi O'na da yemin edecekler ve bir şey yaptıklarını
sanacaklar. Dikkat edin, onlar yalancıların ta kendileridir.
19. Şeytan onları kuşattı da Allah'ın
zikrini/Kur'an'ını onlara unutturdu. İşte bunlar şeytanın hizbidir. Dikkat
edin! Şeytanın hizbi hüsrana uğrayanların ta kendileridir.
20. Allah'a ve resulüne kafa tutanlar en
aşağılık kişiler arasındadırlar.
21. Allah, "Ben ve resullerim mutlaka
galip geleceğiz!" diye yazmıştır. Allah çok güçlüdür, Azîz'dir.
22. Allah'a ve âhiret gününe inanan bir
topluluğun, Allah'a ve resulüne karşı çıkanlarla sevgiye dayalı bir dostluk
kurduğunu göremezsin. Bunlar onların ister babaları olsun, ister çocukları
olsun, ister kardeşleri olsun, ister akrabaları olsun. Allah onların kalplerine
imanı yazmış ve onları kendisinden bir ruhla desteklemiştir. Onları,
altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; sürekli kalacaklardır orada.
Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. Allah'ın
hizbi işte bunlardır. Dikkat edin, Allah'ın hizbi, başarıya ulaşanların ta
kendileridir!
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Mücadele Suresi - Yaşar Nuri Öztürk Meali - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.